Yunus Emre ve Aşk Felsefesi

Av.Ahmet ÖZDEMİR kirmizicantaliavukat@gmail.com

             Bu haftaki köşe yazımda, Anadolu’nun ölümsüz değerlerinden olan Yunus Emre’nin felsefi anlayışını ve hayata dair zamansız tasavvurlarını işlediği eserden bahsetmek istedim. Bu eserin benim için bir diğer önemli unsurunun da müzayededen satın almış olduğum ilk kitap olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.
      Doç. Dr. Mehmet Bayrakdar tarafından kaleme alınan ve Yunus Emre’nin tasavvufunu konu ediyormuş gibi gözüken eserde, hem ünlü mütefekkirin hayatını, yaşadığı dönemi hem de fikir dünyasını konu edinmektedir. 
            Döneminin çok ilerisinde bir kişiliğe ve fikir dünyasına sahip olan Yunus Emre, insanlığın yaratılışı konusunda adeta günümüze çok yakın bir versiyonla izahlar vermeyi başaran nadir mütefekkirlerden olduğunu açıkça göstermektedir.
            Yine yazarın yaşadığı dönemde Osmanlı Beyliğinin kuruluş aşamalarında olunması ve Anadolu’da birçok beyliğin söz konusu olduğu da gözlemlenmektedir. Ancak ilim ve fikir dünyası açısından bulunduğu coğrafyanın oldukça önünde olduğu da gözlemlenebilmektedir.
            Ayrıca, aşkın günümüzdeki anlamı ile asıl anlamı arasındaki ayrımı net bir şekilde ortaya koyan Yunus Emre, esasında aşk dediğinde (orijinal Oğuz Türkçesinde Işk) insanı var eden özü ifade ediyor. Bu açıdan bakıldığında eserin başlarında aşkın insana ait her şey olduğu daha da net bir anlam kazanıyor.
            Yine aşkın çeşitlerini de detaylı olarak ifade eden yazar, Yunus Emre’nin aşk görüşünün 2 çeşitten meydana geldiğini, varoluşsal aşk ile komedik aşk arasındaki tanımları net bir şekilde ifade etmeyi başarıyor.
            Ayrıca her şeyin zıddıyla var olduğunu da açıkça ifade eden Yunus Emre’nin görüşlerinin neredeyse hepsinin yazıldıktan 750 yıl sonra hala oldukça anlamlı mesajlar ihtiva ettiği açıkça anlaşılıyor. Bu yönüyle de, ölümsüz ve kalıcı eserler ile insanların gönüllerini yapmayı başaran bir halk ozanı olduğunu herkese göstermeye devam ediyor.
            Ölüme dair de önemli tespitler gerçekleştiren Yunus Emre, özellikle insanın doğduğu andan itibaren kendisini ölümün kucağında bulduğunu ifade etmesi, olabilecek en yakın zamanda insanın manevi ölümünü gerçekleştirmesinin öneminden bahsediyor. Bunun da, özellikle insanın nefsini öldürerek; yaşama fazla bağımlı olmadan ölümle barışık olması anlamına geldiği yazar tarafından belirtiliyor.
            Tasavvuf felsefesi ve dünya görüşlerinin oldukça net bir şekilde anlaşılabilirliğini sağlayan eser, gerçek anlamda Yunus Emre’ye dair araştırma yapmak ve bilgi toplamak isteyen okuyucular için kesinlikle incelenmesi gereken kitaplardan birisi olarak gösterilebilir. Ayrıca her yaştan okuyucunun da hayatına tatbik edebileceği önemli dersler sayesinde herkese hitap edebilen bir başucu kitabı olarak da telakki edilmesi gerekiyor.

(*) : Köşe Yazımda bahsedilmiş olan hususlara ilişkin kısımlar:
YUNUS EMRE VE AŞK FELSEFESİ
Yazar: Doç Dr. Mehmet Bayrakdar
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Baskı: 1. Baskı - 1991
kitaptan esinlenilerek düzenlenmiştir.