Anılarım-56
Zürih’te Şehir İçi Ulaşım Sistemi
Pansiyon sadece kahvaltı veriyordu. Sabah kahvaltı salonuna girerken etrafa mis gibi yayılan kahve kokusu bizi karşılıyordu. Sabah kahvaltısı pansiyon ücretine dahildi. Kahvaltımızı burada yaptıktan sonra ben okula gidiyordum. Okuldan geldikten sonra eşimle birlikte Zürih’i tanımak maksadı ile şehir gezisi yapıyorduk. Otobüs duraklarında şehir haritaları mevcuttu. Şehir içinde bulunulan otobüs duraklarının konumları, yine duraktaki haritada belirgin bir şekilde adı ile birlikte görülüyordu. Ayrıca bu duraktan geçen belediye otobüslerinin geçeceği hatlar farklı renklerde her bir otobüsün son durağına kadar gösteriliyordu.
Bu düzenleme o tarihte İstanbul ulaşım sisteminde yoktu. Onun için Zürih’te bir yerden bir yere ulaşım şehri bilmeyen birisi için bile çok rahattı. Başlangıçta şehrin semtlerini bilmediğimiz için, otobüsün üzerinde yazılı olan semt ismi bizi bazen yanılgıya düşürüyordu. Otobüs, üzerinde yazan semte mi gidiyor? veya oradan mı geliyor? bunu bilmediğimiz için bazen gitmemiz gereken istikametin tam aksine gittiğimiz olmuştur. Zaman içinde şehri tanıdıkça bu problemleri çözdük. Bilmediğimiz konuda sorduk. İnsanlar çok kibar ve nazik bir şekilde sorularımızı yanıtladılar.
Koç Ailesine Ayrılan Daire
Bu pansiyonda yaklaşık bir hafta kaldık. 1981 yılının eylül ayı başında bu pansiyondan ayrılarak ETH’nın bizim kalmamız için ayırdığı daireye taşındık. Bu bina ETH’ya ait altı ya da yedi katlı bir binaydı. Dairemiz, binanın dördüncü katında bulunuyordu. Kapıdan girer girmez bir holü vardı. Holden sonra büyük bir salon bulunuyordu. Bu salon aynı zamanda yatak odası idi. Yatak odasının sol tarafında sıra ile elbise dolabı, onun yanında banyo ve mutfak bulunuyordu.
Kapı girişinin tam karşısına gelen tarafta balkon vardı. Balkonun bulunduğu taraftaki pencerenin geniş bir görüş alanı bulunmaktaydı. Bu pencereden, uzaktaki hava alanına uçakların kalkış ve inişleri ve ETH’nın eğitim ve araştırma binaları görülüyordu. Bina kaloriferliydi. Yirmi dört saat sıcak su bulunuyordu. Konforlu ve kullanışlı bir daireydi. Her dairenin belli bir çamaşır günü bulunuyordu. O gün kirli çamaşırlar yıkanmak üzere görevliye veriliyordu. Evden üniversiteye yaya olarak 10 dakikada gidebiliyordum.
ETH misafir öğretim üyelerinin, sadece bilime odaklanmaları için her ayrıntıyı düşünmüştü. Bana ayda iki bin İsviçre frangı karşılıksız burs veriliyordu. Bunun haricinde takviye amaçlı 250 frank burs veriyorlardı. Verilen bu paralar geçinmemize yetiyordu. Bunun 1000 frangını kiraya veriyordum. Kaldığımız dairede televizyon yoktu. Ancak ayda 50 franga televizyon kiraladık ve ülkemize dönünceye kadar onu kullandık. Ayrıca ayda 50 frank sağlık sigortasına para ödüyorduk. Bu sağlık sigortası sayesinde Zürih Devlet Hastanesi’nde eşimin göz ameliyatı oldu. Sağlık sigortası zorunluydu.