Afyon'dan Konya'ya Mevlevi Ruhu

Eylül SEYHAN seyhanminciye@gmail.com

Hakikât kapısı, yolunda yürümek...
Tüm çıkmaz kapıları arkada bırakır.
Vuslâta erme diyârı orası...
Erenlerin uğradığı gönüle, mâşuk olmak...
Sevmek kadar...
Sevilmeyi de bilmek rüyalarda...
Papatyalı yollardan geçmek.
Hasmînda şimşekli havalara mâruz kalmak...
Ama yine de vazgeçmemek...
Gönlün dile vurup....
 Lâl olması...
Gönüllere pervâh,
Kalemler diyârında,
Defterlerin peydâh olması...
Bir hakikât var ki,
Nereden baksan görünür.
Çıkmaz kapıların,
Çıkarları ile örtüşen,
Kalplerinden de uzak...
Hemhâl olmuş bir sünnet ehli.
Peygamberin diyârı burası...
Bütün atların şahlandığı,
Beyaz güvercin...
Taze kestane....
İmâret  hamamı...
Mimarisi belli camilerinden...
Osmanlı tarihinden;
Taşhan Alem-î Çarşı' ya doğru...
Türkülerin sefâhasi burası...
İki şehit pilotun yer aldığı Mêvlêvî türbesi...
 İdarecilik yapan Yedi Ceddin Kadınları,
Destîna Hâtun ve Güneş Hâtun' un evi ...
Mêsnêvî Han ve Hâttât  ruhunu taşıyan,
Yolunu, gönlünü; Konya ' ya bağlayan,
Mevlânâ güneşini yansıtan şehir burası,
Daha ötesi Semâzen ve Şems-î Tebrizi' ye çıkar.
Afyon ' a gelmeden,
Konya ' ya erişmiş gönlüm öncesinde,
Afyon ile tamamlandı.
Konya, gönlümün Şehr-î mevlâsı..