Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Aslan Mustafa!!

18 Ekim 2016 - 19:26

Son baharın, gönülleri sam yeli gibi okşadığı bir akşamdı. Yıl 1973 idi. Bayat köyünde, bir kahvehanede konuşma yapacağım. Bir sevdaya meftun olup, genç yaşımızda düşmüştük yollara.
            Aşkımıza, sevdamıza omuz vermiş, gencecik insanlar karşıladı bizi. Aksakallı ve ak saçlı insanlar muhatap alıp 17'lik delikanlıyı, dinleme nezaketi göstermişti. İlk tanıdığım andı onu.  15'indeydi. Sıktı elimi ve sarıldı bana.
            Sevdamıza bayrak açmıştı Bayat'tan. Mustafa'ydı adı. Karakaplandı soyadı.

            Orası Bayat'tı. Orta Asya'dan gelen Türkmen boylarının önemli bir aşiretiydi. Oğuz boyundan, Türkmen suyundandı cümlesi.
            Geleneği, göreneği ve memleket hassasiyeti ile hep dikkat çekti Bayat halkı. Adam gibi adamların; mertçe, harbice, delikanlıca yaşadığı vatan toprağının mütevazı bir köşesiydi.
            Bayat'ta kadın erkek istisnasız, bu tarihi ve kadim geleneğin birer temsilcisidir. Ve hala bugün öyledir.
            Duruşları, alışverişleri, seslenişleri ile Anadolu'nun hamurundaki en bayatlamaz mayadır.
            Yıllarca eskimeyen dostluklar, pörsümeyen yarenlikler yaşadım o insanlarla.
            Mustafa onlardan sadece biriydi.
            Biri diğerini, diğeri ötekini ve neticede birbirini tamamlayan bir sevdanın tutkunlarıydık. Yıllar hızla akıp geçti. Çok gördük, çok yaşadık. Sonra geriye ne bırakmışız diye baktık.
            Bizimkisi bir duruştu, bir onurdu, bir ruhtu.
            O zaman, bundan büyük bahtiyarlık olamazdı. İyi ki yaşamışız, iyi ki yaşatmışız dedik hep bir ağızdan.
            Adı Mustafa'ydı. Soyadı Karakaplan. Kaplan ne kelime onun için. Benim yarenliğimde o, hep Aslan Mustafa'ydı.
            Bir adam bu kadar delikanlı olabilirdi. Bir adam bu kadar dik durabilirdi. Bir adam bu kadar onurlu olabilirdi.
            En zor zamanlarda gelir, ben yanındayım derdi. En kalleş devirlerde, ayaktayım diye haykırırdı.
            Mustafa en soğuk gecelerin, en sıcak yarenidir. En haysiyetsiz demlerin, en vefalı dostudur.
            Bayat topraklarını etiyle tırnağıyla kazıyarak, maişet derdine düşer. Sonra yollara koyulur, yıllarca direksiyon sallar. Ama o, hep Aslan Mustafa'dır. Duruşundan, onurundan, sevdasından zerre taviz vermez.
            Birbirimizi tamamladığımız, bizim neslimizin, bizim sevdamızın Aslan Mustafa'sıdır, delikanlı Mustafa'sıdır o.
            Anadolu topraklarına bir tohum attık biz. Duruşun, haysiyetin, sevdanın ve delikanlılığın tohumudur attığımız.
            Bugünlerde ve yarınlarda, çünkü çok aranacak ve çok sorulacak.
            Mustafa iki yıl önce, o meşum hastalığa yakalandı. Aslan Mustafa, zerre miktar sarsılmadı. Hastalığının karşısında bile, Delikanlı Mustafa olarak dik durdu.
            Defalarca bu dönemde sohbetler ettik, eski zamanlarda olduğu gibi. Hastalık dediğin nedir ki onun için; sevdası önemlidir, delikanlılığı önemlidir. Her seferinde; 40 küsur yıl önce, Bayat'ta kahvenin önündeki gibi kucaklaştık.
            Bu satırları, Mustafa'yı toprağa verdikten sonraki ilk saatlerde yazıyorum. Onun bedenini toprağa verirken; buğulu gözlerle mezarlığa, Bayat alanına bakıyorum.
            Mustafa Karakaplan her fani gibi toprağa düştü. Ancak bizim sevdamızın Aslan Mustafa'sı, Delikanlı Mustafa'sı yaşıyor.
            Mekanı cennet olsun'.

Bu yazı 3595 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum