5 Eylül Sabahı Davullar Güm Güm!
1991 yılı Eylül ayının ilk günleri. Gördes Lisesi Müdür Odası'nın telefonu hızlı hızlı çalıyor. Hemen açıyorum;
- Alo! Günaydın Kâzım Bey!
- Günaydın!
- 30 Ağustos geçti. Şimdi sırada 5 Eylül var. Bugün öğleye kadar bize bir şiir ile şiir okuyacak öğrencinin ismini bildirir misin?
- Tabi, bildiririm.
- Haydi, iyi günler!
- İyi günler!
Telefon kapanıyor, düşünmeye başlıyorum.
Yine Eylül ayı gelmiş, yapraklar sararmaya ve kurumaya başlamış, dökülen yapraklar Gördes'in serin yaylalarından gelen hafif esintilerinin önünde sürüklenmeye ve köşe başlarında kümelenmeye başlamışlardı. Buna karşılık, ilçemizdeki ve okulumuzdaki hareketlilik daha da artmış, bir yandan Güz Dönemi Bütünleme Sınavlarının telaşı devam ederken diğer yandan yeni kayıt işlemleri ve okulun eğitim ve öğretime hazırlık çalışmaları başlamıştı.
Her yıl olduğu gibi önce 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlanmış hemen akabinde de İlçemizin kurtuluş günü olan 5 Eylül Bayramı kutlama hazırlıkları başlamıştı.
5 Eylül- Gördes'in Kurtuluş Bayramı töreninde okunmak üzere bir şiir isteniyordu. Gördes'e geldiğimden beri 3 yıldır yaşadığım bir sıkıntı idi bu. Bir şiir; Gördes'in Kurtuluş şiiri. 'Acaba bulabilir miyim?' diye arıyor tarıyorum. Ancak böyle bir şiire rastlayamıyordum. Aslında bu, Kurtuluş Bayramımızın kutlanmaya başladığı ilk günden beri süregelen bir sıkıntı idi. Diğer okullar gibi biz de çareyi; tanınmış millî şairlerimizin yazdığı yurt ve millet sevgisini işleyen bir şiir bulup göndermekte buluyorduk.
İşte yine şiir isteniyordu; Gördes'in yaşadığı acıları, şanlı direnişini, kahramanlarını ve kurtuluşunu anlatan, o yılların cefasını, vefasını, coşkusunu terennüm eden bir şiir. Ama böyle bir şiir yok. Elim eski dosyalardaki şiirlere uzanıyor. Yine aralarından en uygun olanını seçip göndermek istiyorum. Çok güzel şiirler ancak Gördes'le ve Gördeslilerle ilgisi yok.
Gözlerimi karşı dağlara ve yeşil ormanlara dikiyorum. O eski şanlı ve çetin günler canlanıyor gözümde; Hacı Ethem, Halil Efe, Asker Makbule ve Parti Pehlivan geçiyorlar sıra sıra arkalarında yüzlerce Türk Akıncısı. Bir mısra beliriyor gözümün önünde; 'Gördes'im! En büyük bayramın bugün.' Birden mısralar uzuyor, üç dört kıtalı şiir oluveriyor.
Elimi, eski şiir demetlerinin üzerinden çekiyorum. 'Hayır, yine aynı işi yapmamalıyım. Diğer bayramlarımızda okuttuğumuz genel anlam taşıyan şiirlerimizi tekrar tekrar okutmamalıyız. Mutlaka ve mutlaka bizim de bir şiirimiz olmalı.' diyorum. Gençlik yıllarımdaki denemelerimden güç alarak; 'Ben bu işi yaparım.' diyorum ve elime bir kalem kâğıt alıp yazmaya başlıyorum:
GÖRDESİM! EN BÜYÜK BAYRAMIN BUGÜN
Beş Eylül sabahı davullar güm güm,
Gördesim! En büyük bayramın bugün.
Mertlikte emsali yok cihanda Türk'ün,
Haykır! Coş! Her yandan duyulsun Türkün.
Uzandı bir bir toplar tüfekler,
Saldırdı dört yandan kuduz köpekler.
Ana, baba, kız, kızan, Hacı Emmiler,
Birleşti yekvücut bütün yürekler.
Halil Efe, Ethem Bey, Parti Pehlivan,
Vatan için akıttılar nice kan.
Henüz yirmisinde tertemiz yüzle,
Hakk'ın huzuruna çıktı şehit Makbule.
Allah! Allah! sesleriyle çınladı dört yan,
Zafer türküleriyle geçti mehteran.
Kılıç şakırtılarıyla, Seymenleriyle,
Bütün Gördes kenetlenmiş yine el ele.
Beş Eylül sabahı davullar güm güm,
Gördesim! En büyük bayramın bugün.
Bir iki saatlik uğraştan sonra beğendiğim ve törenlerde okunabileceğini düşündüğüm bu şiir çıkıyor ortaya. Şiirimin altına kendi adımı da yazıp, şiiri okuyacak öğrencimin adıyla birlikte gönderiyorum İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüne.
Şiir geri gelmiyor, Olumlu veya olumsuz bir tepki de almıyorum. Şiir metnini, şiiri okuyacak öğrencim -şimdi doktor olan- İkbal Çivi' ye veriyorum. ' İkbal! Oku kızım.' diyorum. İkbal okuyor, ama bir yere gelip duruyor. ' Ne oldu?' diyorum. 'Hocam, kılıç şa..şa'şakırtıları, burayı okuyamıyorum.'
' Okursun İkbal kızım, biraz çalışırsan okursun.' Diyorum.
Tören sabahı, çelenk koyma merasiminde ilgili şube müdürü Tahsin Bey (Şanlıtürk) şiiri çok beğendiğini ifade ederek beni tebrik ediyor. Teşekkür ediyorum. Bu beni rahatlatıyor. Bayram programı her yıl ki coşkusuyla başlıyor. Bayram alanı, caddeler, sokaklar tıklım tıklım. Gördesliler her zamanki gibi bayramına sahip çıkıyor. Heyecan dorukta. Ya bendeki heyecan?
Saygı duruşu, İstiklâl Marşı ve konuşmalardan sonra şiir faslı başlıyor. Önce İkbal çıkıyor kürsüye; 'Haydi İkbal!' Diyorum içimden. İkbal, gür ve güzel sesiyle çok güzel okuyor şiiri. Seyirciler uzun uzun alkışlıyor. Törenden sonra İkbal yanıma geliyor. Her zamanki gibi heyecanlı;
- Nasıl, güzel okudum mu hocam?
- Ancak bu kadar okunur. Tebrik ederim kızım çok güzel okudun, ağzına sağlık diyorum. Hoplaya zıplaya gidiyor.
Gördes'in Kahraman Mücahitleri'ne armağan ettiğim bu şiir umarım ilçemiz literatüründe hak ettiği yeri almıştır.