Kurban Yazısı

Ahmet İNCE gordesgazetesi@gmail.com

Kurban bayramına sayılı günler kaldı. Müslümanlar, ‘ümmete farz kılınmış' olan bu ibadeti idrak etmek için, telaşlı ve heyecanlı günler yaşıyor. Kurban edilecek hayvan temini kadar, onu kesip doğrayacak bir tedarik arayışı, bugünlerde Müslümanların temel işi haline geliyor.
            Evet, ümmet adına, ailemiz adına kurban keseceğiz. Onların ne etleri, ne kanları ve nede tüyleri Allah'a ulaşacak. Yalnızca kulluk ve takva ve yalnızca Allah'a şükür ifadesidir kurban.
            Dolayısıyla kulun niyeti, kulun şükrü, kulun takvasıdır Allah'a ulaşacak olan. Kurban belki de bir ümmet adına; diğer ibadetleri eksiksiz yerine getirip, nihayetinde üst düzey bir şükran ifadesidir.
            Aksi halde borçla, gelenekle, mahalle baskısıyla, ne derler kaygısıyla kesilen hayvanların kurban olması mümkün değildir. Ruhen, aklen Allah'a kurban olamadıktan sonra, bir hayvan alıp kesmek asla kurban hükmünde olamaz.
            Kurban kesmeyi hak ettik mi acaba?
            Adaletsizliklere, hukuksuzluklara, çiğnenen haklara, mal mülk gasplarına, despot yönetimlere itiraz edebiliyor muyuz? Sesimizi yükseltebiliyor muyuz?
            Dünyanın dört bir yanında yanan, kavrulan, kan göllerinde boğulan, şiddet ve terörle boğuşan Müslümanlar adına, karşı bir duruş sergileyebiliyor muyuz?
           Bu sorulara evet cevabını ne yazık ki veremiyoruz.
            Hızla dünyevileşen Müslümanlar için din, artık beşeri bir vasıta haline gelmiş. Bir yanda dinin hükümlerinden hızla uzaklaşanlar, bir yanda dini dünyalık kazanç vasıtası yapanlar var.
            Müslümanlar için din; siyasi ihtirasların, iktidar kavgalarının, ticari kazançların bir oyuncağı haline gelmiş. Kur'anı terk eden ve ‘kendilerinden uzaklaştıran' Müslümanlar, onun yerine mezhepleri din haline getirmiş.
             İktidar kavgalarında, rant paylaşımlarında, egemenlik sevdalarında hep o sihirli kelimeye yaslanıyorlar. Yani yaşasın benim mezhebim. Diğerleri mahvolsun ve kahrolsun.
            Bunca rezaletin, bunca kepazeliğin, bunca adaletsizliğin, bunca hukuksuzluğun yaşandığı bir dünyada, Müslümanlar ‘ümmet adına farz kılınmış' kurbanı kesecekler.
            Benim yüreğim yanıyor. İçim kan ağlıyor.
            Özellikle şu son bir aydır, ülkemizde kaybettiğimiz insanların ateş düşen ocakları geliyor aklıma. Bayram onlar için nasıl bir şey acaba? Dul kalanlar, yetim kalanlar, bağrı yanık anne ve babalar, nasıl bayram yapacak dersiniz?
            Denizlerde boğulup sahillere vuran Müslüman çocukların cesetleri, Avrupa yollarında huzur arayan yığınla Müslüman. Irak'ta, Suriye'de, Afganistan'da ve diğer yerlerde her gün parçalanan Müslüman bedenleri.
            Müslümanların dramını seyreden Müslüman ülkelerin kayıtsızlığı, daha büyük bir dram değil mi?
            Kurban bayramına buruk, acılı ve hüzünlü giriyorum.
            Yapacağım tek bir şey var. Her zaman olduğu gibi, yine O'na yalvaracağım ve dua edeceğim:
            'Allah'ım! Keseceğim kurban sendendir ve sanadır. Onu ailem ve ümmet adına kabul et!
            Allah'ım! Ümmete akıl ve izan nasip eyle.'
            Bu duygularla Kurban bayramınızı tebrik ediyorum'