Anılarım-71
İSTANBUL’DA YAŞAM
Bir büyük şehir olarak İstanbul, tiyatroları, sinemaları, müzeleri, kitap fuarları, müzik konserleri, yabancı dil kursları, fotoğrafçılık, vb. gibi herkesin ilgi duyduğu alanlarda kendini geliştirebilme olanakları olduğu ve bu olanaklara ulaşabilme imkânı sunması nedeniyle insanların kültürel yönlerinin gelişmesine katkı sağlar. Yeter ki insanlar bu etkinliklerin alıcısı olsunlar. Evimizin Beşiktaş civarında olması nedeniyle bu tür aktivitelere katılmak kolay oluyordu. Çünkü kültür merkezleri genelde, Beşiktaş, Taksim, Kadıköy civarında bulunmaktaydı. Kış mevsimlerinde hafta sonu faaliyeti olarak daha çok sinema ve tiyatroya giderdik.
Beşiktaş Yenimahalle’de otururken kayınbiraderim Abbas Ataman da bizimle birlikte kalıyordu. Kendisi sinema ve tiyatro gibi görsel etkinlikleri takip eder, hangi tiyatroda veya sinemada hangi oyun oynanıyor bunların programlarını edinir ve bize haber verirdi. Etkinliğin zamanı ve saatine göre planımızı yapar ve biletlerimizi alırdık. Hatta komşularımızın çocuklarını da bu kültür eylemine katardık. Böylece değerli yazarların ve ünlü oyuncuların sergiledikleri oyunları izlerdik.
İnsanı, insana insanla anlatma sanatı olan tiyatro, toplumsal yaşam içindeki yanlış olaylar, bencil davranışlar, kötü alışkanlıklar, tembellikler, çalışkanlıklar, yardımseverlikler, her türlü etik dışı davranışları ve bunların sonuçlarını, seyircilere gösteren bir aynadır. Herkes bu aynada kendini artı ve eksileri ile görebilir ve tiyatrodan çıktıktan sonra olumlu yönlerini geliştirmeye, olumsuz yönlerini budamaya doğru yelken açar. Böylece insanlar tiyatro sayesinde, toplum için sağlıklı bireyler haline gelirler ve olayları özgür düşünceleri ile değerlendirme alışkanlığı kazanırlar.
İnsanları, ırk, milliyet, cinsiyet, etnik, dini, vs. gibi gruplandırmalara tabi tutmadan sırf insani özellikleri ile onları değerlendirirler. Bu nedenle tiyatronun toplumsal yaşamdaki önemi çok büyüktür. Tiyatronun benimsendiği yerlerde, hırsızlık, kumar, madde bağımlılığı, tembellik, vb. gibi kötü alışkanlıklar barınamaz.
Görüldüğü gibi, insanın fiziksel olarak yaşamını idame ettirebilmesi için nasıl gıda maddelerine gereksinmesi var ise, toplumuna, çevresine, ülkesine, dünyaya yararlı bir birey olması için beyinsel gelişmesinin gıdalarından biri de tiyatro etkinlikleridir. İnsan beyninin çok yönlü eğitim unsurları ile beslenmesi gerekmektedir. Böylece insanlar sadece kendi menfaatleri yönünde değil toplum yararına hareket etme kabiliyetine ulaşabilirler diye düşünüyorum.
Bu bağlamda kitapların da insanların yetişmesi, olgunlaşması açısından faydaları saymakla bitmez. O nedenle kitap fuarlarının takip ederek, gazetelerdeki çağdaş doğrultudaki kitap yorumlarını okuyarak uygun olanları kitap evlerinden gidip alırdık. Çünkü değişik kitapları okumak deneyimli, kültürlü ve çalışkan insanlarla sohbet etmek anlamına gelmektedir. Kitap almak için mutlaka bir ön araştırma yapmak çok büyük önem taşımaktadır.
Kitap yorumlarını okuyarak alınacak kitabı seçmek iyi bir yöntemdir. İnsanın sevdiği kitaplardan oluşan bir kütüphanesi varsa büyük bir hazineye sahip demektir. İstediği kitabı istediği bir zamanda kütüphanesinden alıp istediği kadar okuyabilir veya okumadan tekrar yerine koyabilir. Kitap, sıkılmaz, dert yanmaz, yeter artık beni çok hırpaladın demez. Bundan dolayı kitap insanın en sadık dostudur (Montaigne).
Ayrıca İstanbul geçmişi, çok eskiye dayanan tarihi bir şehirdir. İstanbul şehrinin tarihi MÖ 6500 yılına kadar uzanmakta olduğu söylenmektedir. Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin kendine özgü tarihi yapıları şehrin farklı yerlerinde kendini göstermektedir. Bu şehri tam anlamıyla tanıdım demek imkansızdır. Ancak her metre karesi tarihin izlerini taşımaktadır. O nedenle İstanbul’u tanımak için bazı hafta sonları şehir turları yapardık. Şehri önemli kılan en önemli özelliği, Avrupa kıtası ile Asya kıtasını birbirinden ayıran bir boğazın kenarında kurulmuş olmasıdır. Bu özelliğinden dolayı, asırlardan beri İstanbul değişik insan topluluklarının doğudan batıya, batıdan doğuya giderken uğrak yeri olmuştur. Ayrıca bu geçiş noktasının olağan üstü doğal güzelliği, insanları adeta bir mıknatıs gibi kendine çekmiş ve bugün dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri haline gelmesine yol açmıştır.
Her büyük şehir gibi İstanbul da insanların kendilerini geliştirmesini sağlayacak çok geniş olanaklara sahiptir. Burada yaşayanlar, şehrin sunduğu imkanların farkında oldukları takdirde bu nimetlerden yararlanabilir. Ben de bu olanaklardan yararlanmaya gayret ettim.