Doktoru Sevmedim
DOKTORU SEVMEDİM
Bugün Kalp hastalıkları uzmanı Dr. Ekrem Karakaya'nın bir hasta yakını tarafından görev yerinde hunharca öldürülmesinin hüznünü yaşıyoruz. Bu sebeple aciller dışında poliklinik hizmeti vermedik. Randevulu bazı hastalara yine de bakmaya çalıştık.
***
Bir hastane güvenlik görevlisinin önceden aldığı randevu nedeniyle babasına baktım bugün. Hasta 8 yıllık şeker hastası. Fazla kilolu değil ama, biraz var. Şekerin nasıl diyorum, iyi diyor. Fakat, öğrenmek istediğim rakamlar olağan (normal) değil, yüksek. Dahiliye veya Endokrin uzmanına gidiyor musun, soruma cevap; 1,5-2 yıl oldu. Ama ilaçlarını alıyor, istediği gibi de yemeye devam ediyor.
Kan şekeri yüksek hastalarda açlık kan şekeri 110 mgr üstü veya üç aylık ortalama (HbA1c) 4-6 aralığının üstünde ise, ancak 10 seneden sonra ise gözün içindeki görme hücreleri tabakasında (retina) kanamalar, sızıntılar, sıvı toplanması gibi görmeyi de bozan belirti ve bulgulara sebep olur. Yani, göz dibinde bu tür belirti ve bulgular varsa, hastalığın bilinen süresi az bile olsa, bilinmeyenle birlikte on seneden fazla demektir.
Hasta 52 yaşında. Görmeleri gözlük numarasıyla sağda 0,15 solda 0,1. Göz diplerinde şeker hastalığının bütün beklenen belirti ve bulguları var. Israrla; şeker hastalığınızı ciddiye almamışsınız, iyi geçinmemişsiniz onunla. Bir şey olmaz, inancınız boşa çıkmış. Kitabın ortasından konuşmak zorundayım. Bundan sonra şekerinizi düzene sokmaz, gerekli sıklıkta kontrollara gitmez, ilaçları düzgün kullanmazsanız, bu günleri de arayabilirsiniz. Hele hele diyet uzmanlarının tavsiyelerine uymazsanız...
Muayene devam ediyor. Bana bir gözlük verin yeter, diyor. Hay ya Rabbim, diyorum içimden. Bunca konuşmamdan herhalde hiç bir şey anlamamış. Gözlükle iş hallolsa, size iki değil üç tane vereyim, diyorum. Gözün arka tarafını incelerken, bazı lazer izlerini görüyorum. Kaç kez lazer oldunuz, diyorum. Her iki göze de birer kez oldum diyor. Tekrar yapalım demediler mi, soruma; dedi ama ben istemedim diyor. Neden diyorum, çünkü "ben o doktoru sevmedim". İçimden, tekrar bir hay çekiyorum.
O zaman beni de sevmezsiniz, sözüme; olur mu öyle şey. Oğlum size güvenmiş. Ben de onun için geldim, diyor.
Sonra düşünüyorum. Bilgisizliğin -haydi o kelimeyi kullanmayayım- envayi çeşidinin olduğunu biliyoruz. Buradaki, tam kara olmasa da, bayağı gri. Geçmiş iki yıldaki aşı ile ilgili, bilgiye/bilime dayanmayan iddialara inanıp aşı olmayan, bunun bedelini bazen ödemiş, bazen ödememiş de olsa tehlikeli sularda dolanan kimi tanıdıklar bilirim, bilirsiniz. Bunlar içinde okumuşlar da var, az okumuşlar da. Çoğu ciddi bir kaynağa dayanmayan, medyada dolaşan, korku yayan yazılara dayanıyordu.
***
2008'de, benden birkaç yaş küçük, aynı fakülteden mezun, Göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Ali Menekşe (51 y.) de Dr. Ekrem Karakaya gibi benzer şekilde öldürülmüştü. Pırıl pırıl, fedakâr, dünyalar iyisi bir insan. Adı Giresun'da bir hastaneye verilmiştir. (Mustafa Öztürk'ün onu anlatan youtube kaydı çok ilginçtir. https://youtu.be/YkiDObsyL28 )
Dünkü hekim cinayeti ile ilgili hekim ve sağlıkçıların yer aldığı ortak gruptan bazı notlar aktarayım.
1. Arkadaşlar, tek taraflı ve Doktorlara sorulmadan yapılan Hastane Haberlerinde hep yanlış iğne, yanlış tedavi, Dr. hatası, Dr. bulunamadı... gibi cümleler kullanılıyor. Halbuki işin aslı başka. Bir de dizilerde doktorlara hakaretvari davranıyorlar ve değersizleştiriyorlar. Vatandaşda etkili olan, bu tür medya haberleridir. Burdan cesaret alıyorlar. Öncelikle Tabip Odaları ve Sağlık Bakanlığın RTÜK üzerinden bu konuyu çözmeleri gerekir. Bu kadar önemli bir konuda tek taraflı ve kontrolsüz haber yapmak nerede var.
2. Azıcık çuvaldız gerekirse; iğne olsam hemşireye yaptırırım denilen günden başlayan süreç, doktorların ve tıbbın saygınlığının populizme feda edilmesi ile bu hale geldi. AVM'lerde olan X-ray cihazı hastanelerde yok, güvenlik yeterli değil. Eğitim ve ahlâk zaafı olan millete, düzgün davranması için ağır yaptırımlı yasalar uygulanmıyor.
3. Hekimlerle hasta arasında ciddi güven sorunu var. Bu sorun aşılmadıkça en ağır cezayı verseniz de, benzer sorunları yaşayacağız maalesef. Özel hastaneye gelen hasta gereksiz işlem veya müdahale ile kazıklanacağını düşünüyor. Kamuya giden hasta kendisiyle ilgilenilmediğini düşünüyor. Bu algının oluşmasında en büyük amil siyasi söylem ve sorumsuzca yayın yapan basın yayın organları. Sağlık çalışanları da kendi emek ve özverili çalışmalarının karşılığını alamadıkları ve adli ve hukiki sorunlarla karşılaşmaktan çekindikleri için kaliteli hizmet sunamıyor maalesef.
Daha çok şey yazılıp söylenebilir tabii ki. Ama en iyi analiz yapan yazılardan biri de bir Sosyologa ait. Okumanızı öneririm.
Selâm ve saygılarımla.
https://www.ilkeanaliz.net/2022/02/04/doktorlugun-histerezisi-meslegin-donusumune-dair-bir-eskiz/