Bir yıl dediğin, insan ömründe uzun bir zaman değildir. Halk tabiriyle aç gözünü, yum gözünü çabuk gelir geçer. Böyle bir bir, nice yıllar gelir geçer hayatımızdan. Önemli olan yılın nasıl geçtiğidir.
Ülke olarak, devasa bir ekonomik sıkıntının içindeyiz. Yazmak, konuşmak artık insanı yorar hale geldi. Her gün aynı konuları konuşmak, aynı sıkıntıları dillendirmek, toplumsal psikolojiyi de olumsuz etkiliyor.
Önümüzde tamı tamına, koca bir yıl var. 2023 yılı Haziran ayında yapılacak seçimlerden bahsediyorum. Alt tarafı bir yıl kalmış diye düşünebilir insan. Ama öyle değil. Zira son devirlerin, en uzun yılına giriyoruz. Siyasi, ekonomik ve sosyal çehresi itibarıyla, zorlu ve sıkıntılı bir yıl olacak.
Geçen yıl Kasım ayında başlayan ekonomik sarsıntı, aradan 8 ay geçmesine rağmen, daha şiddetlenerek devam ediyor. Enflasyon resmi rakamların, en az iki katı olarak hayatımızı zorlaştırıyor. Yarını göremediğimiz, geleceği hesaplayamadığımız bir dönem geçiriyoruz.
Mazot 30TL olmuş. Elektrik, doğalgaz fiyatları uçmuş. Gıda fiyatları keza öyle. Bir araba, bir ev almak artık hayal bile edilemiyor. İşsizlik rakamları ürkütücü. Yurt dışına beyin göçü var. Dar ve sabit gelirliler kıvranıyor. Tarım sektörü çaresizliğine ağlıyor.
Önce Çin modeli dediler, çabuk eskidi. Sonra gözlerdeki ışıltı modeli dediler, çabuk deforme oldu. Şimdi Türk ekonomi modeli diyorlar, bakalım ne olacak. Ekonomi yönetimi bolca laf üretiyor, vaatte bulunuyor. Kur Korumalı Mevduat sistemi, Gelire Endeksli Senet uygulaması, piyasadaki yangını söndüremiyor.
Buna rağmen, topluma umut pompalanıyor.
Geçen yıl Kasım ayında, sıkın dişinizi 6 aya kadar işler düzelecek dediler. Bakan Nebati, gözlerimdeki ışıltıya bakın dedi. 6 ay çabuk geçti. 2022’nin Mart ayı geldi, durum daha kötüleşti.
Bu defa vaatler revize edildi, yılsonunda bu iş düzlüğe çıkacak denildi. Gelişmeler, bırakın iyileşmeyi, daha kötüyü göstermeye başladı. Kısa süre sonra, yeni bir revizyon daha geldi. 2023’ün Şubat-Mart aylarında, bu şartlardan kurtulacağız bilgisi verildi.
Netice itibarıyla, umudumuz yaklaşık bir yıl sonraya kaldı. İnşallah dedikleri gibi olur, toplum olarak bu dertlerden kurtuluruz. Fakat gidişat, hiç de umut vermiyor. Dünyada benzeri olmayan bir model uygulanıyor. Hiçbir uygulama, bugüne kadar nefes aldırmadı. Uyarılar işe yaramıyor. Model üzerinde inadına ısrar ediliyor.
Görünen o ki önümüzde şartları itibarıyla, çok uzun bir yıl var.
Siyaset şimdiden ısınmaya başladı. Gerginlik, meydan okumalar, siyasetin tansiyonunu yükseltiyor. Bir yıla kadar daha neler olur, demekten insan kendini alamıyor. Şu anda, bunları mı konuşmamız lazım. Seçim takvimi denilen bir şey var. Zamanı geldiğinde kimler aday olacaksa, çıkar müracaatını yapar.
Peki, niye şimdi?
Yaşadığımız iktisadi buhranı unutalım mı? Görmezden gelelim mi? Seçime daha bir yıl varken adayları, siyaseti mi konuşalım. Bunların topluma ne faydası var. Bir yıl siyasi münakaşa yapmak, dertlerimize çare olur mu?
Evet, seçimlere koca bir yıl var. Hem de uzun bir yıl. Mesela o zamana kadar mazot kaç para olur, elektrik ve doğalgaz nereye çıkar. Gıda fiyatlarında bugünleri arar mıyız? Tarım düzlüğe çıkar mı?
Toplumun iktisadi ve sosyal sağlığı, yerinde kalır mı mesela? Dereye su gelecek diye beklemek bir umuttur. Su gelinceye kadar, ya kurbağaların gözü patlarsa. Bunu düşünen yok.
Evet, uzun bir yıla girdik. Sıkıntılı ve sancılı olacak.
YORUMLAR