Kazım GERMİYANOĞLU

Kazım GERMİYANOĞLU

kgermiyanoglu@hotmail.com

Yangın-47

16 Mart 2019 - 16:09

Kör Mehmet ile vedalaşıp bağ evinden ayrılan Parti Pehlivan Ağa ile beraberindeki Efeler bir müddet at koşturduktan sonra durdular. Yanıkdağlı İbrahim Efe, Körekeli Hüseyin Efe ile Kıranşıhlı Adem Efe bayramlaşıp köylerine gitmek üzere gruptan ayrıldılar. Pehlivan, onlarla kucaklaşıp vedalaşırken:
               -Kardaşlar! Ethem Bey'in müsaadesini alırken, ne kadar düşündüğünü ve söylediklerini sakın ola unutmayın! Eğer benden bir çağrı alırsanız hiç vakit geçirmeden Gördes'e gelin! Tamam mı? Diyerek tembihte bulundu. Efeler:
               -Hiç şüphen olmasın Pehlivan Ağam! Sen ünle biz hemen geliriz! Diyerek köylerine doğru hareket ettiler.
               Pehlivan ile altı kızanı yollarına devam ettiler. Bahar yağmurları ile yemyeşil serpilen yapraklar arasından süzülerek çağıl çağıl akan Gördes Çayı'nın serin suları içinde ilerlediler. Cıvıldayan tarla kuşlarının saklandığı çalılıklar arasından yürüdüler. Derken; ikindi güneşinin aydınlığında parlayan, beyaz badanalı, kırmızı kiremitli, erik, badem, ayva ve nar ağaçlarının süslediği sıra sıra evleriyle Gördes karşılarına çıkıverdi. Minarelerden ikindi ezanı yükseliyordu. Durdular, bir süre göz kamaştıran bu güzelliği seyrettiler. Ezan bitince, Yukarı Nahiye köylerinden olan; Beğelli Mustafa, Kuşlukköylü Yusuf, Evcilerli Ahmet, Oğulduruklu Ali ile Kıranköylü Mehmet Efeler de bayramlaşıp köylerine doğru uzaklaştılar. Pehlivan Ağa kucaklaşırken, onlara da aynı hatırlatmalarda bulundu. Onları da uğurladıktan sonra, Gördesli Rafet Efe ile birlikte, Gördes'in doğu kapısı olan Tahtaköprü'den geçerek Pazar Camii'ne doğru çıkan  döşeme yokuştan Çarşıbaşı'na doğru ilerlediler. Sokaklar çok tenha idi. Pehlivan merak edip sordu:
               -Nerde bu insanlar Rafet? Sokaklar bomboş!
               Rafet Efe güldü:
               -Ağam! Bizde âdettir. Arife günü ikindi namazından sonra kabir ziyaretleri yapılır. Evlerde yalnız kadınlar kalır. Şimdi Mezarkaşı Meydanı mahşer yeri gibidir.
               -Hay Allah! dedi Pehlivan, eliyle alnını tuttu; tabi ya' Bizde de öyledir. Bir an için düşünemedim.
               -Atları bizim eve bırakalım, dedi Rafet Efe.
               Pehlivan başını salladı. Rafet Efe'nin evine doğru yöneldiler. Evlerin bahçelerinden sokağa sarkan ağaç dallarının altından eğile eğile ilerlediler. Rafet Efe atından inip avlu kapısından içeri girince Pehlivan Ağa, sokağı çınlatan bir çığlık ile irkildi:
               -Efemmm!!!
               Pehlivan bir süre kapının önünde bekledi. Makedonya'daki evleri geldi gözünün önüne; Annesi'Babası' Kardeşleri' Bir film şeridi gibi geçti gözlerinin önünden. Rafet Efe'nin:
               -Pehlivan Ağam! Buyur, içeri gel! sözüyle kendine gelebildi.
               Atını çekerek avlu kapısından içeri girdi. Atlarını ahıra bağlayıp yemlediler. İkindi namazlarını kıldıktan sonra hemen evden çıkıp Mezarkaşı Meydanı'na doğru yürüdüler.
               Mezarkaşı Meydanı ve kabristanlar, her arife gününde olduğu gibi yine dolup taşmıştı. Hüseynîbaba Türbesi'nden başlayan ziyaret, Celâlbaba Türbesi ile devam edip, sonra sırasıyla Büyük Kabristan, Garipler Kabristanı, Şehitler Kabristanı ve nihayet tekrar Hüseynîbaba Kabristanlığı'nda sona eriyordu. İnsanlar küme küme gelip gidiyorlar, kiminin elinde Kur'an-ı Kerim, kiminin elinde ise Yasin ve Dua kitapları, bu dünyadan geçmiş yakınlarının mezarları başına çökmüş okuyorlardı. Birçok Gördesli de, meydandaki Koca Çınar'ın ve Mermer Çeşme'nin önünde, ellerinde tuttukları torbalardan avuç avuç çıkardıkları, çoğunlukla leblebi ve leblebi şekerlerinden oluşan çerezleri, gelip geçen çocuklara dağıtıyorlardı. Rafet Efe ile Parti Pehlivan Ağa meydana girince, büyük bir dalgalanma oldu. Onları görenler koşuşuyor, 'Hoş geldin Rafet Efe!' 'Hoş geldin Pehlivan Ağa!' diyerek ellerine sarılıp kucaklaşıyorlardı. Burada birçok dostlarını görüp kucaklaşmışlardı ama gözleri hep birilerini arar gibiydi. Kendi yakınlarını bulup görebilmeyi çok arzuluyorlardı. Nihayet Molla Mehmet Efendi ile göz göze geliverdi Pehlivan Ağa. Hemen sarılıp kucaklaştılar.
               -Hoş geldin oğlum Pehlivan! Dedi Molla Mehmet Efendi gözleri dolu doluydu.
               -Hoş bulduk baba! Diyerek elini öpmek istedi Pehlivan ama Molla Mehmet Efendi öptürmedi, sarıldılar. Rafet Efe de sarılıp kucaklaştıktan sonra izin istedi ve kendi mezarlarının bulunduğu kabristana doğru koşar adım uzaklaştı.
               Molla Mehmet Efendi ile Parti Pehlivan Ağa, kabir ziyaretlerini yaptıktan sonra, konuşa konuşa Çarşıbaşı'na doğru yürüyorlardı. Yolda karşılaştıkları herkes, selâm verip; 'hoş geldin Pehlivan Ağa!' diyerek ellerine sarılıp kucaklaşıyorlardı. Bu şekilde Çarşıbaşı'na kadar geldiler. Güneş, Kepez Dağı'nın tepesinden son ışıklarını saçıyordu. Çarşıbaşı'nda bulunanlarla da bir süre ayaküstü sohbet ettikten sonra, Molla Mehmet Efendi'nin evine doğru yürüdüler. 

Bu yazı 767 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum