Nefis Nefis
Çok zengin ve lezzetli bir sofrada/davette olduğumuzu hayal edelim. Yemekleri, yiyecekleri hazırlayan, hazırlatan ev sahibesi veya aşçı bize "nasıl olmuş, beğendiniz mi?" dese nasıl karşılık veririz? Muhtemelen, pekiştirici güçlü bir ifade olsun diye "nefis nefis" diye ikileriz. Ya da çok beğendiğimiz bir sanat veya zanaat eseri hakkında fikrimiz sorulsa, "harika, müthiş veya nefis" deriz.
Türk Dil Kurumu sözlüğünün cep telefonu uygulamasında, bu kelimenin Arapça kökenli bir isim olduğu, 1. Öz varlık, kişilik 2. İnsanın yeme içme ve benzeri ihtiyaçlarının (geresinimlerinin) bütünü, olarak yer almış. Ayrıca bu sözün geçtiği beş deyim ve atasözü ile sekiz birleşik kelime hallerine yer verilmiş. (Tıp öğrencilerine uygulamayı indirmeleri ve sözlüde göstermeleri halinde verdiğimiz artı onbeş puanlık hediyemiz, bayağı etkili oluyor)
Kubbealtı Lûgatında ise; (onun da cep uygulaması var) daha geniş ve ilâve anlamları yer alıyor. Burada verilen sıfat şekli için ise; "herkes tarafından beğenilen, çok hoşa giden, çok güzel" ifadesi verilmiş. Başka kullanım yerleri ve anlamları da gösterilmiş.
PAZARLIK
Geçen hafta Izmir'den genç bir erkek hasta geldi, önceden randevu alarak. Derdi; gözlerinin öne doğru biraz çıkık olması. Kafasına iyice takmış. Gitmediğim doktor, hastane kalmadı. En son sizi duydum, geldim. Ne olursunuz bana bir çare bulun diyor. Aslında sorun ileri boyutlarda değil. Varlığı fark ediliyor ama, ihmal edilebilir düzeyde. Hastalığı aktif/faal de değil gibi. Ama genç bireyler için estetik (güzellik/yakışıklılık) önemli.
DEHŞET BİR FATURA
Pazarlama ve reklâm teknikleriyle Tıp Fakültelerinin bile üzerinde olduğu algısı oluşturulan bir şirkette, gözün etrafındaki kemik sinüslerin (içlerinde boşluk olan, buruna birer delikle bağlanan yapılar) duvarlarına müdahale ederek yer açar, gözün geri doğru gitmesini sağlarız, denilmiş.
Gerçi hastalığın düzeyi henüz o boyutlarda ve tehlikede değil. Biraz sınırlar zorlanmış. İyi ki olmamışsın. Bu haliniz için gereksiz. Fiyat ne dendi dedim, ağzım açık kaldı. Aklınıza gelen rakamı onla veya yirmi ile çarpın. Tabii ki bunu karşılamam mümkün değildi. Olmadım (veya olamadım) ve size geldim, dedi.
GEL GELELİM
Hastalığı, halk arasında zehirli guatr (Graves hastalığı) olarak bilinen bir iç hastalıkları, hormon sorunu. Guatr ameliyatı da olmuş. Sigara ile bağlantısı yüzde yüze yakın. Hastamız da bunlardan biri. Sigara içiyor. Tamamen kesmeniz lâzım. Hastalığı uyaran, şiddetini artıran bir etkisi var. Bakın; akciğer kanserlerinde bile hastalığın sigara ile irtibatı/ilişkisi yüzde doksandır. Yani hastalık yüzde on oranında, hiç içmeyenlerde de görülür, diyorum.
Aklına hitap ediyorum; bilgi, bilim, tecrübe her neyse, onca tekrarıma, izahıma rağmen; yorulduğumu gördüğü halde yine de günde sadece birkaç tane için benden izin istiyor. İzin versem, doktor izin verdi, ama böyle oldu diyecek.
PES ETTİM
Ben pes ettim. Siz bilirsiniz, ne yaparsanız yapabilirsiniz. Ancak hekimler sizin karşınızda hep çaresiz kalacaklar, diyorum. O ise, pes etmemiş halde; "tamam, tamamen bırakacağım diyemeden" gitti. Muhtemelen daha olumsuz bir halde gelecek. Keşke gelmese diyorum. Çünkü sigara pazarlığının tarafı olmak istemiyorum. Keza, kendimi işe yaramaz/yarayamaz olarak hissediyorum.
İSTISNA DA DEĞİL/ NEFSE BİAT
Bu vakanın bir istisna olduğunu düşünmeyin lütfen. Kadın erkek, eğitimli eğitimsiz hiç fark etmiyor. Onlarcasını hatırlıyorum. Eğitim kelimesine de biraz haksızlık oluyor gerçi. Aslında biz onu, evde de, okullarda ve cemiyet içinde de maalesef veremiyoruz. "Haklısınız ama" diyorlar ve fakat aklın, bilimin, hekimliğin, biraz ağır olacak ama insanlığın hakkını veremiyorlar. Söz bitiyor. Akıl, ben de bittim diyor. Nefsin egemenliğine "biat" devam ediliyor.
(Biat: Bağlanma, yönetim yönünden bir kişinin hükümranlığını tanıma ve emrine girme, itaat. Son zamanlarda daha sıkça kullanılan bir kelime, kavram. Güncel halde ise; aklın ve iradenin "hür bir şekilde" kullanılmasından vaz geçilerek, ideolojik, siyasi veya dinî bir kişiye veya gruba teslim edilmesi. Her kesimi kapsayabiliyor. Fikri hür vicdanı hür olmak ayrı tabii ki.)
Bendeniz sadece bir grup örnek hal ve hasta üzerinden konuyu ele aldım. Sözümüzün etkili olduğu az sayıda hastamız tabii ki oluyor ama; pek çok şeker, tansiyon, şişman hastamıza söz dinletemiyoruz. Ekmek ve unlu gıdalar ile miktarca kontrolsuz yemek, sınır tanımıyor. Siz de daha birçok söz söyleyebilir, örnekler verebilirsiniz.
NEFS/NEFİS
Bu nasıl bir şeydir/nefistir ki herkese pes ettiriyor. Ehlileşmeye (terbiye de diyebiliriz) çok dirençli. Akıl da devre dışı. Var ama işe yaramıyor (mu)? Sonuçta; kaybedilen sağlıklar, huzurlar, paralar ve belki de ahiret. Emanet meselesi.
Ben yine de o hastalarımıza ve hepimize sağlık dileyeyim. Dileklerimizi kabul edecek merci ise, bu hallerimizden razı değildir herhalde, diye düşünüyorum.