40 Koca Yıl Geçti

Ahmet İNCE gordesgazetesi@gmail.com

Yazılarımı önce kafamda yazarım. Düşüncelerim, duygularım, bilgilerim ahenkle sıraya girer, sonra tuşlara basarım. Ancak bu yazıyı zorlanarak yazıyorum. Duygularım ön plana çıkmış, geleneksel ahenge kafa tutuyor.
            Gazetecilikte 40’ncı yıla giriyoruz bu sayıyla.
            Yaz bakalım, neler yazacaksın?
            Bir ömür bu, dile kolay. Tam 40 yılı geride bırakmışız.
            Yıllar nasıl geçti bilemiyorum. İlk günün heyecanı ve arzusu hiçbir zaman pörsümedi. Haftaları kovalarken, yılların nasıl geçtiğini anlayamadım. Bu nasıl bir arzu, nasıl bir irade, nasıl bir coşku bilemedim.
            40 yıl boyunca, bu şehrin nefesi ve sesi olduk. Dertler, meseleler hep gündemimizin başköşesine oturdu. Bazen bağırdık, bazen haykırdık. Kalemimizin gücüyle büyük bir mücadele verdik. Bu sayede nice derdi, nice meseleyi çözüme kavuşturduk.
            Bizimkisi bir aşk hikâyesiydi. Şehre, insanına, mazisine duyulan bir aşk hikâyesi.
            Durmadan yazdım. Şehrin tarihine, kültürüne ait ne varsa kaleme aldım.
            40 yıldır beynim ikiye bölünüktür. Bir tarafında özel hayatım, ticari hayatım, zirai hayatım oldu. Öbür yarısında haber ve yazılar vardı. Kolay bir iş değildi. Kaç insanın böyle bir hayat tarzı olurdu. Birini diğerine karıştırmadan bugünlere geldim.
            4 adet 10 yıl geçti hayatımdan. Cemiyete, topluma vakfedilmiş yıllardı bunlar. Artık yaşımız kemale erdi. Şimdi geriye dönüp bakıyorum. Ama nasıl?
            Biraz hüzünle ve biraz da gururla.
            Zaman kaçak ve kurnaz bir tilki gibi. İlk ve son nokta nerede?
            40 yıl önce başlarken, bu işin sonunu hiç ama hiç düşünmedim. Ama bugün, geleceğe biraz daha fazla hüzünle bakıyorum. Çünkü ömrün boyu kısalmış. Bu işin dahası ve dahası yok artık. O zaman tek bir teselli kalıyor geriye; gittiği ve gidebildiği yere kadar gitsin.
            Gazeteciliğe başlarken Cengizhan Erdemle baş başa verip, bir irade ortaya koymuştuk. Aslında bu birliktelik ve dostluk, akademik araştırma konusu olmalıdır diye düşünüyorum. İstikbalde bunu yazacak birileri mutlaka çıkacaktır.
            Gazeteciliğe başladığımda, oğlum Ali Taha 2 yaşındaydı. Şimdi gazetenin başında. Dijital imkânları sonuna kadar kullanıyor. Cengizhan ağabeyin oğlu Namık Kemal de matbaanın başında. Bu bizim için paha biçilmez bir mutluluk. 2’nci kuşaklar, gazeteyi yaşatmak için sıra dışı bir gayret gösteriyor.
            An itibarıyla; Gördes tarihine miras, 40 yıllık dev bir arşiv bırakıyorum. Araştırma, inceleme, kültür yazılarıyla ve binlerce haberiyle, şehrin son bir asrına ışık tutacak bir arşiv bu.
            “Gördes Bir Şehrin Hikâyesi” kitabıyla, bu hakikati taçlandırdığım için çok mutluyum. O kitapta, şehirle ilgili ne ararsan var. Hatta diyebilirim ki aradığının ötesinde çok şey var. Bir gün hayatta geçeceğim. Yıllar sonra kim ne ararsa, o kitapta ve arşivlerimde bulabilecek.
            Mal, mülk, servet dünya hayatında kalıyor. Geriye kalıcı eserler ve hizmetler bırakmak, bir insan için en büyük bahtiyarlıktır. Kitaplarımla, yazılarımla, düşüncelerimle geriye devasa bir miras bırakıyorum.
            Bahtiyarım, mutluyum.
            40 yıl boyunca bu gazeteyi bağrına basan, her hafta gazete almak için sıraya giren Gördes halkına minnettarım. İsimlerini tek tek yazamadığım, yazarlarımıza şükranlarımı sunuyorum.
            Gazetenin mutfak ustaları, Cengizhan Erdeme ve ekibine gönül dolusu teşekkürler..
            Bizim hikâyemizi inadına devam ettiren, bayrağı dimdik ayakta tutan, Ali Taha İnce ve Namık Kemal Erdem’i yürekten kucaklıyorum.
            Stresli, gergin, yoğun 40 yılda bana tahammül eden ve anlayış gösteren, eşim Beray Hanımefendiye yürekten teşekkür ediyorum..