Kazım GERMİYANOĞLU

Kazım GERMİYANOĞLU

kgermiyanoglu@hotmail.com

Yangın-59

11 Haziran 2019 - 12:27

- Toplayın! Hepsini toplayın! Hiç erkek bırakmayın! Hepsini köy meydanına getirin! Kadınlar ve kızlar evlerde kalsın! Diye ağzından salyalar akıtarak bağırıyordu Hristo.
               Talihsiz Güllüdere Köyü, sabaha karşı dört yandan naralar ve silahlar atarak giren ağzı salyalı Rum Çetelerinin elindeydi şimdi. Çoğu cephede olan erkeklerden geride kalan henüz çocuk denecek yaştaki on üç, on dört yaşındaki delikanlılar ve yetmişlik, seksenlik ihtiyarlar köy meydanına toplandılar.
               - Doğru dere kenarına götürün, bunlara mermi harcamaya bile değmez. Domuz keser gibi kesin! Diye emretti katil Hristo.
               Gençlerden ikisi kaçmaya yeltendiler ama iki el silah sesiyle oldukları yere yığıldılar. Diğerleri çaresizce dereye doğru yürüdüler. Derenin berrak suları bir anda kızıla boyandı. Genç, ihtiyar, hepsi boğazlandılar. Erkekler halledilmiş şimdi sıra kadın ve kızlardaydı. Rum eşkıyaları kapıları kırıp salyalarını akıtarak evlere girdiler. Ama genç kız ve kadınlar, daha onlar gelmeden kendilerine kıymışlardı. Bir müddet sonra köy sessizliğe büründü. Güllüdere, gayrı Kanlıdere olmuştu. Görevlerini yerine getirmenin mutluluğuyla Rum çeteleri naralar atıp giderken evlerden kara dumanlar yükseliyordu'
                '
               -  Ağam! Karşı derenin içinden dumanlar yükseliyor, dedi efelerden birisi.
               Parti Pehlivan Ağa:
               - Evet, ben de fark ettim; muhakkak Rum Çeteleri'nin işi. Demek Yunan'ın Sındırgı'ya girdiğini duydular ki buralara kadar gelmişler. Keşke biraz daha erken gelebilseydik. Hızlanın arkadaşlar!
               Dörtnala girdikleri köyde karşılaştıkları manzara karşısında gözyaşlarını tutamadılar.
               Halil Efe:
               - Yakında olmalılar, hemen peşlerine düşelim keferelerin!
               Parti Pehlivan Ağa:
               - Bunu onların yanına komamalıyız, aynı yöntemle cezalandırmalıyız, tez olun yiğitlerim! Diyerek atına atladı.
               Dörtnala peşlerine düştüler. Bir müddet sessizce yol aldılar. En önde at koşturan Halil Efe birden durdu, Pehlivan Ağa'ya dönerek:
               -  Şu tepeden duman yükseliyor!
               - Mutlaka burada konaklamış olmalılar. Bizi görmeden etraflarını sarmalıyız kardaşlar. Dikkatli olun! Dedi Pehlivan.
               Atlarından inip ağaçlara bağladılar. Koşarcasına tepeye doğru ilerlediler. Kısa bir süre sonra tepe ablukaya alınmıştı. Tepenin dört tarafında nöbetçiler vardı ama pek öyle uzaklarla ilgilendikleri yoktu. Hepsinin yüzü içeriye dönüktü ve bir şey izledikleri belliydi.
               - Mutlaka eğleniyorlardır pis kefereler, dedi Molla Mehmet Efe ve devam etti:
               - Biraz sonra görürsünüz siz eğlenceyi!
               Birbirleriyle sessizce işaretleşerek çemberi daraltmaya başladılar. O kadar yaklaştılar ki çalgı sesleri ve atılan naralardan, eğlenenlerin Rum Çeteleri'nden başka kimse olmadığı ve biraz önce gördükleri vahşi katliamı yapanların da bunlar olduğu anlaşılıyordu.
               - İşte, baba katili Rizo ve çete reisi Hristo!  Zaten böyle bir katliamı da ancak onlar yapabilirdi, dedi Molla Mehmet Efe yanındaki Parti Pehlivan Ağa'ya.
               - Nöbetçileri halledelim! Sonra aniden bastırırız! Dedi Parti Pehlivan.
               İşaretleştiler. Aynı anda nöbetçilerin işini bitirdiler. İkinci işarette hep birden eğlenen Rum Çeteleri'nin üzerine çullandılar. Silahlarına sarılıp ateşlemek isteyenler hemen öldürüldü. Diğerleri ellerini kaldırdılar. Hristo ile Rizo' da çaresiz teslim olanlar arasındalardı.
               - Pis kefereler sizi! Dedi Halil Efe ve yüzlerine tükürerek:
               - Savunmasız insanlara karşı canavar kesilirsiniz. Şimdi ise kuzu kuzu teslim olursunuz. Bu mu sizin erkekliğiniz?
               Parti Pehlivan Ağa:
               - Toplayın silahları! Dedi kızanlarına.
               Bütün silahlar toplandı.
               - Şimdi de sıkıca bağlayın kefereleri! 
               Rum eşkıyaları, ellerini arkada birleştirerek sıkı sıkı bağladılar.
               - Haydi, düşün önümüze! Gidiyoruz.

Bu yazı 795 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum