Bir Kitap İçin Yanmak!

Ahmet İNCE gordesgazetesi@gmail.com

Kitaplarım benim için, her türlü maddi imkân ve varlıktan daha kıymetlidir. Hayatımı onlar şekillendirdi. Ufkumu onlar açtı. Alışkanlıklarımı onlar geliştirdi. Aç, susuz kalabilirim fakat kitapsız asla.
            Ömür kum saati gibi vaktini dolduruyor. Çocukluğumdan bugüne, edindiğim kitapların benim için paha biçilmezliği var. Çoğunun yeni baskısı yok. Çoğunun piyasada adı bile geçmiyor. Ya kıymeti derseniz, asla maddi karşılığı bulunmuyor.
            Bu yüzden, kitaplarıma gözüm gibi bakarım.
            Uzun zamandır, kitaplığımdan kaybolan bir kitap yüzünden hüzünleniyorum. Çünkü o kitap, tarih bilgilerini ve akışını değiştirecek bir kitaptı. Gördes’in Milli Mücadele tarihindeki sis perdesini kaldıracak, Makbule’nin gerçek hikâyesini aydınlatacak olan bir kitaptı.
            Yıllar önce, kitabın ilk tanıtımını ben yapmıştım.
            İsmi, “Vatanım İçin”. Türk edebiyatının ilk kadın şairlerinden, Şükufe Nihal tarafından 1955 yılında yazılmış bir romandı. Konusu Gördes’in Milli Mücadele tarihi ve Makbule idi. Kitabı ilk okuduğumda paramparça olmuştum.
            Bugüne kadar bildiklerimizi çöpe atan, tarihin sis perdesi altında kalmış yıllarını en ince noktasına kadar anlatan bir romandı. Benim bunca araştırma ve incelemelerim, kitaptaki anlatımı adeta doğruluyordu.
            Bu kitap bir roman olma özelliğinin de ötesinde, bir belgeseldi. Kahramanlar, olaylar, mekânlar ancak bu kadar gerçekçi anlatılabilirdi. Makbule-Halil Efe ilişkisi, asla bize anlatılan biçimde değildi.
            Şükufe Nihal, bu romanı yazmadan önce eski Gördes’e gelmiş. 2 ay kalmış. Milli mücadele kahramanlarıyla bire bir görüşmüş. Yaşananları bant misali kaydetmiş. Sonra bunları kaleme almış. “Vatanım İçin” romanı yani belgeseli böyle ortaya çıkmış.
            İzmir Gördesliler Derneği tarafından çıkarılan, Düğüm dergisinin genel yayın yönetmeni Feridun Bayram hocamız, yıllarca bu romanın izini sürmüş. Sonunda romanın 1955 yılında, İstanbul gazetesinde 59 gün süreyle tefrika edildiğini tespit etmiş. Ardından bu nüshaların peşine düşmüş.
            Feridun hoca, İzmir Milli Kütüphanesinde, gazetenin nüshalarını bulma başarısı göstermiş. 1 Ocak–28 Şubat 1955 tarihli İstanbul gazetesinin, 59 nüshanın fotoğraflarını çekmiş. Dönemin Gördesliler Derneği başkanı İbrahim Balıklının da gayretleriyle, roman 150 adet basılmış.
            O romandan bir tanesini, nezaket gösterip bana yollamışlardı.
            Kitabın tanıtımını yapmış ve Bir Şehrin Hikâyesi-Gördes kitabıma tanıtım makalesini koymuştum.
            150 kişide olan kitabın, bir tanesi bendeydi. Kitaplığımda sır gibi saklıyordum. Sonra kitap yok oldu. Kahrolmak değil, yüreğimden bir parça kopmuş gibi hissettim kendimi. Tarihi bir belgeydi o kitap benim için.
            Milli Mücadele tarihimizle ilgili tüm araştırmacılar, tabii olarak önce bana gelir. Muhtemelen, onlardan birisine vermişimdir. Ama kime? Hatırlamıyorum. Bir kaçını araştırdım, bizde değil dediler.
            Ben bu işleri iyi bilirim. Kendisinde olan bile vermez, böyle kıymetli kitabı.
            Kaç yıldır, yüreğimin derinliğinde, sızlayan bir yara bu kitap.
            Kurban bayramında, harika bir tesadüf oldu. İzmir Gördesliler Derneğinin eski başkanı İbrahim Balıklı ile karşılaştık. Derdimi anlattım. Kendisinde sadece bir tane varmış. İstersem, fotokopi yapılabileceğini söyledi. İçimden derin bir oh çektim.
            İbrahim ağabey sonra, hele bir dur bakayım dedi. Telefonunu çalıştırmaya başladı. Meğer Şükufe Nihal’in bütün eserleri, sonraki yıllarda basılmış. 5 serilik bu kitapların, 3’ncü serisinde “Vatanım İçin” romanı da varmış. Kendisine coşkuyla teşekkür ettim.
            Hemen iş yerime geçtim. Yeğenim Av.Hüseyin Alp İlker ve oğlum Ali Taha içerideydi. Konuyu açtım. Çektiğim sıkıntıları söyledim. Yaşananları anlattım. Hüseyin Alp hemen aramaya başladı.
            Şükufe Nihal- Bütün Eserleri adlı serinin 3’ncü kitabında, “Vatanım İçin” romanını bana gösterdi. Sevinçten çığlık atmamak için, kendimi zor tuttum. Sonra, ara bakalım, hangi yayınevinde varmış dedim.
            Hüseyin Alp hızla taramaya başladı. Kaç yayınevine girdi, kitabın mevcudu yoktu. Sonra müjde dedi. Bir yayınevinin stokunda, kitaptan yalnızca bir tane varmış. Hemen al Hüseyin, diye bağırdım.
            Şükufe Nihal’in Bütün Eserleri serisinin 3’ncü kitabı, Türkiye’de ancak bir yayınevinde sadece bir tane kalmıştı. Fiyatı 1150TL idi. Ne önemi vardı fiyatının, on bin lira deseler yine alacağım.
            Hüseyin sisteme girdi ve kitabı satın aldı. Ben bu satırları yazarken, siparişin postaya verildiğine dair mesaj geldi.
Kaç yıldır çektiğim yürek acısı, artık sona eriyor. Paha biçilmez bu eser, kitaplığımda yeniden yerini alacak. Gelecek nesillere, tarihi bir vesika olarak kalacak.