Türk Tarih Müzesi ve Parkı
Başkent Ankara’nın, Etimesgut İlçesi, Bağlıca Mahallesi’nde; 60 bin metrekare alan üzerinde kurulmuş devasa bir müze. 6 bin metrekaresi kapalı, 54 bin metrekaresi açık.
Müzenin tam girişinde; Büyük Türk hakanı Bilge Kağan ve eşi İl-İtmiş Bilge Hatun karşılıyor sizi. Bu iki muhteşem, süt beyazı heykel; Türkler’in, çağlar boyunca kadına verdikleri önemi çok güzel bir şekilde gösteriyor. Türk Tarihi’nde kadın her zaman erkek ile eşit sayılmış, hatunlar da kağanlar kadar devlet yönetiminde söz sahibi olmuşlardır. Sonra, Uygur dönemine ait Moyun Çor, Terkin ve Doloday anıtları ve o zamanki alfabemizle yazılmış yazıtları sıralanıyor, bugünkü Türkçe’ ye çevrilmiş metinleriyle birlikte. Biraz ilerleyince, Kürşad ve 40 Çerisi karşılıyor sizi; Çin sarayını basarak, Türk’ün asla esaret altına alınamayacağını ve özgürlükleri olmadan yaşamaktansa, ölmeyi yeğleyeceklerini gösteren, güzel bir kompozisyon. Türk’ün yeniden doğuş, dünya ve tarih sahnesine çıkış destanı olan Ergenekon’u anlatan güzel bir kompozisyonun ardından, İskit/Saka Türkleri’nin destan kahramanı Alp Er Tunga ve yine aynı döneme ait Tomris Hatun’un süt beyaz harikulade heykelleri önünde duruyorsunuz. Büyük Selçuklu Sultanı Sencer’in, Tuğrul Bey, Çağrı Bey ve Alparslan’ın, çağ açıp çağ kapatan İstanbul’un fatihi Sultan Mehmet Han’ın at üzerinde şahlanmış heykelleri ile Bizans surları önünde çarpışan Türk Çeri’lerinin ve üç hilalli bayrağı surlara diken Ulubatlı Hasan’ın anıt heykellerinin yer aldığı bölümde kalbiniz daha da hızlı çarpmaya başlıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun büyük padişahları Yıldırım Bayezid, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman ve 4. Murat’ın dev heykellerinden sonra Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa’nın, ünlü denizci ve bilim adamımız Piri Reis’in ve diğer denizcilerimizin heykellerini, dev cüsseleriyle Akıncılar ve Leventler ’in heykelleri takip ediyor.
Nihayet Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından olan Çanakkale Savaşı, özenle yapılmış bir kompozisyonla karşımıza çıkıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve 16 Türk Devleti’nin kurucularının at üzerindeki heykellerinden oluşan meydanın etrafında hilal şeklinde bir havuz ve “Orhun Şelalesi” adı verilen yapay çağlayan önünde yüreklerimiz serinliyor. Bütün dünyaya kafa tuttuğumuz son büyük destanımız Kurtuluş Savaşı, birçok heykelin bir arada kullanıldığı ve arkasında Birinci Meclis Binası, İzmir Hükümet Konağı ile Bandırma Vapuru rölyeflerinin yer aldığı kompozisyonla çok güzel bir şekilde anlatılıyor. Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün Kocatepe’deki ve TBMM önündeki heykelleri, annesi Zübeyde Hanım’ın, Kurtuluş Savaşı kahramanlarımız Kâzım Karabekir Paşa, Fevzi Paşa, İsmet Paşa, Fahrettin Paşa, Ali Fuat Paşa ve diğer kumandanların sıra sıra heykellerini minnet ve şükranla selâmlayarak geçiyorsunuz.
Tarihte bilime, sanata, felsefeye yön veren Ali Kuşçu, İbn-i Sina, Mimar Sinan, Kâtip Çelebi, Harezmi…gibi birçok Türk bilgininin yanında, Cumhuriyetimizin bilim insanı ve edebiyatçıları; Nobel Kimya Ödülü sahibi Prof. Dr. Aziz Sancar, İstiklâl şairi Mehmet Akif Ersoy, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin… Ve Türk dünyasının ünlü yazarları; Özbek Süleyman Çolpan, Kazak Abay Kuranbayev, Kırgız Cengiz Aytmatov, Türkmen Mahtumkulu Firaki ve Kırımlı yazar İsmail Gaspıralı’nın heykelleri…
Mevlâna, Yunus Emre, Hoca Ahmet Yesevî, Hacı Bayram Veli, Nasrettin Hoca gibi tasavvuf ve düşünce adamlarımızın ve Türk Müziği’ni temsilen; Bozkırın tezenesi Neşet Ertaş, halk ozanı Aşık Veysel ve Barış Manço gibi sanatçılarımızın heykelleri, gezenleri adeta hayran bırakıyor.
Günümüz Türk devletleri ve kurucuları da unutulmamış; Müzenin bu bölümünde Türkiye, Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkmenistan devletlerinin kurucularının heykelleri ve bayrakları yer alıyor.
Orijinal keçeden yapılan, içerisi Türk motifleriyle süslü, 120 metrekarelik Türk Otağı’nda konaklayarak açık hava müzesindeki gezintinizi tamamlıyorsunuz.
Ama bitmedi. Şimdi de, duvarında boydan boya Atatürk’ün; “Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” sözünün büyük puntolarla yer aldığı, 128 metre uzunluğunda, oldukça geniş, 650 kişilik çok amaçlı salon, 40 bin kitaplık kütüphane, tüm Türk Tarihi’nin yansıtıldığı 17 tablodan ve Türk Tarihi kronolojisinden oluşan Türk Tarih Cetveli, Türk dilinin 5 bin yıllık gelişimini kaya resimleriyle, tamgalarıyla, alfabeleriyle, replika kitaplarıyla ve Türk Dil Haritası ile anlatan Türk Dili Panosu, hediyelik eşya satış alanı ve kafeteryanın yer aldığı Kapalı Müze Alanı’na giriyorsunuz.
Önce dev bir Ergenekon Destanı Panoraması karşılıyor sizi; Vadideki çadırlar ve etrafındaki oldukça kalabalık insan toplulukları, yanan ateşler, eriyen dağlar ve yüksek bir tepede yol gösteren Bozkurt sizi alıp götürüyor çok uzaklara... Sonra 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi Panoraması. Biraz ilerleyince 1453 İstanbul’un Fethi Panoraması ve nihayet Kurtuluş Savaşı; Sakarya Meydan Muharebesi Panoraması… Tarif edilmez duygular yaşıyorsunuz. Rahmetli Akif’in: “Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım” mısraında ifade ettiği müthiş ruh haliyle bu güzel geziyi tamamlıyorsunuz.
İsterseniz; el emeği, göz nuru birçok oyuncak ve sanat eserinin bulunduğu hediyelik eşya satış reyonunu da gezebilir, sevdiklerinize bu güzel müzeyi tanıtan birer küçük hediye de alabilirsiniz.
Yoruldunuz; gayet güzel donatılmış kafeterya/dinlenme salonuna atıyorsunuz kendinizi, güzel bir çay veya kahve alıyor bütün yorgunluğunuzu.
29 Ağustos 2021 tarihinde hizmete giren, yüzölçümü bakımından Türkiye’nin en büyük sanat müzesi, ülkemizde en çok yeşil alana sahip, en çok Türk anıtı replikası ve en çok heykelin bulunduğu devasa bir mekân olan Türk Tarih Müzesi ve Parkı’nın fikirsel alt yapısı, bundan beş yıl önce Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel tarafından ortaya atılmış. Türkiyeli sanatçılarımızın yanında Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan’dan gelen birçok sanatçı, üç yıl süren hummalı bir çalışmadan sonra bu güzel mekânı vücuda getirmişler.
Belediye Başkanı Sayın Enver Demirel: “Birliğimizin, ortak değerlerimizi; tarihimizi, kültürümüzü yaşamaktan, yaşatmaktan ve en doğru şekliyle gelecek nesillere aktarmaktan geçtiğini biliyor ve buna inanıyoruz. İstiyoruz ki insanımız, tarihini yalan yanlış, doğruluğu teyide muhtaç kaynaklardan değil; doğru kaynağından, gezerek, görerek, dinleyerek, hissederek öğrensin. Müzemiz, tarihini öğrenmek, yaşamak, yaşatmak ve geleceğe aktarmak isteyen herkes için büyük bir fırsattır. Müzenin yapılmasındaki temel amaç; gençlerin eğitilmesi, gelecek kuşaklara millî değerlerimizin öğretilmesi, sağlıklı, huzurlu, mutlu, erdemli bir kuşağın önünün açılmasıdır. Türk çocuğunun ve Türk gencinin, tarihini, dizilerden ya da gerçek olmayan kaynaklardan değil de doğru kaynaktan, görerek, dokunarak, hissederek bilinçli bir şekilde öğrenmesi amaçlanmıştır.” Diyor.
Türk Tarih Müzesi ve Parkı; 206 heykeli, 7 kompozisyonu, 8 Türk yazıtı replikası, 4 dev panoramik resmi, 3 Frig kabartması, 40.000 kitaplık kütüphanesi, 650 kişilik konferans/ tiyatro salonu, çok amaçlı sergi/ eğitim salonu, restoran/kafesi, 1500 kişilik amfi tiyatrosu, 120 metre karelik Otağı, Ankara Mimarisi Maketi, Türk Havacılık Panosu, Türk Denizcilik Panosu, Türk Mimarlık Panosu, Türk Arkeoloji Panosu, Türkologlar Panosu, Türk Bilim Tarihi Panosu ve interaktif öğrenme donanımı ile yalnızca bir heykel müzesi olarak değil, aynı zamanda bir eğitim yuvası, bir kültür kompleksi olarak da hizmet vermektedir.
Müzede sergilenen yazıtlar üzerindeki tüm yazıların, orijinal dili ve Türkçe açıklaması yer alıyor. Akıllı telefonlar aracılığıyla, yazıt üzerlerindeki karekod okutularak bilgiler sesli olarak da dinlenebiliyor.
Bu güzel projenin fikir babası Etimesgut Belediye Başkanı Sayın Enver Demirel başta olmak üzere tüm emeği geçenleri kutluyor, bundan sonraki hayırlı hizmetlerinde başarılar diliyoruz.
Şanlı tarihimizi tüm yönleriyle görmek, hissetmek, yaşamak ve yaşatmak için yolunuz Ankara’ya düştüğünde mutlaka bu güzel mekânı gezip görmenizi tavsiye ederim.