Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Cici Kelebek!

13 Haziran 2019 - 22:40

Gördes'in milli mücadele tarihinde, karanlıkta kalmış ve bir şekilde unutulmuş bir sayfasını açıyorum. Gurur ve hüzünle dolu bu sayfa, gün yüzüne çıksın istedim. Birinci elden tanıkların anlatımı ve ikinci elden en güvenilir kaynaklar vasıtasıyla edindim bu bilgileri. Çocukluğumdan itibaren ruhumu ve aklımı kemiren bu sayfayı, Gördes'in tarihine not düşüyorum.
            Didik didik ettiğim bütün araştırmalara rağmen, asıl ismini öğrenmek mümkün olmadı. Çünkü Milli Mücadelenin kahramanlarıydı onlar ve çoğunun ismi bilinmedi. Buna rağmen; lakabıyla tespit edip, bugün bu yazıya taşıma imkânı buldum.
            Lakabıyla biliniyordu. Eski Gördes'te onu, Cici Kelebek diye çağırıyorlardı.
            Cuma mahallesinde, yaşlı annesiyle birlikte oturuyordu. Kocasını genç yaşlarda kaybetmişti. Güzel ve alımlı kadındı. Dahası, şuh bir kadındı. Belki bu yüzden, ismi lakabının gerisinde unutulup gitmişti.
            İşgal günleriydi. Gördes'teki Yunan İşgal karargâhında, Cici Kelebeği görenler kahroldu. Yunan komutanın yanaşması olmuş diye dilden dile söylendi.
            Cezbedici güzelliği şuh edasıyla birleştiğinde, erkeklerin canını yakacak bir görüntü veriyordu. Nasıl olmuştu da, Yunan komutanın yanında yer edinebilmişti. İşin bu tarafını bilmek imkânsız.
            Ancak bildiğim bir gerçek var. Asla kesin bir bilgiye dayalı değil. Fakat Gördesli Kuvvacıların verdiği mücadeleyi didik didik etmiş birisi olarak, bu olayın nasıl gerçekleştiğini rahatlıkla söyleyebilirim.
            Şöyle anlatayım.
            Yunan İzmir'i işgal ettiğinde, ilk tepki nereden geldi? Gördes'ten. Hacı Etem birkaç gün içerisinde, Gördes'te direniş örgütlenmesini sağladı.
            Tarihi Alaşehir kongresine, Gördes'ten temsilci olarak Müftü İsmail Hakkı Efendiyi gönderen kim? Hacı Etem. Bu bir sırdı ve Gördes'te ikisinden başka bilen olmadı.
            Ankara'ya, milli mücadeleye ilk parayı kim gönderdi? Hacı Etem. Gördes Reji dairesini basarak, kâtip Lütfullah'ı etkisiz hale getiren, paralara el koyan kim? Hacı Etem. Bu paraları Ankara'ya, Mustafa Kemal'e gönderen kim Hacı Etem.
            Çerkez Etem'i Gördes'te entegre eden kim? Hacı Etem.
            Dolayısıyla Cici Kelebeği, Yunan komutanının yanına sokan da Hacı Ethem'dir. Milli mücadeledeki istihbarat mucizesinin bir benzerini, Gördes'te Hacı Ethem gerçekleştirmiştir. Mim Mim Gurubu ve Topkapılı Mehmet ne ise Gördes'te Hacı Etem ve Cici Kelebek odur. Cici Kelebek ile Hacı Etem arasındaki bu sır, tarihe gömülüp gitmesin diye bugün yazıyorum.
            Bunu nasıl sağladı, nasıl başardı bilemiyorum. Şayet ben bilseydim, tarihi bir sır olmazdı. Zira bu sırrı, Kaymakam İbrahim Etem dahi bilmiyordu. Yunan karargâhından gelen bilgileri; Kaymakam İbrahim Etem'e, Hacı Etem veriyordu. Dolayısıyla hiç birinin, Cici Kelebeğin yaptığı işten haberi olmadı. İstihbaratın tek kaynağı olarak, Hacı Etem'i bildiler ve başkasını sormadılar.
            Yunan komutanın, Cici Kelebek karşısında dizlerinin bağı çözülüyordu. Bu sayede Cici Kelebek, müthiş bilgiler aktarıyordu. Hacı Etem bunları, kendisini kaynak göstererek Akıncılara iletiyordu.
            Cici Kelebek bu kadarla yetinmiyordu. Müdahale ettiği iki olay var ki anlatmadan geçmek olmaz.
            Yunan işgal komutanı, Gördesli akıncıların cephaneliğini merak ediyordu. Araştırırken bir istihbarat aldı. Silah ve mühimmatların yerini, Osman Paşa isimli Gördes eşrafından birisi biliyordu.
            Askerler tez elden Osman Paşa'yı karargâha getirdiler. Cici Kelebek aynı zamanda zeki bir kadındı. Durumun ciddiyetini anlamıştı. Bir şey yapması lazımdı. Ama ne? Osman Paşa tam sorguya alınacağı sırada, Yunan komutanın kulağına eğilerek bir şeyler fısıldadı. Komutan, 'bırakın' dedi.
            Ve bıraktılar. Cici Kelebek ne söylemişti? İsmi gibi, pek çok şey bilinemedi.
            Cici Kelebeğin bir başka müdahalesi şöyle gerçekleşti. Bu yaşanmış hikâye son derece ilginçtir.
            Hacı Yüzbaşı Ahmet Efendi, Gördes'in yetiştirdiği önemli bir askerdir. Uzun yıllar savaştı. Cephe komutanlıkları yaptı. Balkan Harbinde savaştı. Savaş'ın sonlarına doğru, yaştan emekli oldu ve Gördes'e döndü. Muhtemelen 1917–18 yıllarıydı. Sıra sıra madalyaları vardı.
            Yaz aylarında, bir tarla evinde oturuyordu. Yunan işgalcilerden üç asker, bir gün bu evi bastı. Yüzbaşı Ahmet Efendiyi tartakladılar. Canı gibi sakladığı üniformasını ve madalyalarını ayaklarının altında çiğnediler.
            Olayı öğrenen, Yüzbaşı Ahmet Efendinin oğlu Cevdet çılgına döndü. Teyze oğlu Mehmet Çavuşla beraber, Yunan askerlerinin peşine düştüler. Eski Gördes yol ayırımından Bayat'a dönen ve değirmen olarak bilinen çeşmenin sapağında, Yunan askerlerini kıstırdılar. Taş ve sopalarla birisini öldürüp, ikisini ağır yaraladılar.
            Yunan karargâhında, bu olay bomba etkisi yaptı. Cevdet ve Mehmet Çavuşu yakalamak için seferberlik ilan ettiler. Yılların tecrübeli askeri Hacı Yüzbaşı Ahmet Efendi, oğluna ‘teslim olun' diye haber gönderdi.
            Yunan birlikleri Cevdet ile Mehmet'i, eski hapishanenin olduğu bölgeye getirdiler. Cevdet 17, Mehmet 20 yaşlarındaydı. Gördükleri manzara karşısında donup kaldılar. Çay boyundaki ağaçlarda, insan cesetleri çakılı duruyordu. Üzerlerine pekmez dökülmüş, arı ve böcekler üşüşmüştü.
            Aynı akıbet onları bekliyordu. Talihin döndüğü bir andı. Yunan komutan, bu cüretkârlığı yapan iki asiyi görmek için oraya geldi. Yanında Cici Kelebek de vardı.
            Cevdet'i görünce, Cici Kelebeğin fevri döndü. Mavi gözlü, erkek güzeli, sırım gibi bu delikanlıyı, bir yıl önce bir düğünde görmüştü. Bıçaklarla oynadığı oyuna mest olmuştu. Belki de iç geçirmişti.
            Cici Kelebek bütün şuhluğunu kullandı ve Komutana şöyle seslendi: 'Bu ikisini bana bırak'. Komutan büyülenmiş gibiydi. Hayır diyemedi ve ağzından şu emir çıktı: 'Bırakın gitsinler..'
            Bütün bunlar olup biterken, Halil Efe'ye asılsız haberler gitmeye başladı. Cici Kelebeğin namussuzluğundan, ihanetinden, kahpeliğinden dem vuruldu. Hali Efe asabi bir adamdı. İşin önünü, arkasını düşünmezdi. Muhakeme gücü zayıftı. İyi çarpışır, sadece çarpışmayı bilirdi.
            Bir gece, Cici Kelebeği evinden kaldırdılar. Eskilerin Taşköprü ya da tahta köprü dedikleri yere getirerek, Halil Efe'ye teslim ettiler. Cici Kelebek tek kelime etmedi. Halil Efe onun başını keserek, gövdesinin üzerine bıraktı.
            Sabah olduğunda durum anlaşıldı. Köprünün biraz ilerisinde, dere yatağının sağına mezar kazıp gömdüler. Uzun yıllar söylendi, ancak kimse ilgilenmedi. 1982'deki sel felaketinde, sular Cici Kelebeğin mezarını alıp götürdü.
            Tarihin bilinmeyenlerine gömülüp giden bu kadının mezarı, ne hüzündür ki Gördes çayının sularında kaybolup gitti.
            Yazıyla ilgili birkaç not:
            Cevdet, Gördes'te Tayyareci Cevdet olarak tanındı. 1933'te Gördes'te Tayyare Cemiyetini kurdu. Selanik Rüştiyesi mezunuydu. İyi bir hatipti. Bayramlarda nutuk ona söyletilirdi. Yeni Gördes'te Merkez Ulu Caminin dernek başkanıydı. Caminin yapımında ölümsüz hizmetleri oldu. Çamlıca Camisi onun gayretleriyle inşa edildi. Caminin açılışında, ilk namazı o kıldırdı.
            Nalbant Rafet, Kuvayı Milliyenin Gördes'teki köşe taşlarındandır. Molla Mehmet ile yol arkadaşlığı yaptı. Molla Mehmet bir pusuda şehit edildi. Kellesi başından ayrılarak, Gördes sokaklarında dolaştırıldı. Mezarı, yıllar sonra tarafımdan bulundu. Gördesli bir hayırsever tarafından türbesi yaptırıldı.
            Cici Kelebeğin dramını, yıllarca Nalbant Rafet sohbetlerinde anlattı.
            Hacı Etem, Yunanlılar tarafından esir alınıp Atina'ya gönderildi. Milli mücadeleden sonra, esir mübadelesinde, M. Kemalin talimatıyla Türkiye'ye getirildi. 2. Dönem TBMM'de Saruhan mebusu seçildi.
            Gazete ve dergilerde makaleler yazdı. Her yazısının altına şu notu düştü: 'Yanık yurtların imarı için çalışan, Saruhan mebusu Hacı Etem..'
             Cici Kelebek, adı bilinmedi. Belki bilinsin istemediler. Bunca yıl sonra, ben bilinsin istedim. Vatanı için kendini feda eden, bu kahraman kadını saygıyla ve minnetle anıyorum'

Bu yazı 1938 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum