Mutluluk Veren Bilgi
Kutadgu Bilig yaklaşık bin yıl önce 1069 yılında yazılmış, İslam Devri, Türk edebiyatının ilk büyük eseridir. Geçiş döneminde yazılmış en önemli didaktik (öğretici) bir eserdir. Kelime anlamı ”Kutlu Bilgi, Kutlu Olma Bilgisi, Mutluluk Veren Bilgi” demektir. Eser başından sonuna kadar İslam ruhuyla ve insana her iki dünyada mutlu olmanın yollarını göstermek amacıyla yazılmıştır. Aynı zamanda Orta Asya’da iç mücadeleler sonucu sarsılmış ahlak prensiplerini tekrar düzenlemek kaygısıyla da kaleme alınmıştır. Dolayısıyla eserde insan davranışlarını düzenleyen bir amaç da güdülmüştür. En önemli gaye XI. yüzyılda ahlak anlayışı nasıl olmalı ve devlet idaresi hakkında fikirlerini gelecek nesillere ulaştırmak, devlet büyüklerine bu gelenekleri aktarmak ve aşılamaktır.
Yusuf Has Hacip eserini bitirince Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han’a sunmuştur, eseri çok beğenildiği için kendisine Han tarafından “Hâs Hâcib (Ulug Hâcib)”lik unvanı verilmiştir.
Eser sahibi Yusuf Has Hacip, adalete dayalı bir siyaset görüşü dile getirmiştir. Bunu şöyle ifade etmiştir:”Ey Hâkim! Memlekette uzun müddet hüküm sürmek istersen kanunu doğru yürütmeli ve halkı korumalısın. Kanun ile ülke genişler ve dünya düzene girer, zulüm ile ülke eksilir ve dünya bozulur.”
Yusuf Has Hacip özellikle gençlere hitap eder ve eserinin gençliğe faydalı olmasını ister. Ve gençler şöyle seslenir:”Ey sevinç içinde ömür süren iyi genç, sözümü yabana atma, gönülden dinle. Atalar sözü ne der, dinle, atalar sözünü tut.” Eser, manzum yani şiir biçiminde yazılmıştır. Türk edebiyatının ilk mesnevisidir. Aynı zamanda aruz ölçüsüyle yazılmış ilk eserdir.
Eserde dört sembolik şahsiyet yer alır. Yusuf Has Hacip, adalet/hukuk, saadet/mutluluk, akıl/bilgi ve akıbet/ölüm kavramlarını daha iyi anlatabilmek için bu kavramları kişileştirerek kolay anlaşılmasını sağlamıştır. Her bir kavrama, Türk adı vermek suretiyle eserini oluşturmuştur. Adalete Kün Toldı(Gün Doğumu) adını vererek onu Hükümdar yerine koymuş, Saadete, Ay Toldı(Dolunay) adını verip onu Vezir yapmış, Bilgiye/Akla Ögdülmiş(Övülmüş) adını verip Vezirin oğlu ve Akıbete/Ölüme Ogdurmuş(Uyanmış) ismini verip Vezirin kardeşi olarak kişilerini belirlemiştir. Bu dört kişi aralarında sorulu cevaplı konuşarak verilmek istenen mesajı ortaya koymuştur. Böylece Türk devlet geleneğinin temelini oluşturan ve İslam inancına da uygun olduğu için Müslüman Türklerin yaklaşık bin yıl boyunca bütün dünyaya devlet yönetiminin ve inancın birlikte temsilini sunmasını sağlayan “kut” ve “töre” anlayışını dile getirmiştir.
Kutadgu Bilig, Karahanlı Türkçesiyle yazılmıştır. Bilinen üç nüshası, bugün Fergana, Viyana ve Mısır’da bulunmaktadır. 2019 yılında UNESCO tarafından Kutadgu Bilig’in Yusuf Has Hacip tarafından yazılışının 950. yıldönümü olması nedeniyle Türkiye’de ve dünyada anma ve kutlama yılı olarak kabul edilmiştir.
Şimdi size bu konuşmalardan örnekler vereceğim. XI. yüzyılda söylenmiş ne kadar etkili sözler olduğunu birlikte görelim:
1. Çok dinle fakat az konuş. Sözü akıl ile söyle ve bilgi ile süsle.
2. Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esirdir.
3. Akıl süsü dil, dil süsü sözdür. İnsanın süsü yüz, yüzün süsü gözdür. İnsan sözünü dil dili ile söyler; sözü iyi olursa, yüzü parlar.
4. Bak, doğan ölür; ondan, eser olarak, söz kalır; sözünü iyi söyle! Ölümsüz olursun.
5. Bir insan bütün dünyaya tamamen sahip olsa bile, sonunda dünyada kalır; onun kısmetine ancak iki top bez (kefen) düşer.
6. Gönlünü ve dilini doğru tut! Daima iyilik yap ki kendin de iyilik bul.
7. Bu dünya renkli bir gölge gibidir, onun peşine düşersen kaçar; sen kaçarsan o seni kovalar.
8. Bütün iyilikler bilginin faydasıdır. Bilgi ile göğe dahi yol bulunur.
9. Büyüklük taslayan, kibirli ve küstah adam, tatsız ve sevimsiz olur; kibirli insanın itibari günden güne azalır.
10. Kötülük değersiz bir şey olduğu için, onu yapan da değersizdir.
11. Menfaat sandalyeye benzer; başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan seni yükseltir.
12. Her bakımdan tam zengin olmak istersen, kanaatkâr ol. Böylece kendi nasibini elde etmiş olursun.
13. Elini uzatarak gökteki yıldızları tutsan ve başın göğe değse bile, sonunda sen yine yerdesin.
14. Ey asil insan! İnsanlığı elinden bırakma; insanlığa karşı daima insanlıkla muamele et.
15. İşi adaletle yap, buna gayret et; hiç bir zaman zulüm etme.
16. Hangi iş olursa olsun, sen onu tatlı dille karşıla; her işte tatlı dil kullanırsan saadet sana bağlanır.
17. Hiç bir işte acele etme, sabırlı ol, kendini tut; sabırlı insanlar arzularına erişirler.
18. Diline ve gözüne sahip ol, boğazına dikkat et; az ye, fakat helal ye.
19. Hangi işe girersen, önce sonunu düşün; sonu düşünülmeyen işler, insana zarar getirir.
20. İnsanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saadet bulur. İnsanı dil kıymetten düşürür ve insanın dili yüzünden başı gider.
21. Çok mal aç gözlüyü doyurmaz. Ecel gelince pişman olur fakat artık işini yoluna koyamaz.
22. Akıl bir meşaledir. Kör için göz, ölü vücut için can, dilsiz için sözdür.
23. Kötülük edersen, kötülüğün karşılığı pişmanlıktır. Elinden gelirse, kötülüğün inadına iyilik yap.
24. Fenalık cahillikten doğar, hastalıklar kötülükler hep aynı noksanlıktan ileri gelir. Fakat tedavi ile hastalara şifa verilebilir; terbiye ile kötüler iyi edilebilir; okumak yoluyla da bilgisizlere bilgi verilmiş olur.
25. Gurur faydasızdır, o insanları kendinden soğutur. Alçak gönüllülük ise insanı yükseltir.
26. Halka faydalı ol, onlara zarar verme!
27. Her sözü söz diye ağzından çıkarma. Lüzumlu olan sözü düşünerek ve ihtiyatla söyle.
28. Huzur istersen zahmet ile birlikte gelir. Sevinç istersen kaygı ile birlikte bulunur.
29. İşe acele ile girme, sabır ve teenni ile hareket et. Acele yapılmış olan işler yarın pişmanlık getirir.
30. İnsan, binlerce yaşasa, arzu ettiği şeylere kavuşsa bile, yine dileği bitmez.
31. İnsanların seçkini insanlığa faydalı olan insandır. Halk nazarında muteber kimse, merhametli olan insandır.
32. Kara toprak altındaki altın, taştan farksızdır. Oradan çıkınca, beylerin başında tuğ tokası olur.
33. Kimin sana biraz emeği geçerse, sen ona karşılık daha fazlasını yapmalısın.
34. Yalnız kendi menfaatini gözeten dosta gönül bağlama. Fayda görmezse, sana düşman olur, ondan vazgeç.