Anılarım-68
ÜNİVERSİTE İÇİ MEKÂN DEĞİŞİKLİKLERİ
Devlet, her alanda mühendis ihtiyaçlarının karşılanması ve üniversite kapısına hızla yığılan lise mezunlarını eritmek amacı ile mevcut üniversitelerin kapasitesini artırma yoluna gitmiştir. Bu amaçlarını, gündüz öğretimi ile karşılayamayacağı için, gündüz eğitimine paralel olarak gece eğitimi planlaması ile gerçekleştirmiştir.
Gece eğitimini (ikinci öğretim), Gündüz eğitimi (birinci öğretim) mesaisi bittikten sonra başlatarak üniversitenin ayni eğitim kadrosu ile yerine getirmiştir. Öğretim üyelerini gece öğretiminde çalıştırabilmek için, ders ücretlerini, birinci öğretimdekinden daha fazla yapmıştır. Böylece ikinci öğretimde hoca bulma sorunu ortadan kalkmıştır
Asistan olduğumda gündüz eğitimi ile birlikte gece eğitimi de sürdürülüyordu. Fakat mühendislik binası, sadece dört yıllık mühendislik eğitimine hizmet verecek şekilde yapılmış durumdaydı. Gece eğitiminin açılması sadece bizim bölüm için değil fakültelerdeki bütün bölümler için söz konusu idi. Başlangıçta gece eğitimi, gündüz eğitimi günlük çalışmasını sona erdirdikten sonra başlayacağı için mevcut sınıflar gereksinimi karşılayacağı öngörülmüş olabilir. Ancak Öğrenci sayısının hızla artması ile birlikte yeni öğretim elemanı ihtiyacı doğmuş ve bu ihtiyaçları karşılamak amacı ile asistan alımı da hızlanmıştır. Fakat yeni alınan elemanların çalışma odalarının karşılanması gerekliydi.
Ancak Üniversitenin mekanları sınırlı olduğu için, yeni mekanların yaratılması eski mekanların bölünmesi ve boşlukların değerlendirilmesi ile sağlanmıştır. Mevcut sınıflar bölünerek yeni sınıflar ortaya çıkarılmıştır. Yine bazı sınıflar iptal edilerek öğretim üyelerinin çalışma odaları yapılmıştır. Zaman içerisinde, öğrencilerin teneffüslerde toplandığı boşluklar öğretim üyeleri için oda haline getirilmiştir.
Hatta mekân sıkıntısı o derece artmıştır ki, bulunduğumuz binanın çatı katı boydan boya yeniden elden geçirilmiş ve öğretim üyeleri ve asistanlar için oda haline getirilmiştir. Bütün bu mekân yaratma çalışmalarına rağmen yine de her bir öğretim üyesinin ayrı bir odası olamamıştır. Yine bütün hocalar iki kişi, asistanlar üç kişi bir arada ayni odayı paylaşmak zorunda kalmışlardır.
Benim öğrenciliğim zamanında, bölümün öğretim elemanı sayısı yaklaşık on beş, asistan olduğumda ise bu sayı yirmi civarındaydı. Bize anlatıldığına göre Harita Bölümü’nün kurulduğu ilk yıllarda meslek derslerinin yürütülmesi, bölümün kurucuları olan Prof. Macit Erbudak, Prof. Ekrem Ulsoy, Prof. Burhanettin Tansuğ tarafından yerine getirilmiştir. Şu an bölümün öğretim üye sayısı 50’den fazladır. Ayrıca, ikinci öğretim (gece öğretimi) kaldırılmış durumdadır.
Yıldız Teknik Üniversitesi yerleşkesi, Beşiktaş’tan Levent’e giden Barbaros Bulvarı’nın sağ tarafında bulunan Yıldız Camisi’ni yaklaşık 100m sağında bırakarak biraz ilerledikten sonra boğaz köprüsüne sapan yolun sağ tarafında, Sait Çiftçi Devlet Hastanesi’nin karşısındaydı. Bölümümüz, cephesi Barbaros bulvarına bakan sarmaşıklı binanın en üst katındaydı. Merdivenle en üst kata çıkıldığında karşımıza geniş bir salon çıkardı. Merdivenlere ek olarak sadece öğretim elemanlarının kullanabildiği bir de asansör bulunmaktaydı. Salonun sol tarafı bölüm yönetimine aitti. Burada bağımsız üç oda bulunuyordu. Bu odalardan biri bölüm başkanına aitti. Ortadaki oda sekreterlik işlerinin görüldüğü odaydı.
Onun yanındaki oda rahmetli hocam sayın Macit Erbudak’ın odasıydı. Bu salon, teneffüslerde öğrencilerin toplandığı birbirleri ile görüştüğü en önemli toplantı mekanıydı. Salon pencerelerinden bakıldığında Beşiktaş-Sarıyer hattının geliş gidiş trafik hareketi ilk görülen manzaraydı. Daha sonra, Ertuğrul Sitesi, Sait Çiftçi Hastanesi, Dikilitaş Mahallesi, Ihlamur Deresi’ni oluşturan vadinin yamaçları göze çarpan yerlerdi. Salonun sağ tarafında ise ortadan binanın ikinci merdiven çıkışına kadar devam eden geniş bir koridor vardı. Buradaki merdiven çıkışında da benzer bir salon bulunuyordu. Bölüm katına, binanın sağından ve solundan iki farklı merdivenle çıkılabiliyordu. Buradaki salonun yanında büyük bir sınıf bulunuyordu. Bu sınıf, merdiven boşluğu ile salona dayanıyordu. Teknik resim ve tasarı geometri çalışmalarında bu sınıf kullanılıyordu.
Her iki salonun ortasındaki koridorun sağında ve solunda ise Harita Mühendisliği Bölümünün sınıfları bulunmaktaydı. Koridor boyunca sağlı sollu sınıf duvarlarında ahşap gömme dolaplar vardı. Bu dolaplara, bölüm öğrencileri, kitaplarını ve malzemelerini koyabiliyorlardı. Yani her bir öğrencinin bir dolabı vardı. Fakat zaman içinde öğrenci sayısının hızla artması sonucu sınıf duvarlarındaki öğrencilerin malzemelerini koyduğu gömme dolaplar da iptal edilmiştir. Çünkü dolap sayısı, öğrenci sayısının çok altında kalmıştır.
Sınıflar arasında öğretim üyeleri için büyükçe bir çalışma odası bulunuyordu. Zemin kata kadar, diğer katlar içinde ayni plan geçerliydi. Bu katlarda Gemi Mühendisliği, Elektrik Mühendisliği ve Makine Mühendisliği eğitimi yapılmaktaydı. Diğer mühendislikler bizim binamız ile Yıldız Sarayı’na ait duvar arasında bulunmaktaydı.
Öğretim üyelerinin oda ihtiyacı, binanın çatı katında düzenleme yapılarak kısmen giderilmiştir. Fakat öğrenciler için de sınıf ihtiyacı zaman içerisinde hızla artmıştır. Bu ihtiyacı karşılamak için, Harita, makine, elektrik, gemi mühendisliklerinin bulunduğu bina ile Barbaros Bulvarı arasında bulunan bahçeye mühendislik binasına paralel olarak hemen hemen ayni büyüklükte bir bina daha yapıldı. Bu binanın yapıldığı yerde biz daha önce harita mühendisliği öğrencilerine ölçme uygulaması yaptırıyorduk.
Üniversite içindeki bu mekân değişimlerinden dolayı birçok Öğretim üyesinin çalışma odaları da etkilenerek yerleri zaman zaman değişmek zorunda kalmıştır.
Bütün bu yapı ve tadilat çalışmalarına rağmen YTÜ’ye mevcut alanlar ve mekanlar yeterli gelmiyordu. Üniversitenin taşınabileceği yer arayışları sürekli devam etti. En sonunda Esenler ‘deki Davutpaşa Kışlası YTÜ’ ye devredildi. Gerekli Fakülte binalarının yapımı tamamlandıktan sonra 2008 yılında bölümümüz Davutpaşa Kampüsü’ne taşındı.