Anılarım-49
Tekrar Eğitim Çalışmalarına Dönüş
Yaz tatilini ve doktora ölçmelerini bitirdikten sonra tekrar İstanbul’a döndük. Bir taraftan doktora çalışmasına ait ölçülerin değerlendirmesi diğer yandan eğitim ve öğretim işleri aralıksız sürmeye başladı. Bu arada Fransızca çeviri kurslarına devam ettim.
Derslerimiz sadece Yıldız Teknik Üniversitesinde değil, YTÜ’ye bağlı okullardaki inşaat mühendisliği ve mimarlık bölümlerinde de bulunmaktaydı. Topoğrafya Dersine gittiğimiz bu okullardan biri Acıbadem’de bulunan Kadıköy Mühendislik Mimarlık Yüksek Okulu, diğeri Vatan Mühendislik Yüksek Okulu idi. Dersin sorumlusu Macit Erbudak hocamızdı. Yanında üç asistan kendisine yardımcı olurduk. Çoğu zaman dersleri biz asistanlar anlatırdık. Uygulamalarda asistanlara yoğun görevler düşerdi. Çünkü ikinci dönemin sonunda üç hafta sürecek harita ve plan yapma tatbikatı öğrencileri bekliyor olacaktı. Bu tatbikatlara öğrencilerin hazırlanması için sene içinde yoğun teorik ve uygulama dersleri ile yetiştirilmesi icap ediyordu. Zaman zaman öğrencileri bahçeye çıkarıp topoğrafya aletlerinin kullanımına yönelik tatbikat yaptırılırdı. Bunu yapmak için de sınıfı onar kişilik gruplara ayırıp her bir grubun başına bir asistan verilerek çalışmanın sürdürülmesi gerekiyordu. Asistanlar gruplara aletlerin nasıl kullanılacağını ve ölçülerin nasıl yapılacağını öğretiyorlar ve Öğrencilerin konu ile ilgili sorularını yanıtlıyorlardı. Ders bitiminden sonra, özellikle Kadıköy yakasında dersimiz olduğu zamanlar, cömert bir insan olan Macit hocamız biz asistanlara bir pastanede tatlı ısmarlardı.
Asistanlar o zamanlar ders ücreti alabiliyordu. Bu durum asistanların ekonomik yönden biraz rahatlamasını sağlıyordu. Ancak öğrenci sayılarının ve derslerin çokluğu nedeniyle araştırmaya zaman ayırmak zorlaşıyordu. Derslere hazırlanma ve anlatılması, sınav sorularının hazırlanması, sınavların yapılması, kağıtlarının okunması, öğrencilerin not itirazlarının incelenmesi, hele bir asistanın veya hocanın ilgilenmesi gereken 2-3 farklı dersi varsa bu saydığım görevlerin üstesinden gelinmesi oldukça zaman alıyordu.
Doktora Çalışmasının Tamamlanması ve Tez Savunması
Öğrenci işlerinden zaman buldukça doktora tezimin hazırlanmasına zaman ayırıyordum. Ölçü değerlerini Gördes’ten getirdikten sonra bunların değerlendirilmesi ve yorumlanması için üzerinde yoğun çalışmak gerekiyordu. Derslerden arta kalan zamanlarda doktora çalışmalarımla ilgilenerek 1979 yılında doktoramı tamamladım. 8 Mayıs 1979 tarihinde tez çalışmamı dekanlığa teslim ettim. 3 Ekim 1979 tarihinde doktora tezimin savunmasını yaptım. Jüri üyelerim Prof. Macit Erbudak (Yönetici) Prof.Dr. Ekrem Ulsoy, Doç.Dr. Ali Tuğluoğlu idi. Jüri üyeleri ile birlikte bölümümüzdeki diğer öğretim üyeleri ve asistanları karşısında doktora tezimin savunmasını yapmam gerekiyordu. Her ne kadar doktora tezimi kendi kendime sanki karşımda jüri üyeleri varmış da onlara çalışmanın bütün yönlerini, uygulama ve sonuçlarını, getirilen yenilikleri, saat tutarak 45-50 dakikada anlatabilecek şekilde defalarca, provasını yapmış olsam da heyecanım zirvedeydi. Bu denemeler sırasında, jüri üyelerinin olası sorularını tahmin edip, buna göre konuları tekrar tekrar gözden geçirip gerekli hazırlıklarımı yaptım. O zamanlar bilgisayar sunumları henüz yoktu. O nedenle tezimde geçen önemli formülleri ve kavramları sınıftaki ders tahtasına önceden tebeşirle yazdım. Ders tahtasının tamamı dolmuştu. Savunma saati gelince kürsüye geçip bütün jüri üyelerinin ve dinleyicilerin sınıfa girmesini bekledim. Herkes yerini aldıktan sonra Macit hocamın doktora konusunu jüri üyelerine ve dinleyicilere kısa açıklamasından sonra bana söz vererek doktora tezimi savunmamı söyledi. Ben de jüri üyelerine ve diğer öğretim üyelerine hoş geldiklerini söyleyerek doktora tezimin savunmasını yaptım. Yaklaşık bir saat süren savunmamda başlangıçtaki heyecanım, beş on dakika geçtikten sonra normale döndü. Savunmayı rahat bir şekilde tamamladım. Savunmam bittikten sonra jüri üyelerinin tez üzerindeki sorularını yanıtladım. Olumsuz bir durum olmadı. Daha sonra dinleyici öğretim üyeleri sınıftan ayrıldı. Jüri üyelerinin, savunmamı kendi aralarında değerlendirmesini yapmaları için beni de dışarı çıkardılar. İçerde sadece jüri üyeleri kaldı. Kendi aralarında benim savunmamı değerlendirip, tezin kabul edilip edilmeyeceğine karar vermeleri gerekiyordu. Beş altı dakika sonra beni tekrar içeri çağırdılar. Doktora tezimin yürütücüsü Macit hocam bana “Tez savunmanı başarı ile yerine getirdiğin için seni tebrik eder, bundan sonraki çalışmalarında da başarılar dilerim.” dedi. Diğer jüri üyeleri de ayrı ayrı tebrik ettiler. Böylece üniversite hocalığının önemli bir aşaması olan “Doktor: Dr.” Unvanını kazanmış oluyordum. Böylece dört yıldan beri üzerimde stres oluşturan, hiçbir zaman aklımdan çıkmayan, her nereye gitsem sürekli yeni bir kaynak bulup ondan da yararlanarak doktora konumu zenginleştirebilir miyim diye düşündüğüm doktora aşamasını başarmanın rahatlığına kavuştum.