Vaatlerle, popülist uygulamalarla geçen seçim dönemi geride kaldı. Son 2 yıldır ekonomide yaşanan kırılmalar, hamaset nutuklarının arasında unutuldu unutturuldu. Ekonomideki sorunlar, sürekli kapı arkasına süpürüldü. Baskıcı uygulamalarla, rakamların üzerine kalın şal örtüldü.
Aslında tablo vahimdi.
Seçim bitti, vahamet ortaya çıktı.
Cari açık, dış ticaret açığı, ödemeler dengesi, baskılanan döviz kuru, ekonomiyi yutacak gibi duran KKM uygulaması ve nicesi. Nereden nasıl başlamalı, cevabı kolay verilecek bir soru değil bu.
Türkiye, 2 yılda bu noktaya nasıl geldi.
Yanlış tercihler ve yanlış ısrarlarla elbette
Faiz sebep, enflasyon sonuçtur tercihi, bugün boşa çıkmıştır. Politika faizini düşürerek, enflasyonun önlenemeyeceği anlaşılmıştır. Anlaşılmıştır amma, maliyeti yüksek olmuştur.
Dövizi baskılayarak devam eden ısrar, özellikle ihracatçıyı vurmuştur. Suni yollardan yapılan baskılar, bugün itibarıyla ters tepmiş, döviz olması gereken rakamlara çıkmıştır. Bu yüzden yeni bir zam dalgası gelmiş, bütün ürünler iğneden ipliğe zamlanmaya başlamıştır. Bunun anlamı, yeni bir enflasyon dalgası demektir.
2 yılda adı sıkça değişen, bu ekonomi politikası çok eleştiri aldı. Adına Çin modeli dendi, vazgeçildi Türk ekonomi modeli dendi, vazgeçildi. Heteredoks modeli dendi, vazgeçildi. İsmin ne önemi vardı. Bir defa rasyonel değildi. Dünyadaki ekonomi çevreleri, 2 yıl boyunca bizi hayret ve şaşkınlıkla izledi.
Ekonomide her şey karmakarışık hale gelmişken, bir yerden başlamak gereği ortaya çıktı.
Hem geçmişteki görevleri, hem uluslar arası piyasalardaki itibarıyla Mehmet Şimşek, Maliye ve Hazine Bakanı olarak dümene geçirildi. Şimşek’in; iktidarın önüne tabloyu, bütün çıplaklığı ile koyduğu söyleniyor.
Mehmet Şimşek ismini önemsiyorum.
Niye mi? 2018 yılı Eylül ayında görevini bırakırken, önemli uyarılarda bulunmuştu. Bugünün gelişi, o günlerden belliydi. Ancak iktidara yapılması gerekenleri, bir türlü anlatamıyordu.
Şöyle demişti Mehmet Şimşek; “Çatı akıyor, bir an önce hukuki ve demokratik atılımlar yapmamız gerekir.”
Bunun anlamı şuydu; ekonomi sadece rakam değildir. Yarısı rakam, yarısı hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı, demokratik hak ve hürriyetlerdir.
Sonraki 5 yılda, Şimşek haklı çıktı. Merkez Bankası başkanı kaç kere değişti, TÜİK başkanı kaç kere değişti. Diğer kurumlardaki bürokratlar aynı şekilde değiştirildi. Yargı kararları sürekli tartışıldı. Hukukun üstünlüğü adına, bol münakaşalar gündeme geldi.
Mehmet Şimşek yeniden görev başında. Siyasi hiçbir hesabı olmadan ve sadece memleket sevdasıyla bu görevi kabul ettiğini düşünüyorum. Elbette sadece Şimşek ismi değil önemli olan. Türkiye’yi bu girdaptan çıkaracak olan, bir ekibe ihtiyaç olacaktır.
Merkez Bankası, TÜİK, SPK, BDDK başkanları mutlaka Şimşek’in belirlediği isimler olmak zorunda. İktidar bu isimlerin görev süreleriyle ilgili, yasal bir teminat getirmek mecburiyetindedir.
Sanırım bunlar konuşulmuştur. Önümüzdeki günlerde gelişmeleri izleyip göreceğiz.
2 yıllık hayaller, ekonomide bitti ve hüsranla sonuçlandı. Şimdi gerçeklerle yüzleşme zamanı.
Ülkem adına, Mehmet Şimşek ve ekibinin başarılı olması için dua ediyorum. Başarısızlık ihtimalini ise asla düşünmek istemiyorum.
Türkiye Yüzyılı, kelime ve ibare olarak çok güzel ve heyecan verici. Ancak paramızın hızla değer kaybettiği, enflasyonun azgınlaştığı bir çıkmazdan kurtulmamız gerekiyor. Paramızın para olduğu ve itibar kazandığı bir Türkiye gerçeğinde, Türkiye Yüzyılından bahsedebiliriz.
YORUMLAR