Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Yürüyelim Arkadaşlar

17 Mayıs 2019 - 12:16

Bir kutlu yürüyüşün 100. yılındayız. Türk'e kefen biçenlerin, kefenlerini sırtına giydirecek bir yürüyüştür bu. Akılla, cesaretle ve imanla başlayıp, aynı şekilde sonlandırılan bir yürüyüştür bu.
            Her Türk çocuğunun; en ince noktasına kadar bilmesi ve o azim marşı, nefesini patlatırcasına söylemesi gereken bir yürüyüştür bu.
            Büyük davaların, büyük oluşların kemale erdiği bazen bir söz, bazen bir deyim ve bazen bir marş vardır. Olmazlara ve imkânsızlıklara rağmen oldurur, var eder.
            Galata rıhtımından motora binen ve Kız Kulesi açıklarında Bandırma vapuruna gelen M. Kemal, arkadaşlarına şu emri verdi: HEDEFİMİZ KARADENİZ.
            Üç yıl üç ay sonra, 'HEDEFİMİZ AKDENİZDİR' diyebilmek için, şimdi hedefimiz Karadeniz'dir. Yürüyelim arkadaşlar..
            Boğazdan henüz çıkmamışlardı. Kavaklar mevkiinde, bir İngiliz devriye motoru tarafından durduruldular. Silah ve cephane arıyorlardı. Bulamadılar. Gülümsedi M. Kemal ve şöyle dedi:
            'Silah götürdüğümüzü sanıyorlar, kafa götürüyoruz..'
            Samsuna çıkalı 10 gün olmuştu. 29 Mayıs 1919 günü, İstanbul'un fethinin yıldönümüydü. 1453'ten beri ilk defa, İstanbul'un kurtuluş şenlikleri yapılamıyordu. İşgal Kuvvetleri törenleri yasaklamıştı.
            Tarihin garip bir cilveyle döndüğü, bir zaman dilimiydi. 2. Mehmet İstanbul'u kazanmış, 6. Mehmet kaybetmişti. Kaybolan umutları M. Kemal arıyordu. Nerede? Samsun semalarında.
            Samsun güvenli değildi. Karargâhı Havza'ya taşıma kararı aldılar. Ancak bulabildikleri, hurda bir otomobille yola çıktılar. Yağmurdan balçık hale gelmiş yolda, otomobil yarım saat dayanabildi.
            Şoför bir gayrimüslim idi. İnip beklemekten başka çare yoktu. Kısa süre beklediler. M. Kemale göre bir iş değildi beklemek. Yürüyebilir misiniz dedi arkadaşlarına. Esasında bu bir emirdi.
            Duracak zaman değildi. Yürümek lazımdı. Yürümeye başladılar. Bir saat sonra Karageçmiş köyüne vardılar. Geceyi atlattılar, Havzaya yayan yola çıktılar. M. Kemal mırıldanmaya başladı.
            Dağ başını duman almış
            Gümüş dere durmaz akar
            Güneş ufuktan şimdi doğar
            Yürüyelim arkadaşlar.
            Etrafındakilere, siz de söyleyin arkadaşlar dedi. Yorgunluğunuzu alır, güç verir diye moral takviyesi yaptı.
            Bu gök, deniz nerede var
            Nerede bu dağlar taşlar
            Bu ağaçlar, güzel kuşlar
            Yürüyelim arkadaşlar!
            Dağ başını duman almıştı. Duracak bir an bile yoktu. Yürümek lazımdı. Vatanın bahtı kara maderini kurtarmak için, yürümek lazımdı. Diyebilirim ki Samsuna çıkış, 'Yürüyelim arkadaşlar' sloganı ile hedefini tutturmuş, bir milleti yürütmüştür.
            Peki, bu dağ başını duman almış şarkısı nasıl ortaya çıktı ve 'Yürüyelim arkadaşlar'
 Sloganıyla bir milletin kurtuluş reçetesi oldu?
            Selim Sırrı Tarcan Beden Eğitimi öğretmeni idi. İsveç'e yüksek tahsil için gitmişti. Bu melodiyi ilk defa orada duydu. 'Şakıyan Üç Kız' isimli bir şarkıydı bu. Jimnastikte kullanabilirim düşüncesiyle, şarkının notalarını kaydetmişti.
Birinci Dünya savaşının aleyhimize döndüğü ve vatanını üzerine karabulutların çöktüğü bir devirde, umutlarımızı yeşertecek bir söz ya da bir beste lazım diye düşündü. Türkçe öğretmeni Ali Ulvi Elöve'den, bu besteye uygun söz yazmasını rica etti.
Ali Ulvi Bey, Moda Erkek Öğretmen Okulundaki odasında sözleri yazdı. Dağ Başını Duman Almış şarkısı ilk defa, 1916 yılında Beden Eğitimi gösterileri sırasında söylendi. Şarkı kulaktan kulağa yayıldı. Gençler ezber yarışına girdi. Ezberleyenler arasında, tarihin akışına yön verecek bir isim vardı: Mustafa Kemal.
İşte Karageçmiş köyünden Havza'ya ilerlerken, M. Kemal arkadaşlarıyla beraber bu marşı okuyordu:
            Her geceyi güneş boğar
            Ülkemizin günü doğar
            Yol uzun da olsa ne var
Yürüyelim arkadaşlar!
            Kutlu yürüyüşün 100. yılında, M. Kemal ve arkadaşlarını rahmetle ve minnetle anıyorum'

Bu yazı 1378 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum