Aziz Sancar'dan Türk Dünyasının Bilimsel Gelişmesine Dair Çözüm Önerileri
Profesör Doktor Aziz Sancar, 2015 yılında kimya dalında Nobel ödülü alan bilim insanımız. Milletimize, ülkemize, cumhuriyetimize olan sevgisi, çalışma azmi ve mütevazı kişiliği ile dikkatimi çeken mühim bir şahsiyet oldu Aziz Sancar.
4 Ocak 2016 tarihinde Gördes gazetesinde “Mardin Savurlu Aziz’in Yunus Emre Destanı” (1) başlıklı bir yazı kaleme almış, aldığı ödüller ilgili duygu ve düşüncelerimi ifade etmiştim..
Sayın Aziz Sancar’ın beyan ve çalışmalarını, tavsiye ve uyarılarını dikkatle takip etmeye çalışıyorum. Millî Düşünce Merkezi’nin kurum sitesindeki 12 Haziran 2023 tarihli haber dikkatimi çekti.(2) Sancar, Türk Devletleri Teşkilâtı tarafından 6-7 Haziran’da Özbekistan’ın Semerkant şehrinde düzenlenen Türk Üniversiteler Birliği Rektörler Özel Toplantısına Şeref Konuşmacısı olarak video konferans yoluyla katılmış.
“Değerli kardeşlerim” hitabıyla başlayan konuşması oldukça dikkat çekici. Ben sizlerle Türk Dünyasında bilimi geliştirmek için yapılması gerekenleri sıraladığı ve gösterdiği çözüm yollarını paylaşmak istiyorum.
“Birincisi, bilim, adaletin, özgür düşüncenin ve sorgulamanın olduğu ortamlarda yeşerir. Bunu unutmamak ve çocuklarımızı bu ruhla, bu alışkanlıkla büyütmemiz lâzım. Onlara bu ortamı sağlamamız lâzım. Bilimde özgür düşünce çok önemli. Ben Türk Cumhuriyetlerine gittiğimde beni merasimle karşılıyorsunuz, bana büyük saygı gösteriyorsunuz. İnsan olarak, tabii, bu hoşuma gidiyor. Fakat bunlar bilimde olmaz. Benim yanımda çalışan en başarılı bilim adamları, benim yetiştirdiğim en başarılı öğrenciler benimle münakaşa eden öğrenciler olmuştur. O bakımdan, özellikle genç çocuklarımıza özgür düşünmeyi ve yaşlıların, benim gibilerin söylediklerini sorgulamayı öğretmeliyiz.
İkincisi, temel bilime öncelik vermeliyiz. Sosyal bilimcilerimiz kusura bakmasınlar, onlara büyük saygım var. Fakat şunu söyleyeyim, bizim temel bilimlere yatırım yapmamız, temel bilim yapan çocuklarımızı desteklememiz lâzım, onlara öz güven vermemiz lâzım.
Üçüncüsü, kız ve erkek çocuklarımıza aynı eğitim fırsatı vermeliyiz. Bunun bütün Türk toplumlarında, özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nde bir sorun olduğunun farkındayım. Bunu çözemezsek, toplumumuzun yarısını oluşturan kadınlarımızın potansiyelinden kalkınma yolunda yararlanamayız, bu potansiyeli gerçekleştiren toplumlarla yarışamayız.
Dördüncüsü, çocuklarımıza çok erken yaşlarda deney yapmayı öğretmemiz lâzım. Bilim, deney yapmakla öğrenilir, bunu unutmamak lâzım. Ben Amerika’ya geldiğimde Türkiye eğitim ve teorik bilim açısından beni çok iyi yetiştirmişti. Fakat deney yapma konusunda eksikliklerim vardı. Bunu erken yaşlarda çocuklarımıza öğretmemiz lâzım. Bu alışkanlık haline gelmeli, yaparak öğrenilmelidir. Sadece okumakla buna sahip olamazsınız.
Beşincisi, politika ve din bilime karıştırılıyor, bunları kesinlikle ayrı tutmak lâzım. Politika ve din ile bilim kurumları amaç ve yöntem açısından önemli ölçüde birbirilerinden ayrışıyor. Bunları birbirine karıştırırsanız bundan ilk önce bilim zarar görür, güvenilirliğini kaybeder, ilerleyemez, gelişemez.
Altıncısı, bilim adamlarını din ve politikanın dışında tutmak lâzım. Din ve politika bilim adamlarının işine karışırsa, sonuç bilimin ortadan kalkması olur. Nitekim, buna ibretlik en iyi örnek olarak, Uluğ Bey’in Semerkant’ta kurduğu Gözlemevinin akıbetini gösterebiliriz. Dinî ve politik aşırılık, o zaman dünya çapında bir bilim merkezi haline gelmiş bu gözlemevinin tahrip olması ve oradaki bilim adamlarının dünyanın çeşitli yerlerine kaçıp gitmesiyle sonuçlandı. Bilim adamları da din ve inanç işlerine karışmasın. Çünkü toplumun büyük bir kısmını dışlar ve alçak görür algısı verir.
Yedincisi, bilim adamlarına liyakata dayalı imkân sağlanmalıdır. Onları tayin etmek, terfi etmek için tek kriter liyakat olmalıdır. Mesela, benim çalıştığım Amerika’da dün yaptığına bakmazlar. Ben Nobel’i aldıktan sonra yayına gönderdiğim ilk makalem reddedildi. Amerika’da çalışacaksınız, durmadan çalışacaksınız ve bir şeyler bulacaksınız. Bunun ölçüsü budur. Ne bilim adamları dinler, ne de bilimsel faaliyetlere fon sağlayan Amerikan Sağlık Bakanlığı gibi kurumlar. O bakımdan, çalışmanıza devam etmeniz lâzım. Devam etmezsek, desteklemezler, Nobel filan dinlemezler. Bilimle ilgili görevlere atamalarda da yine buna bakılır, dünyadan ve Amerika’dan en iyilerin bu görevlere getirilmesine çalışılır.
Sekizincisi, insanlar bilim yapmaya başladıktan sonra onlara özgürlük vereceksiniz, şunu yap, bunu yap demeyeceksiniz. Bilim adamı özgürlük ister. Onların bir şeye merakı olur ve onu takip eder. O konuda ona özgürlük vermelisiniz. O, madem hayatını buna adamış, mutlaka insanlığa faydalı bir şeyler yapacaktır. Bir sözle, bilim adamına kendi bilimsel hedeflerini özgürce belirleme ve bunu gerçekleştirme imkânı sağlanmalıdır.
Dokuzuncusu, bütün bunların dışında benim kanaatimce Türk Dünyasına vefa borcu, sevgisi olmadan iyi bir bilim adamı olmaz. Ben bilime bir derece olarak kendi sorularımı cevaplandırmak için girdim. Kendi bilmediklerimi öğrenmek için girdim. Fakat bilim yaparken, özellikle dış ülkede bilim yaparken, aklımda bir şeyi daima tuttum, hiç unutmadım; ben burada yalnız kendimi değil, Türk Milletini temsil ediyorum diye düşündüm. O bana hem güç verdi hem de sorumluluk kattı. Ben her yaptığımda bundan ben ne alırım, Türk Milleti ne alır diye düşündüm. Bu benim için bir güç kaynağı olmuştur.
Son olarak, bildiğime göre, Türk Üniversiteler Birliği Türk Cumhuriyetleri üniversiteleri arasında öğrencilerin ve öğretim üyelerinin değişimini sağlamak ve Türk Dünyasında ortak öğretim alanı oluşturmak için çalışmalar yürütmektedir. Bunları iyi gelişmeler olarak görüyorum. Türk Dünyasında ortak bilimsel çalışmaları da kapsayacak şekilde daha da genişletilmesini arzu ediyor ve Türk Cumhuriyetleri yöneticilerine bu faaliyetlere daha fazla bütçe ayırmalarını öneriyorum.”
Ümit ederim kıymetli bilim insanımızın önerileri dikkate alınır, Türk Dünyasının bilimsel çalışmalardaki ufku açılır.
1) https://www.gazetegordes.com/yazarlar/huseyin-tuncay/mardin-savurlu-aziz-in-yunus-emre-destani/809/
2) https://millidusunce.com/prof-dr-aziz-sancar-bilim-adaletin-ozgur-dusuncenin-ve-sorgulamanin-oldugu-ortamlarda-yeserir/