Uzun yıllardır din ve fıtrat araştırmaları üzerine çalışıyorum. Kur'an bilgi, hikmet, metot olarak bize nasıl iman etmemiz, nasıl yaşamamız konusunda devasa bir öğreti sunuyor. Her birini öğrendikçe, her bir metodu kavradıkça, insanın Rabbine olan hayranlığı artıyor.
Mesela; pek çok konunun içinde bağlantılı olarak, Rabbimiz bizden 'iyi ve güzel işler' yapmamızı istiyor. Bu istek aynı zamanda; yol gösterici, uyarıcı bir karakter gösteriyor. Özellikle bazı ayetlerde, ısrarla 'iyi ve güzel işlerden' bahsetmesinin, bizi tefekkür boyutuna sevk ettiğini fark ediyorum.
Konunun daha iyi anlaşılması bakımından, bir terimin açıklanmasında fayda görüyorum. Halk arasında genellikle çokça kullanılan ve bir o kadar hayata geçirilen bu deyim; 'Dine Hizmet Etmek' şeklinde ifade edilir.
Tarih boyunca dine hizmet' gayesiyle insanlar organize edilmiş, bir yöne doğru hareket ettirilmiştir. Daha açık bir ifadeyle; dine hizmet ediyoruz gerekçesiyle birileri, geniş kitleleri tesiri altına almayı başarmıştır.
Bilgiden, hikmetten yoksun kitleler; birilerinin dine hizmet ediyoruz davetine icabet etmiş ve böylece devasa yapılar ortaya çıkmıştır. Tarikat, cemaat, mezhep, meşrep ve siyaset yapılanmalarının temelinde böyle bir arıza vardır.
Tarihi tecrübe bize şunu göstermiştir. Siyaset dini aşırı derecede kullanmış, iktidar ve güç uğuruna, insanlar dine hizmet ediyoruz' gerekçesiyle taraftar kitleler haline getirilmiştir.
Tarikat, cemaat, meşrep yapılanmaları benzer gerekçe ile etrafında önemli kalabalıklar oluşturmuştur. Bu yapılar zamanla dünyevileşmiş, sosyal statü, ekonomik rant sahibi olmuşlardır.
Aklı, düşünceyi, tefekkürü iptal eden birileri vasıtasıyla kitleler, 'dine hizmet ediyoruz' yaftası altında, onlara hizmet eder hale gelmiştir.
Bugün kimsenin sormadığı o soruyu sormak istiyorum: Dine hizmet edilir mi?
Din Allah'ındır. Dinin sahibidir O. Yarattığı insana varlığını haberdar etmek, bilgilendirmek için kitaplar göndermiş, rasul ve nebiler görevlendirmiştir.
Kur'an bizimle konuşur. Nasıl yaşamamız gerektiğini, nasıl inanmamız gerektiğini anlatır. Bazen misaller verir, bazen ihtarda bulunur, bazen müjdeler, bazen ikaz eder. Çünkü bu dünya hayatı bir imtihan yeridir ve buradan hâsıl olacak sonuç, direkt olarak ahiret hayatına yansıyacaktır.
Dolayısıyla din Allah'a aittir ve insan bir sorumluluk altındadır.
Allah her türlü yakıştırmadan, nitelemeden ve ihtiyaçtan münezzehtir. Yani dünya nazarıyla, biz insanlar hiçbir şeyi Ona yakıştıramayız. Doğmamıştır, doğrulmamıştır, gücü ve kudreti sonsuzdur. Hiçbir ihtiyacı yoktur.
Din Allah'ındır. Allah ihtiyaç sahibi değildir.
Peki, o zaman biz nasıl oluyor da Allah'ın dinine hizmet yaftasıyla bir takım işlere girişiyoruz. Giriştiğimiz bu işlerde siyasetçiler güç elde ediyor, birileri zengin oluyor, birileri mevki ve statü sağlıyor.
Özetle, Allah kendisine hizmet edilen değildir. Allah, kendisine kulluk edilendir. İhtiyaç sahibi olmayan Allah'a, kulun din adına hizmet etmesi de mümkün değildir. İnsan Rabbine ancak kulluk edebilir.
Yine tarihi tecrübeye dayanarak, hüzünle söylemeliyim. Asırlarca bu yanlış yapılanma ile birileri güç kazandı, para kazandı, mevki ve itibar kazandı. Toplumlar da bu yolda onların kulu ve kölesi oldu.
Şimdi konunun başına dönmek istiyorum. Kur'anda hizmet kavramıyla ilgili bir ibare göremedim. Ancak şunları net biçimde gördüm. İnsan Allah'a ancak kulluk eder, Ondan yardım ister, Ona sığınır.
Adaletle davranır. O'nun bildirdiği şekilde yaşar, O'nun rızasını kazanacak şekilde işler yapar.
Bugün din adına yapılan pek çok sözde ibadet formunun; Kur'anda olmadığını gördükçe, hüznüm daha da artıyor. Mevlitler, kandiller, hatimler, hizmetler ve sayamayacak kadar çok Kur'an dışı ibadet şekilleri'
Peki, Kur'an bizden neler yapmamızı istiyor? Çalışmalarımda en çok dikkatimi çeken bir başlık var. Pek çok ayette Allah, bizden sadece ' iyi ve güzel işler' yapmamızı istiyor. Topluma, insana, cemiyete faydalı ne kadar güzel ve iyilik varsa bunları yapmamızı istiyor.
İsterseniz Kur'an sayfalarında dolaşarak, bize ne denildiğini, Allah'ın bizden ne istediğini anlamaya çalışalım.
Kur'an en doğru bilgidir. Onun dışında bilgi arayanlar yanılacaktır: 'Kur'an, hem senin için, hem de halkın için doğru bilgidir. Yakında bu konuda sorguya çekileceksiniz.' (Zuhruf, 4344)
Dünya hayatında bir imtihandan geçtiğimiz asla unutulmamalıdır: 'Kim de iyi işler yapmış bir mümin olarak gelirse öylelerine en yüksek dereceler vardır.' (Taha-75)
Kur'an ısrarla uyarmaya devam ediyor: 'İnanıp güvenen ve iyi iş yapanlara güzellikler ve mutlu son vardır.' (Ra'd, 29)
İyi iş yapmanın cinsiyet ayırımını yapmamış Kur'an: 'Erkek olsun, kadın olsun, kim inanıp güvenir ve iyi iş yaparsa ona güzel bir hayat yaşatırız. Ödüllerini de yaptıklarının en güzeline göre veririz.' (Nahl, 97)
Yapılan iyi işler, Rabbimiz katında asla karşılıksız kalmayacaktır: 'Bunun böyle olması inanıp güvenen ve iyi işler yapanları ödüllendirmek içindir. İşte onlar için bağışlanma ve bol rızık vardır.' (Sebe, 4)
İnsan için asla umutsuzluk yoktur: 'Kim dönüş yapıp (tevbe edip) iyi iş yaparsa muhakkak ki o, Allah'a kabul edilmiş olarak dönmüş olur.' (Furkan, 71)
Her iyi ve güzel işin bir karşılığı vardır: 'İnanıp güvenen ve iyi iş yapanların ödülünü tam olarak veririm. Ben yanlış yapanları sevmem.' (Al-i İmran,57)
İyi ve güzel iş yapmak nedir diye merak ediyor musunuz? İşte cevabı: 'İnanıp güvenen ve iyi işler yapanları, Rableri (sahipleri) ikrama boğacaktır. Açık başarı işte budur.' (Casiye, 30)
Israrla ve bir kez daha iyilik ve güzel işler üzerine: 'İnanıp güvenen ve iyi iş yapanlar için Rahman bir sevgi oluşturacaktır.' (Meryem, 96)
Ben sadece birkaç ayeti örnek verdim. Yüzlercesi ve binlercesinde benzer ifadelere rastlamak mümkündür.
Kur'anı anlayıp yaşamak mı? Dine hizmet etmek mi?
YORUMLAR