Anılarım-119

Doç.Dr.İbrahim KOÇ 49ibkoc@gmail.com

BİR ULAŞIM MACERASI
Ulaşım sıkıntısı, mevsime göre değişik oranda etkili oluyordu. Havalar soğumaya başladığı zaman ve hele kar yağdığında trafik kabusa dönüşüyordu. Bir defasında karlı bir günde üniversitede gece dersimi tamamladım. Aklımda da bu kar yağışı altında Kilyos’a ulaşma kaygısı depreşmeye başladı. Umarım kazasız belasız evime varabilirim diye içimden geçiriyordum. Fakültenin önünde bindiğim bir belediye otobüsü ile önce Cevizlibağ’a oradan metrobüsle ile Zincirlikuyu’ya oradan bir minibüsle Sarıyer’e geldim. Bu hatlar yoğun trafik nedeniyle sorunsuz çalışıyordu. Kilyos durağına vardığımda saat on bire gelmişti.
Duraktaki yolcular, kar nedeniyle Kilyos’a ne dolmuş ne de otobüs olduğunu söylediler. Ne yapabilirim diye kendi kendime düşünüyor ve bir çözüm bulmaya çalışıyordum. Acaba öğretmen evinde yer var mı? yakınlarda otel var mı? şeklinde bir soruşturma yapayım derken benim gibi Kilyos’a gitmek isteyen birkaç kişi daha çıktı. O zaman ayni dertle ortak paydaya sahip arkadaş grubu olması bana biraz umut verdi. Böylece sorunu daha kolay çözebiliriz diye düşündüm.
Hep birlikte yoldan geçen özel araç sahiplerine Kilyos’a gidip gitmediklerini ve eğer gidiyorlarsa bizi de götürüp götüremeyeceklerini sormaya başladık. Bazıları gitmediklerini söylediler. Fakat bir tanesi Nalbanttepe’ye kadar gideceğini ve oraya kadar bizi götürebileceğini söyledi. Biz de kendisine teşekkür ederek hemen arabasına bindik. Sarıyer’deki mezarlığın oradan yukarıya doğru yolumuza devam ettik. İyiliksever sürücü bizi Nalbanttepe’de düzlükte indirdi. Biz de yardımseverliği için kendisine teşekkürlerimizi sunduk.
Yolun kenarında, Kilyos yönüne giden araçlara serpiştiren kar altında el kaldırmaya devam ettik. Çoğu araba, bizi dikkate almadan yoluna devam etti. Soğukta, yüzümüze gözümüze serpiştiren kar yağışı altında, bıkıp usanmadan geçen arabalara el kaldırmayı sürdürdük. En sonunda arabasının kumanda kısmında navigasyonu da olan bir araba durdu. Kilyos’a gitmek istediğimizi söyledik. Kendisi bize Demirciköy’e gideceğini ancak oraya kadar götürebileceğini söyledi. Kilyos’a Demirciköy üzerinden de gidilebiliyordu. Önemli olan gideceğimiz yere biraz daha yaklaşmaktır düşüncesiyle öneriyi teşekkür ederek kabul edip hemen arabasına bindik. Arabanın içi sıcaktı. Çok seviniyorduk. Birlikte bindiğimiz arkadaşlardan biri evini arayarak Demirciköy’e doğru yaklaştığımızı ve kendisini Demirciköy’e almaya gelmelerini söyledi. Demirciköy’e vardığımızda kaptanımıza teşekkür ederek arabasından indik.  Arkadaşımızı almaya gelen araba da gelmişti. O arabaya binerek Kilyos’a salimen ulaştık.
Eve geldiğimde saat gece on ikiye yaklaşıyordu. Eşime yolda zaman zaman haber vermeme rağmen endişelenmeğe başlamıştı. Salimen eve gelmeme her ikimizde çok sevindik. Fakat bana gece derslerini bırakmamı söyledi. “Bunca yolu gidip gelirken başına bir şey gelir diye korkuyorum. Lütfen gece dersini bırak “diye çok üsteledi. Ben de kendisine “Böyle durumların çok nadir olacağını, o nedenle haftada bir iki gün bu zorluklara katlanarak hem üç beş kuruş para kazanayım hem de öğrencilerime deneyimlerimi aktarmış olayım” diye görüşlerimi söylüyordum. Bu gibi tartışmalar emekli olmama iki yıl kalana kadar devam etti.
Bu yolculuk sırasında, isimlerini dahi bilmediğim bu iyiliksever sürücülere tekrar teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. İyi ki böyle insanlar var.