Anılarım-103
YAŞAMIN SÜRÜKLEDİĞİ YER KİLYOS
1990 lı yıllarda yaz mevsimi geldiğinde, tatil günlerinde serinlemek için Kilyos plajına giderdik. Beşiktaş’tan yirmi sekiz km uzaklıktaydı. Kilyos’ta ayni ana bilim dalında çalıştığımız Prof. Dr. Ömer Aydın hocamız kalıyordu. Ömer hoca, kardeşinin ev yaptırdığı arsasının dibinde kiralık bir evde kalıyor ve aynı zamanda Almanya’da çalışan kardeşinin ev inşaatı ile ilgileniyordu. Bizde bazan onlara uğrardık. Kilyos’un havası güzeldi. Bir tarafta deniz, ki kumsalı kilometrelerce devam ediyordu. Bir tarafı yemyeşil ormanları ile çevrili idi. Sakin bir yerdi. Trafik gürültüsünden uzaktı.
Burası genelde İstanbul’un yoğun geçen stresli ortamından uzaklaşıp sakin bir hafta sonu geçirmek isteyen insanlarla dolar taşardı. Sarıyer’e on iki kilometre uzaklıktadır. Her yarım saate bir Sarıyer’e belediye otobüsü ve dolmuş seferleri bulunmaktadır. O nedenle Kilyos insanların, yazlık ev için rağbet gösterdiği yerlerden biridir. Bizim de bu Kilyos gezilerimizde burada bir yer edinme fikri oluşmaya başladı. Daha sonra Ömer Hoca Kilyos’ta bir arsa alarak kendi evini yaptı. Kilyos’ta hocamızın evinin olması, bizim de orada bir konut edinmemiz için düşünmeye başlamamıza vesile oldu.
Bir emlakçı ile Kilyos’ta mevcut arsalara bakarak bir araştırma yaptık. Yıl 1995 idi. Belki dört ya da beş arsa inceledik. En sonun da Kilyos’un hemen hemen ortasına rastlayan ve dört yol ağzında olan emlakçımızın evinin dibindeki bir arsayı beğendik. Daha sonra Tapu dairesine giderek arsa alma işini gerçekleştirdik. O sıralarda arsamızın çevresinde yapılaşma seyrekti. Etrafta inekler ve koyunlar yayılıyordu. Sağda solda seyrek binalar vardı. Diğer baktığımız arsalar daha uzakta orman kenarlarına rastlıyordu. Belediye otobüs durağına 300-400 denize 600 metre kadar uzaklığı vardı.
PROJE ÇALIŞMALARI
Arsayı aldıktan sonra içine yapacağımız binanın şeklini ve biçimini düşünmeye başladık. Emine hanım; “Ben şimdiye kadar çok dar yerlerde kaldım. Onun için yapılacak evin ferah ve uzaktan gelecek akrabaları, eşi, dostu rahatça ağırlayabilecek nitelikte olsun” diyordu. Bu düşüncelerle birinci katta sadece mutfak, genişçe bir salon, giriş holü ve tuvalet, İkinci katta yatak odası, iki misafir odası, ütü odası, tuvalet ve çatıda da bir oda olsun diye düşündük. Ayrıca zemin katın yarı genişliğinde bodrum katı olmasını tasarladık. Fakat bu düşüncelerin projeye dökülmesi için bir mimara ihtiyacımız vardı. Bunun için Ömer Aydın hocamıza danıştık. Ömer hoca da kendi evinin projesini çizen mimarı tavsiye etti. Böylece mimarımız da belirlenmiş oldu.
Mimarımızı alarak birlikte arsamızı inceledik. Mimar arazideki durumu inceledikten sonra güneş durumuna ve yön durumlarına göre kafasında belirli fikirleri edinmiş oldu. Daha sonra kendisine yaptıracağımız binanın nasıl bir yapı olacağını izah ettik. Bu bilgiler ışığında çalışmaya başladı.
Bir inşaat yaptırırken ne istediğini bilmek çok önemlidir. Çünkü sonradan değiştirilmesi hem çok külfetli hem de çok masrafa neden olmaktadır. O nedenle proje aşamasında belki kırk kere düşünmek, tartışmak, uzmanlardan ve daha önce inşaat yaptırmış olanlardan ve doğal olarak mimarın görüşlerine başvurmak gerekiyor. Hepsinden önemlisi ben evimin nasıl bir yapı olmasını istiyorum? Bu sorunun yanıtını mutlaka verebiliyor olmamız gerekiyor. Yani inşaatımızın planını kafamızda iyice olgunlaştırmalıyız. Başkalarına danışmadan önce kendi kendimize yapının bölümlerini tek tek hayalimizde canlandırıp bir krokisini çizdikten sonra fikir alma işine girişmek en uygun yoldur diye düşünüyorum.
Daha sonra evin bireyleri ile bu kroki üzerinde tartışarak kroki yeniden oluşturulmalıdır. Bu olgunlaşan kroki üzerinde mimar ile görüşülmelidir. Bizim düşünemediğimiz fakat mimarın deneyimleri sonucu kroki üzerinde bize makul gelen değişiklik önerilerini de dikkate alarak yeni bir kroki oluşturulmalı ve proje çizimi için mimara teslim edilmelidir.
Şurası da bir gerçektir ki, daha önce hiç ev yaptırmamış bir kimse ile başından birkaç ev yaptırmış kişilerin evle ilgili görüşleri çok farklı olacaktır. İlk kez ev yaptıranlar belki ilerde keşke evin şu bölümünü şöyle yaptırsaydık diyeceklerdir. Bu konuda bir fikir sahibi olmak için Gülriz Sururi’nin “Bir An Gelir” kitabının “Çocukluğumun Bahçesi, Yeniden” bölümünü okumalarını tavsiye ederim. Bu bölümde yazar, Bodrumluların bir sözünü aktarır: “Birinci ev düşmanına, ikinci ev dostuna, üçüncü ev kendine” der. Böylece deneyimin ve tecrübenin önemine vurgu yapmak istemektedir.
Bir evde, bence en az iki tuvalet olması iyidir. Birisi misafirler ve çocuklar için diğeri ebeveynler için düşünülmelidir. Ebeveyn tuvaletine ebeveyn yatak odasından girilebilmesini tavsiye ederim. Evin girişi kuzeye, oturma odası güneye bakarsa oturma ve dinlenme mekânı bol güneş alabilir.
Bu görüşler ışığında, mimar projemizi hazırladı. Mimar gerekli arsa incelemesinden sonra binayı, imar yönetmeliğine uygun olarak arsa içine konumlandırır. Örneğin bina cephesi komşu parsel sınırından ve yoldan ne kadar uzakta olacağı gibi hususlar yönetmeliğe göre uygun olacak şekilde tespit edilir. Mimar bütün bu nizamnamelere göre belediye ile irtibat halinde binanın vaziyet planını belirler ve belediyeden onaylatır. Belediye yönetmeliğe aykırı yerleşim planını reddedebilir.