Reklam
Reklam
Yaşar ATLI

Yaşar ATLI


Fasl-ı Bahar

24 Nisan 2017 - 14:15

Bir anket yapılsa en sevilen mevsimin bahar mevsimi olacağını tahmin ediyorum. Ben de bir baharsever olarak oyumu bahardan yana kullanırım. Baharın da Nisanını severim. Neden severim onu da bilmem ya yine de severim. Hâlbuki en çok yorgunluğu, miskinliği baharda yaşarım. Sabahları yataktan sanki bir ton dayak yemiş gibi kalkarım. Tabi bütün suçu bahara bulmuyorum azıcık da mizaç meselesi. Orhan Veli de benimle aynı dertten muzdarip. Ne demişti şairimiz Veli, o güzelim şiirinde;
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada âşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Bahar şairi Veli hızını alamıyor ve daha neler neler söylüyor.
Ben ki her nisan bir yaş daha genç,
Her bahar biraz daha aşığım.
Bahar ve şiir deyince Nef'inin bahar kasidesini zikretmemek nakise olur. Hem bu kasidenin güzel de bir hikâyesi var. Rivayete göre IV. Murat bir şiir ihtifali düzenlemiş ve devrin şairlerini davet etmiş. Fakat her ne hikmetse şair Nef'i çağrılmamış fakat Padişahın bundan haberi yok. İhtifal başladıktan sonra Padişah bakmış ki Nef'i ortalıkta görünmüyor, emir buyurmuş. Tiz Nef'iyi buraya getiresiz. Tabi bizim Nef'iyi bulup palaspandıras huzura çıkarmışlar. Padişah hazretleri buyurmuş ki; Nef'i! Herkes birer şiir okudu sen dahi yazmış olduğun şiiri okuyasın. Nef'i işi bozuntuya vermeden koynundan bir kâğıt çıkarıp başlamış bahar kasidesini inşad etmeye.
Esti nesim-i nevbahar açıldı güller subhdem
Açsın bizim de gönlümüz saki medet, sun cam-ı Cem
Gül devri ayş eyyamıdır zevk ü sefa hengâmıdır
 Âşıkların bayramıdır bu mevsim-i ferhundedem.
Buraya sadece iki beytini aldığım kasidesini bitirdikten sonra Padişah'ın hoşuna gitmiş ve ‘bir daha okuyasın Nef'i' diye emir buyurmuş Padişah. Fakat o da ne! Nef'i mahcup bir edaya bürünmüş ve bir kelime bile okuyamıyor. Hayrola Nef'i ne oldu sana böyle, birden lal-u ebkem kesildin.
-Efendimiz hazretleri; ben buraya davetli değildim, az önce ale'l-acele buraya çağrılınca şiiri o anda irticalen inşad eyledim. Bunun için tekrar etmem mümkün değildir, der Nef'i. 
Allahtan sır kâtipleri o esnada şiiri yazıya geçirmişler de bu güzelim şiir kaybolmaktan son anda kurtulmuş.
Çok şükür ki şairlerimiz var, çok şükür ki bahar üzerine şiir yazmışlar, çok şükür ki Arif Nihat ASYA Naatında baharı işlemiş.
Gel Ey MUHAMMED, bahardır.
 Dudaklar ardında saklı
Aminlerimiz vardır!
 Hacdan döner gibi gel,
 Mirac'dan iner gibi gel,
 Bekliyoruz yıllardır!
Mademki iş metafizik bir mecraya kaydı o halde Cahit Sıtkı'nın ‘Mevsimin tam lale zamanı' şeklinde başlayan şiirinden hiç bahsetmeyelim. Ne yapalım, bizde Şeyhimiz Galible işi bağlayalım.
Eğer desem ki hevalar açıldı geldi behar
Murad oldur ki benimle mahabbet eyledi yar
Ya söylesem ki çemen goncelerle doldu
Odur garez ki tebessümle söyledi dildar.
Diyebilirsiniz ki bahar mevsimini mi anlattınız yoksa şiir bayramını mı? Bu soruyu sormaya mahsustan sizi zorladım zira güzel bir cevabım var: İşte buraya yazıyorum; mevsimler içinde en çok bahar mevsimidir şiire benzeyen.

Bu yazı 1200 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum