Dünya Sahnesinden Bir Şampiyon Geçti
Geçen hafta televizyon haberlerinden bir şampiyonun vefat haberini aldık. Bu şampiyon efsanevi boksör Muhammed Ali Clay idi. Boks tarihine adını altın harflerle yazdıran Muhammet Ali üç defa Dünya Ağır Sıklet Boks şampiyonu olmuş ve 'Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım.'sözüyle özdeşleşerek hafızalara kazınmıştı.
Efsane şampiyonun 74 yaşındaki vefatı dünyada büyük bir yankı buldu. Çünkü o sıradan bir sporcu değildi. Kazandığı maçlarla olsun, söylediği sözlerle olsun, yaptığı yardımları ile olsun, yaşamındaki tercihleriyle olsun tam bir Efsane isimdi. Yeni Dünya diye tabir edilen Amerika Birleşik Devletlerinde ezilenlerin ve mazlumların sesi olarak büyük mücadeleler verdi. Müslüman bir zenci olarak tüm dünyadaki haksızlıklara, adaletsizliklere, ayrımcılığa karşı çıktı. 'Allah'tan zenginlik istedim bana İslam'ı verdi.'sözüyle bu kubbede baki kalacak hoş bir seda bıraktı.
1942 yılında ABD'nin Lousville şehrinde Afro-Amerikalı dindar Hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Casius Marcellus Clay adını aldı. 18 yaşında iken 1960 Roma Olimpiyatlarında altın madalya kazandı. 1964 yılında Dünya Ağır Sıklet Boks şampiyonu oldu ve şampiyonluk maçından sonra Müslümanlığını ilan etti ve Muhammed Ali ismini aldı. 1974 yılında ikinci defa Dünya Ağır Sıklet Boks şampiyonu oldu. 1978 tekrar dünya şampiyonu oldu ve 'Dünya şampiyonluğunu üç kere elde eden ilk ve tek ağır sıklet boksör' olarak tarihe geçti. 1984 yılında Parkinson hastalığı teşhisi kondu.1998 yılında Birleşmiş Milletlerin Barış Elçisi seçildi. 4 Haziran 2016 günü ise solunum yetmezliği nedeniyle kaldırıldığı hastanede ahrete irtihal etti. Rabbim rahmetiyle muamele etsin.
Ben yaşım itibariyle Onun o muhteşem maçlarına yetişemedim. Ama büyüklerin gecenin üçünde dördünde kalkıp kahvehanelere giderek maçlarını nasıl heyecanla izlediklerini çok anlattılar. Anladım ki O, tüm dünyadaki Müslümanların bir bakıma ringlerdeki temsilcisi gibi dövüşüyordu. Yumruklarıyla sadece rakiplerini değil haksız düzeni, adaletsizliği, ayrımcılığı da dövüyordu. Yumruklarıyla ringlerde destan yazıyordu. Boksun kralı, ringlerin efendisi ve mazlumların sesiydi.
Zor günler geçirdiği zamanlar oldu. Bu zor günlerin birinde bir maça çıktı. Yardımcısı Bundini ringin kenarından ona şöyle tezahürat yaptı. 'Dans et, şampiyon! Yetimhanelerdeki kimsesiz çocuklar için dans et! Onlar için dövüş! İşsizler için, kira parasını bir türlü toparlayamayan fukara için dans et. Köprü altlarında uyuyan ayyaşlar için dans et! Hastanelerde veremle, kanserle boğuşanlar için ! Hapishanelerde kefaletsiz yatanlar için. Onlar için dans et şampiyon! Herkesin ümidini kestiği uyuşturucu müptelaları için dans et. Kocaları olmayan küçük hamile kızlar için. Dövüş onlar için. Seni senatör kurtarmadı, seni hükümet kurtarmadı, seni başkan kurtarmadı, seni bu insanlar kurtardı! Bu insanlar senin damarlarına taze kan içirdiler. Hadi karşındaki lavuğa dersini ver! Muhammed Ali'yi yenebilecek tek adam Casius Clay'dir ve o da bu akşam aramızda bulunmuyor. Dans et, Şampiyon!'
Örnek davranışlarıyla da güzel izler bıraktı. Amerika'daki Hollywood Bulvarına meşhurların isimleri bir yıldız içinde mermere yazılıyordu. Muhammed Ali'nin isminin de bir mermere yazılması fikrine 'Ben Peygamber ismi taşıyorum adımı yerlere yazdırmam.'diyerek karşı çıkmış, sonra da onun ismin duvara yazılmıştı. Ve O Bulvarda sadece Onun adı bir yıldız içinde duvara yazılmıştır.
Sporculuğu, şampiyonluğu kadar verdiği mücadele ile sergilediği dik duruş ile ve söylediği o muhteşem sözler ile sıradan bir spor adamı olmadığını tüm dünyaya gösterdi. Sanki bir filozof, bir bilim adamı gibi güzel vecizeler söylüyordu. 'Alt tarafı bu da bir iş. Otlar büyür, kuşlar uçar, dalgalar kumları yalar. Ben de insanları döverim.'sözüyle özgüvenini gösteriyordu. 'Rüyalarınızı gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır.'sözüyle insanları uyanışa çağırıyor ve büyük bir ders veriyordu. ' Şampiyonlar salonlardan çıkmaz. Şampiyonlar içlerinde tutku, hayal ve amaç olan insanlardan çıkar.'sözüyle başarının sırlarını veriyordu. Başarı için tutku, hayal ve gayenin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Boksu bıraktığı zaman gazetecilerin 'Boksu özleyecek misiniz?' sorusuna şu mükemmel cevabı vermişti : 'Ben boksu özlemeyeceğim, boks beni özleyecek.' Evet, şampiyon gerçekten boksu bıraktıktan sonra ringler seni çok özledi, şimdi de tüm Müslümanlar ve mazlumlar seni özleyecek. Güle güle Şampiyon. Rabbim kabrini cennet bahçelerinden biri yapsın. Adanalı ülkücü Aşık Abduvahap Kocaman'ın şampiyon için yazdığı şiirle size veda ediyorum.
Yumruğunla ışık tuttun dünyaya
Büyük bir insansın Muhammed Ali
İslam bayrağını çektin semaya
Çünkü Müslümansın Muhammed Ali
Zaferinle bayrak çektin yarına
İslam âleminin ufuklarına
Dünya boyun eğdi yumruklarına
Bugün bir cihansın Muhammed Ali