Sevgiyle Geçen Öğretmenlik Yıllarım
Sevgiyle geçen yıllarım... O kadar güzelliklerle dolu ki!...
Bahçemdeki rengarenk çiçekler gibi... Yıllar geçtikçe solmayan, büyüyüp serpilen çiçekler...
İlk siz öğrencilerimle öğretmenliğe başladığımda o kadar heyecanlıydım ki!
Masum sevgi dolu küçük kalplerle tanışmak heyecanların en güzeliydi.
Kâh arkadaşınız oldum, kâh öğretmeniniz. Sizlerle her günüm ayrı bir güzellik sunuyordu yaşamıma.
Sizler benim rengarenk çiçeklerimdiniz... Bahçemdeki çiçekler her yıl çoğalarak yaşamıma ayrı ayrı renk kattınız. Sevgi ve özlemle...Unutamadığım solmayan çiçeklerim...
Emekli Öğretmenim...
Her sabah günaydın diyen öğrencilerinizi özlemeye başlıyorsunuz. Yaşamınız onlarla şekillenirken, hayal kurup yapamadıklarınızı da gerçekleştirince tekrar geriye dönme arzusu başlıyor. Uzunca bir süre rüyalarınız bile okulda kalmayı yeğliyor.
Evden çıkarken ben okula geç kaldım diye ayrılıyorsunuz. Ve sözleriniz bile size acı bir tebessümle cevap veriyor. Tekrar çocuklarla iç içe olabileceğim arayışıyla nihayet Karşıyaka Çocuk Yuvasında gönüllü öğretmenliğe başlıyorum.
İlkokul çağındaki çocukların ödevlerine yardımcı olabilmek
Öyle çok mutluydum ki! Hüznün bu kadar yoğun hissedildiğini bilmeden..
İlķ kez tanıştığım öğrencilerim 1. Sınıf öğrencileriydi. Tanışma faslından sonra dikkatimi çeken birşeyi bahane edip size yaklaşmalarıydı.
Hepsi de sevgiye hasret çocuklardı.
Sevgi açlığı o kadar fazlaydı ki konuşmadan dokunmadan bile onlara bakmanız yeterliydi. Sanki çok susamış bir insanın damla damla gelen suyu yudumlamak istercesine su kaynağına yaklaştıkları gibi...
Kimisi kucağıma oturuyor,kimisi de minik elleriyle elimi tutmak istiyordu.
Ders KONUMUZ ise SEVGİYDİ...
İlk yaklaşımı Cafer başardı. Masama gelip ödeviyle ilgili bir şey sorarken bir anda küçücük bedeniyle o sevgi isteyen yüreğiyle kucağıma oturuverdi. Ben ise ağlamamak için kendimi zor tutuyordum..
Sanki tüm bedeni tir tir titriyor. Alışık olmadığı sevgi kucağının nasıl olduğunu anlamaya çalışıyordu. Onu sevdim okşadım uzunca bir süre ders yapmadan oturduk. Diğerleri ise ona gıptayla bakıyorlar, cesaret toplamaya çalışıyorlardı.Hemen hemen hepsi aynı yöntemle benim yanıma sokulup kucağıma oturmaya başladılar. Öyle bir sıraya koydular ki!
Dün sen oturmuştun, bugün sıra bende sözleriyle beni iyice duygulandırıyorlardı.
Mesleğimin hiçbir anında bu kadar sevginin yüceliğini hissetmemiştim.
Emekli Öğretmenim... İzmir İl Halk kütüphanesinde görme engellilerin öğretmeni oluyorum.
Görmeyen gözlerin neleri görebileceğini, duyumsayabileceğini bana anlatan güzel insanlarla tanışıyorum. O kadar duygu yüklü, insana huzur veren insanlardı ki...
Yaşamımı sorgulamama yardımcı oldular. Onların yaşamına bir nebze dokunabilmenin getirisi bin nebzeye değerdi. Üniversiteye hazırlanma dönemindeki Ayten'lerin, Ahmet'lerin yaşamımda bıraktıkları izleri hâlâ unutamıyorum.
Haftada iki gün onların gözleri oluyordum.
Hayata bakışları, öğrenme arzuları yıllarca öğretmeye çalıştığım öğrencilerden o kadar fazlaydı ki...
Çok susamış bir insanın nefes almadan kana kana su içmesi gibiydi.
Görmeyen gözleriyle sizin ruh halinizi o kadar güzel anlıyorlardı.
Birbirimizi iyice tanıyıp bağlar güçlenince hepsi de yüzüme ve saçlarıma dokunmak istediklerini söylediler. Dokunduklarında beni o kadar güzel duygularla ifade ettiler ki!
Anlamlı ve ruh güzelliğinin de içinde yer aldığı sözcüklerle... Kendimi hiç bu kadar güzel ve mutlu hissetmemiştim.
Küçük kalplerde yer almak... Sevgiye hasret çocuklara dokunabilmek... Yüreğiyle görebilen güzel insanlarla beraber olabilmek...
Yaşamın bana sunduğu en değerli armağanıydı.
Değerli Öğretmenlerimizin, arkadaşlarımızın öğretmenler günü kutlu olsun.
Büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizi saygı ile anıyorum, ruhları şad olsun.