Dolar 10TL’yi gördü. Hani bir zamanlar şöyle deniyordu; “Dolar dolsa ne olur, dolmasa ne olur.” Hani bir zamanlar şöyle deniyordu; “Maaşını dolarla mı alıyorsun.” Hani bir zamanlar şöyle deniyordu; “Doları dış güçler yükseltiyor.” Hani bir zamanlar şöyle deniyordu; “Dolar 10TL’ye çıkacak diye hayal kuranlar var.” Hani bir zamanlar halka şöyle deniyordu; “Yükselecek diye doları elinizde tutmayın, bozdurun.”
Hani bir zamanlar dediğim zaman, aslında son birkaç yılda cereyan eden zamandır.
An itibarıyla hayal gerçeğe döndü. Maaşlar dolar karşılığı eridi. Kimse dolarını bozdurmaya çalışmadı. Dış güçler masalı çabuk bitti. Bankalardaki döviz mevduatı TL’yi geçti. Ve neticede dolar doldu ve 10TL oldu.
Her Merkez Bankası başkanı değişiminde yükseldi. Her faiz düşürülüşünde, yine yükseldi. Piyasa iğneden ipliğe, zam yağmuruna maruz kaldı. 10TL eşikte bir rakamdı ve böylece aşıldı. Bundan sonrasının ne olacağını kimse bilmiyor.
Faiz sebep, enflasyon sonuç denildi. Dolar 10TL oldu, hala öyle deniyor. Faiz giyotini, kaç Merkez Bankası başkanının kafasını kopardı. İndirmeyen gitti, az indiren bile gitti. Sonra çok indirecek olan geldi.
Israr edildiği gibi; enflasyonunu sebebi faiz olsaydı, faizler düşürüldüğünde, enflasyonunda düşmesi gerekirdi. Resmi TÜİK verilerinde, enflasyon %20 civarında. Peki, bu nasıl bir iştir, anlayan var mı? Kaldı ki hayatın içindeki enflasyon, en az %50 civarında. Bazı sektörlerde, daha yüksek rakamlar var.
En kıdemli ekonomistler, yanlışlığa parmak basıyor. En ünlü maliyeciler konuşuyor, bu yoldan dönülmesini tavsiye ediyor. Fakat bir işe yaramıyor. Çünkü ekonomi biliminin kuralları, bizde başka türlü işliyor.
Yoksa iktidarın bildiği bir şey var da, bunun için mi ısrar ediyor. Olabilir, beklemek mi lazım. Bu bekleyiş doları daha yukarı fırlatır mı? Piyasadaki zam sağanağı, daha devam eder mi? Üst üste sorular, soru içinde.
Yaşananlara ekonomistler bile akıl erdiremezken, vatandaş nasıl akıl erdirsin.
Şahsen ben anlayamıyorum. Anladım diyen hocaların, yorumunu da anlayamıyorum. Tıpkı Nasrettin Hoca fıkrasında olduğu gibi. En iyisi ben size, bu fıkrayı anlatayım:
Nasrettin Hoca, Cuma hutbesi için minbere çıkmış. Hutbeye başlamadan önce, cemaate seslenmiş: “Ey cemaat! Size ne anlatacağımı biliyor musunuz” Cemaat nereden bilsin, Hocanın anlatacağını. Hep bir ağızdan, “Bilmiyoruz Hocam” diye cevap vermişler.
Bunun üzerine Hoca, şöyle seslenmiş: “Madem ne anlatacağımı bilmiyorsunuz, o zaman anlatmama gerek yok” diyerek minberden inmiş.
Ertesi Cuma, Hoca hutbede aynı soruyu sormuş cemaate: “Ne anlatacağımı biliyor musunuz?” Cemaat geçen haftaki duruma düşmemek için, hep bir ağızdan; “Biliyoruz Hocam!” demiş. Hoca bu defa, şöyle selenmiş cemaate: “Madem ne anlatacağımı biliyorsunuz. O zaman anlatmama gerek yok” deyip minberden inmiş.
Üçüncü hafta, Hoca yine minberde. Cemaat iki haftalık hutbe meselesini, çözüme kavuşturmak için hazırlık yapmış. Biliyoruz deyince olmuyor, bilmiyoruz deyince hiç olmuyor.
Hoca hutbede yeniden sormuş: “Ey cemaat size ne anlatacağımı biliyor musunuz?”
Cemaatin yarısı ayağa kalkarak, “Biliyoruz Hocam!” cevabını vermiş. Onlar oturmuş, diğer yarısı ayağa kalkmış ve şu cevabı vermiş: “Bilmiyoruz Hocam!”
Nasrettin Hoca son noktayı koyarak, kürsüden yine inmiş:
“Yarınız biliyor, yarınız bilmiyor ne anlatacağımı. Benim anlatmama gerek kalmadı. Bilenler, bilmeyenlere anlatsın.”
Dolar niye 10TL oldu, faiz düşünce niye enflasyon düşmüyor, faiz düşünce dolar niye yükseliyor. Mesela Tarım Bakanı “Zarar eden çiftçi mi var” diyor. Sahi neredeymiş zarar eden çiftçi, gören bilen var mı? İcra kapılarında kıvranan çiftçiler, başka ülkenin vatandaşları mı?
Bütün bu olup bitenleri, anlamak mümkün mü? Elbette herkesin anlamasını beklemek olmaz. En iyisi, anlayanlar anlamayanlara anlatsın.
YORUMLAR