Tarla Komşusu
—Günaydın Hidayet Abi!
—Ay aman! Ulan oğlum, korkuttun beni yahu!
—Ne var abi korkacak? İlk kez görmüyorsun ya beni!
—Ne varmış abi korkacak? Sen hiç kendini aynada gördün mü?
—Yooo! Pek aynaya bakmam ben. Hayırdır, gene ormana çöp atmaya mı geldin?
—Ben ormana çöp atmam oğlum. Bir hafta boyunca biriktirir, köydeki çöp konteynırına atarım.
—Bu attıkların ne oluyor öyleyse?
—Bunlar çöp değil, organik evsel atıklar.
—O ne demek?
— Yani kısa sürede doğaya karışıp yok oluyorlar demek.
—Ya yumurta kabukları? Onlar da mı organik?
—Onlar da organik tabi.
—Ama uzaktan çöp gibi görünüyorlar. Böyle, beyaz beyaz.
—Öyle ama onlar da kısa sürede doğaya karışıyor. Hem bazı yabanıl hayvanlar kalsiyum ihtiyaçları için onları yiyor.
—Ama onları görünce benim de canım yumurta çekiyor. Mis gibi de kokuyorlar.
—Kırayım sahanda iki tane?
—Dalga geçme Hidayet Abi yahu. Hani senin evinin önünde, yerde bir küp var ya?
—Küp değil, testi o. Su testisi.
—Her neyse işte. Onun içerisine bir serçe yuva yapmış. Madem iyilik etmek istiyorsun, bir daha gelirken oradan bana birkaç tane serçe yumurtası getirsene.
—Delirdin mi oğlum sen? Neden alıyormuşuz kuşcağızın yumurtalarını? Cani herif.
—Abi kırıcı oluyorsun ama! Birbirimizin yaşam biçimine saygı göstermeyeceksek komşuluğun, dostluğun ne anlamı var?
—Sen de serçenin yaşam biçimine saygı göster o zaman.
—Ben ormanda her gün böyle şeylerle besleniyorum Abi. Bunun saygıyla bir alakası yok. Kanun böyle.
—Orman kanunu yani!
—Orman morman. Kanun kanundur. Kanun karşısında boynumuz kıldan incedir bizim. Saygı da gösteririz, uyarız da.
—Hah şöyle!
—Ama birkaç gün sonra o yumurtalardan küçük küçük kuş yavruları çıkacak. Şöyle tüysüz tüysüz, yumuşacık…
—Tamam tamam, anladık. Uzatma! Ormandaki hayatın beni ilgilendirmez. Ama çitten bu tarafa geçmeyeceksin. Serçenin yuvasına da dokunmayacaksın.
—Hidayet Abi, neden çöpleri her gün sen getiriyorsun?
—Çöp değil, organik evsel atık onlar.
—Hah işte. O, organik evsel atıkları neden her gün sen getiriyorsun? Yenge neden gelmiyor?
—Sence? Böyle ince uzun, üvendire gibi bir Bozyürük’ten korktuğu için olabilir mi acaba? Sen böyle ayakaltında dolaşırken nasıl gelsin kadın?
—Abi bak, kırıcı oluyorsun yine! Öyle ayakaltında demeler falan, sürüngeniz diye yani.
—Ya, affedersin. Öyle demek istemedim tabi.
—Neyse Abi, zararı yok. Alışkınım ben. Hem sen yengeye selam söyle. Benden korkmasına gerek yok. Her yıl beş yüze yakın kadın erkekler tarafından öldürülüyormuş. Yılan sokması sonucu ölen bir tane bile kadın yok.
—Benden değil senden korksun, diyorsun yani?
—Ben bir şey demiyorum Abi, tövbe haşa...
Sevgilerimle…