Anılarım-121
SEMPOZYUMLAR VE BİLDİRİ SUNUMLARI
Bildiri ve makale çalışması, bir bilim insanının kariyerinde ilerleyebilmesi, kendini disipline etmesi ve yetiştirmesi için de kaçınılmazdır. Bir akademisyenin belli unvanları alabilmesi için başvuruda bulunduğunda daha önce yaptığı çalışmaları bir dosya halinde jüri üyelerine gönderir. İlgili jüri üyeleri dosyadaki çalışmalara göre akademisyenin başvurduğu unvan için yeterli olup olmadığına karar vermektedirler. Bir akademisyen dosyaya koyduğu bildirilerine ve makalelerine ne kadar çok atıfta bulunulduysa, yani onun çalışmasından başka bilim insanları ne kadar çok yararlanmışlarsa o oranda başarılı bir çalışma yapmış demektir.
Dosyadaki bildiri ve makale sayısı da değerlendirmede dikkate alınır. Jüri üyesi dosyadaki yayın sayısına, yayınlardaki atıf sayılarına ve içeriğine göre başvuru yapan kişinin çalışmaları için bir rapor hazırlar ve bu raporun sonunda ilgili kişi için kanaatini belirtir. Nihayet jürinin ortak kararı ile akademisyen hakkında olumlu veya olumsuz bir karar elde edilir. Bu karara göre atama yapılır. Akademisyenler bu süreci bildikleri için ilerde dosyalarına ne kadar çok bildiri ve makale koyabilirlerse ilerlemelerinin o kadar kolay olacağını düşünerek sempozyumlarda bildiri sunmanın çarelerini arayacaklardır.
Bir konuda çalışan ve araştırma yapan uzmanlar elde ettikleri sonuçları bilimsel bir tarzda yazarak bir bildiri hazırlarlar. Hazırladıkları bu bildiriyi, konuya ilgi duyanlara, konunun uzmanı ve otoritesi olan bilim insanları karşısında sözel olarak görsel malzemeleri de kullanarak baştan sona anlatırlar. Bu yapılan çalışmaya bildiri sunumu denir. Bildirinin sunumundan sonra, konunun uzmanları sunum yapan kişiye konu ile ilgili sorular sorar. Bu soruların her birine yanıt verilir.
Sorulara tatmin edici yanıtlar verilmesi bildiri sunan kişinin başarılı bir çalışma yaptığının göstergesidir. Ayni konuda çok sayıda bildiri sunumlarının yapıldığı bu çalışmalara sempozyum (bilgi şöleni) denilmektedir. Başka bir ifade ile sempozyum, çok sayıda bilim insanının bir araya geldiği ve hazırladıkları bilimsel çalışmalarını sundukları planlı toplantılardır.
Bir sempozyumun arka planındaki çalışmalar nelerdir? Bir sempozyum nasıl oluşmaktadır? Biraz bu konulara değinmek istiyorum. Bilim insanlarından oluşan sempozyum tertip komitesi, sempozyumun yapılacağı tarihi yaklaşık bir yıl öncesinden ilgili üniversitelere ve kurumlara duyurur. Bu duyuruda sempozyumun hangi konularda yapılacağı belirtilerek, ilgili konularda bildiri sunmak isteyenlerin bildiri özetlerini belirli bir tarihe kadar göndermeleri istenir. Sempozyum haberini alan üniversite ve kurumlar da kendi bünyesindeki ilgili birimlere bu haberi iletirler. Sempozyum içeriğine göre bilim insanları eğer istiyorlarsa bir bildiri ile veya dinleyici olarak sempozyuma katkı sunabilirler.
Sempozyum düzenleme komitesi, sempozyuma katılmak için kendisine gönderilen bildiri özetlerini, konulara göre tasnif eder. Tasnif edilen bu bildiri özetleri o konuda uzman olan bilim kurulu üyelerine gönderilir. Bilim kurulu üyeleri kendisine gönderilen bildiri özetlerini inceler ve sunumu yapılıp yapılmayacağına karar verir ve sonucu sempozyum komitesine bildirir. Sempozyum komitesi de sunumu uygun görülen bildiri özeti sahiplerine “bildirilerinin sunuma uygun olduğunu ve sunulacak bildirinin son şeklinin hazırlanarak tespit edilen tarihe kadar komiteye gönderilmesini bir yazı ile bildirir. Bunun üzerine özeti kabul edilen bildiri sahipleri bildirilerini sunumu yapılabilecek hale getirerek istenen tarihe kadar komiteye gönderirler.
Sempozyum komitesi son şeklini almış aynı konudaki bildirilere göre oturum planlar, bir oturumda dört ya da beş bildiri sunulabilir ve yaklaşık üç saat sürecek olan her bir oturum için oturum başkanları belirlenir. Komite, sunumu kabul edilen her bir bildirinin hangi gün hangi saate kimin başkanlığında sunulacağını belirledikten sonra sempozyum için bir program kitapçığı bastırarak bu kitapçığı ilgili kurum ve kişilere ulaşmasını sağlar.
Sempozyum çalışmaları iki veya üç gün sürebilir. Bildiri sunum süresi genel de 20 dakika civarında olur. Bildiri bu süre içinde dinleyicilere sunulmalıdır. Arkasından beş veya on dakikalık bir süre de izleyicilerin sorularına zaman ayrılır. Bu sorulara yanıt verilir. Onun için bildiri sunan bilim adamı veya kadını söyleyeceklerini bu sürelere göre ayarlamalıdır. Bunu ayarlayabilmesi içinde sempozyum öncesi birkaç kere prova yapması mutlaka gereklidir. Aksi taktirde anlatmak istediklerini tam söyleyemeden süre dolabilir ve amacına ulaşamaz. Çünkü kendisi için ayrılan sürenin sonunda bir başkası bildirisini sunmak için beklemektedir.
Sempozyumlar, ayrıca bildiri ile veya dinleyici olarak katılanlara bilimsel ve sosyal yönden azımsanmayacak katkılar sağlar. Bildirisini sunduktan sonra, takdim edilen bildiri sunum planına göre kendisinin ilgi alanına uygun istediği bildiri sunumlarını izleyebilir ve daha sonra sorular sorarak hem kendisinin hem de diğer izleyenlerin konuyu daha iyi anlamasına katkıda bulunabilir. Böylece bildiklerine yeni bilgiler ekleyebilir görüş ufkunu genişletebilir.
Bu tür sempozyumlar, katılan kişilere sosyal ilişkilerini zenginleştirme olanağı da sunar. Bu etkinlikler, kendi alanında başka üniversitelerde çalışan bilim insanlarını tanıma, kaynaşma ve dostluklar kurmasına vesile olur. Bilim insanları arasında yeni fikirlerin oluşmasına ve yeni araştırmaların yapılmasına yol açar. Aralarında makale, bildiri, kitap değiş tokuşu yapabilirler. Sonuç itibariyle faydaları saymakla bitmez.
Yukarıda detayları verilen açıklama çerçevesinde, bildiri sunma, oturum başkanlığı yapma ve dinleyici olarak değişik sempozyumlara katılıp katkı verdiğimi ve sunumlardan yararlandığımı söyleyebilirim.