Öğretmenin Tarihteki Şeref Levhaları
' Babam beni gökten yere indirdi, hocam ise yerden göğe çıkardı.' Demiş Makedonyalı Büyük İskender. Büyük insandan büyük söz.
Hakikaten de öyledir. Öğretmenin görevi; insanları yerlerde sürünmekten kurtarıp yükseklere çıkarmaktır. Bu, tarih boyunca böyle olmuştur.
Şöyle bir tarihe bakacak olursak; tarihe yön veren birçok büyük şahsiyet ve mutlaka yanlarında hep bir öğretmen, bir eğitimci görürüz.
Bizans'ın paslı kilidini kırarak, Anadolu'nun kapılarını Türklere açan Büyük komutan Alparslan ve onun bu idealle yetişmesi için elinden gelen gayreti esirgemeyen hocası; Sarı Hoca.
İstanbul'u fethederek, yeni bir çağ açan ve Topkapısı'ndan beyaz atının üstünde şehre girerken kendisine çiçek uzatan Bizanslı kızlara hocasını göstererek; ' Bizans'ın gerçek fatihi O'dur, Ona veriniz.' diyen büyük Türk Sultanı Fatih Sultan Mehmet Han ve Hocası Akşemsettin.
Aylar süren zorlu Mısır Seferi dönüşünde, atının ayağından sıçrayan çamurun kaftanını kirletmesi yüzünden mahcup olup özür dileyen hocasına; ' Üzülmeyiniz, Hocamızın atının ayağından sıçrayan çamur bizim için bir şeref nişanesidir.' Diyerek hocasını teselli eden ve 'ölünce bu kaftanımı üzerime örtün.' diye vasiyette bulunan büyük Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim Han ve O'nun bir an bile yanından ayrılmayan hocası Zembilli Ali Cemali Efendi.
Türk'ün son kalesi Vatan topraklarını kurtarıp Cumhuriyeti kuran büyük komutan ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk ve O'nu büyük bir idealist ve vatansever bir ruhla yetiştiren hocaları; Naki Bey, Mustafa Bey ve diğerleri'
Öğretmenin tarihteki şeref levhaları saymakla bitmez.
Toplumların yücelmesi, eğitime ve eğitimciye verdikleri değere bağlıdır. Bugün dünya üzerinde hür, bağımsız, gelişmiş ve şerefli bir şekilde yaşayan milletlere bakıldığında eğitime yaptıkları büyük yatırımlar, eğitimciye verdikleri büyük değer ve bu sayede yetiştirdikleri dünya çapında üne sahip büyük devlet adamı, bilim adamı ve birçok alanda yetişmiş büyük sanatçılarını görürüz.
Bunun içindir ki Atatürk; 'Eğitimdir ki; bir milleti ya hür, bağımsız ve şerefli bir toplum olarak yaşatır, ya da esarete, sefalete, felakete sürükler.' demekle bunu çok güzel bir şekilde ifade etmiştir.
Yine Atatürk bir başka konuşmasında; ' Sizler! İrfan ordusu mensupları! Sizlere mensubu bulunduğunuz mesleğin kıymet ve kutsiyetini anlatmak için şunu söyleyeyim ki; sizler, ölen ve öldüren birinci orduya, niçin ölüp niçin öldürdüğünü öğreten bir orduya mensupsunuz. Muallimler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.' Diyerek ve Millet Mektepleri Başöğretmenliği ünvanını kabul ederek bu kutsal mesleğe ne kadar değer verdiğini göstermiştir.