Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Kar Yağıyor Kar!

15 Ocak 2021 - 13:00

Fecirde ayaktayım yine. Bir ömür boyu olduğu gibi. Cuma gününün feyzine ve bereketine hazırlanırken, bir başka sevinçle dalgalanıyor ruhum. Kar yağıyor kar. Olanca berraklığı ve masumiyetiyle, teşrif ediyor dünyamıza.
            Susuzluğun had safhaya ulaştığı, tehlikenin bütün görüntüleriyle aklımızı acıttığı bir dönemde, kar yağıyor kar. Bir umut, bir nimet olarak, tabiatın üzerini beyaz bir şal gibi örtüyor.
            Hayli zaman oldu, kara olan hasretliğimiz. Yağarken, tabiatın bin bir türlü ölçüsüne katkı yaparken bilinmiyor kıymeti. Toprağı yumuşatıyor, dezenfekte ediyor. Mikropları kırıyor. Ağaçlar da tabii budamayı gerçekleştiriyor. Tarım alanlarında tabii gübre yerine geçiyor. Yeraltı sularına takviye yapıyor. Gölet ve barajlara seviye kazandırıyor.
            Onun için kar bir nimettir. Tıpkı yağmur gibi. Kıtlığında ve yokluğunda ancak anlayabiliyor insan. Çünkü var eden, yağdıran Allah'tır. İnsanın iki damla kar, iki damla yağmur yağdırmaya gücü mü var?
            Ülke olarak uzun zamandır, susuzluk tehlikesini konuşuyoruz. Göl, baraj ve göletlerimizdeki su seviyesinin görüntüleri, bizi hep kaygıya sürükledi. Toprağa atılan tohumlar, bir türlü çimlenmedi. Dağ, ova, bayırdaki çeşmeler kurudu.
            Bir salgın hastalıkla mücadele ederken, toplumsal olarak ciddi bir gerginlik yaşıyoruz. Çünkü bu salgın hastalık; yalnız bizim değil, tüm dünyanın dengesini alt üst etti. Artık hiçbir şey, eskisi gibi değil. Toplumun her kesiminde, bunun sonucu olarak psikolojik kırılmalar var.
            Tüm bunların üzerine, bir de kuraklık tehlikesi eklenince, iyice bunaldık.
            Rahmetli ananemin hiç unutmadığım bir sözü vardı: 'Kararan gün, kararıp kalmaz'
            Bir yanda salgın hastalık, bir yanda kuraklık tehlikesi derken ruhumuz iyice kararmıştı. O söz çok doğruymuş. İşte kar yağıyor kar. İçimizi üşütmüyor, ısıtıyor. Duygularımızdaki hasarları bir bir yok ediyor. Bir parazit gibi düşüncemize takılan soruları siliyor.
            Kar berraklıktır. Kar masumiyettir. Öyle olmasaydı, kızlarımızın gelenliği beyaz olur muydu?
            Kar dinginliktir, kar huzurdur. Öyle olmasaydı, her yağışında ruhumuz mutlulukla dolar mıydı?
             Kar umuttur. Kar beklentidir. Öyle olmasaydı, çiftçi yıla arzuyla bakabilir miydi?
            Şarkı ve türkülerimizde, şiir ve deyişlerimizde kar temasının işlenmesi elbette boşuna değil. Bugüne kadar, kar düşünceleri üzerine çok yazdım. Konu kar olunca, hemen aklıma Cenab Şahabettin'in Elhan-ı Şita isimli şiiri gelir. Kar musikisi anlamına gelen bu şiir, ifade gücüyle emsalsizdir.
            Karın yağışı, bu kadar mı güzel anlatılır. Mesela şu mısralar ne kadar ahenklidir:
            Bir beyaz lerze
            Bir dumanlı uçuş
            Eşini gaip eyleyen bir kuş gibi
            Kar, düşer düşer ağlar!
            Türkülerimiz, türkülerimiz kar olmadan olur mu? Şu türkü kar benzetmesi ile yıllardır dilimizden düşmez:
            Kara basma iz olur
            Gündüz gelme gece gel
            Eller duyar
            Söz olur!
            Büyük bestekâr Avni Anıl'ın, o muhteşem bestesinde kar ne kar yürek yakıcıdır:
            Dil şad olacak diye kaç yıl avuttu felek
            Sacıma karlar yağarmış, boşuna yaz beklemek!
            Fecirde klavyemin tuşlarına ahenkle basıyorum. Kar yağıyor kar. Umutlarımızı yeşertiyor. Ruhumuzdaki karartıları temizliyor.
            Ve namütenahi şükür duyguları içerisindeyim Allah'a.

Bu yazı 3568 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum