Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Enflasyon Düşer mi?

03 Mayıs 2024 - 09:09 - Güncelleme: 03 Mayıs 2024 - 09:09

Geçenlerde Mehmet Şimşek, enflasyonla ilgi olarak şöyle demişti: Yerel halkın enflasyonun ineceğine inanması lazım. Üç yılı aşkındır yaşadığımız bir bela enflasyon. Toplumun bütün dinamiklerini sarsıyor. Bugüne kadar çok şey söylendi. Ekonomistler konuştu, siyasetçiler konuştu. Ama işin tabiatı bir türlü değişmedi.
            Mesele, keşke inanma ya da inanmama yönünde olsaydı. Toplum olarak ayağa kalkıp, hep bir ağızdan bağırırdık: Enflasyonun düşeceğine inanıyoruz. Düşer miydi o zaman? Zannetmiyorum. Çünkü enflasyon denilen canavarın, inanma ya da inanmama ile uzaktan yakından hiçbir alakası bulunmuyor.
            Son 50 yılda ne krizler gördük ve yaşadık. Her defasında devlet tam tekmil toplanır, ilgili bakanlar bir araya gelir, bir takım tedbirler alırdı. Reçete acı bile olsa, toplum buna katlanırdı. En geç 6 ay içerisinde, bir iyileşme belirtisi yaşanır, ilerleyen zaman içinde toparlanma olurdu.
            Üç yıldır yaşanan enflasyon ve hayat pahalılığı ile ilgili tedbirler alınıyor lafta. Bir sürü açıklama yapılıyor yetkililer tarafından. Kimisi 2025, kimisi 2026 yılını işaret ediyor. Bu arada programlar açıklanıyor. Ekonomik terimlere adeta takla attırılıyor. İyileşme belirtisi var, azalma eğilimi var, toparlanma işaretleri görülüyor gibi.
            Ancak piyasada hayatın içinde, hiçbir iyileşme belirtisi görünmüyor. Günlük yaşantımıza yansıyan hiçbir belirti yok. Durum böyle olunca, halk da umudunu kaybediyor doğal olarak.
            Bir torba çimento 200TL, en ucuz peynir 200TL,  Tereyağı 300TL, Kıyma 600TL, pirzola 850TL. Çarşı Pazar ateş yeri. Sadece sebze alsan 500TL’ye file ancak doluyor. Dar ve sabit gelirliler nasıl hayat sürüyor, bu şartlarda doğrusu merak konusu.
            Tarım ülkesiyiz. Pek çok ürünün üretiminde, dünya sıralamasına giriyoruz. Dünyada gıda fiyatları hızla aşağı düşerken, bizde hızla yukarı çıkıyor. Anlayabilene aşk olsun. Son günlerde yumurta fiyatları düşerken tavuk fiyatları yukarı çıkıyor. Anla anlayabilirsen.
            Bence bu iş çığırından çıktı. Piyasa ve tüm sektörlerde, kim kime dum duma durumu yaşanıyor. İnsanların dilinde kemik kalmamış. Denetimsizlik, kontrolsüzlük almış başını gidiyor. İnsanların fiyat algısı yerle bir olmuş. Aynı ürüne üç dört yerde farklı fiyat verilebiliyor. Kim nasıl tutturabilirse, o fiyata satıyor.
            Bunu daha önceki yazılarımda da yazmıştım. Enflasyon sadece rakam değildir. Enflasyon aynı zamanda ahlaki ve manevi değerleri bozan bir illettir. Bizde işler çığırından çıktı. İşlerin ahlaki ve insani değerleri de yerle bir oldu. Bunun en bariz örneğini, ev sahibi kiracı çatışmalarında gördük ve görmeye devam ediyoruz. Marketlerde gördüğümüz farklı fiyatlar işin cabası.
            Emekli, asgari ücretli, dar gelirli hayat pahlılığı yüzünden işkence yaşıyor. Genelde hep bu kesimlerin durumuna vurgu yapılıyor. Buna diyecek bir şey yok elbette. Ama kimse esnafın, küçük işletmelerin yaşadıklarını gündeme getirmiyor. İş yapmak, iş çevirmek marifet ister bir duruma gelmiş. Nice esnaf ve tüccar enflasyona yenik düşmüş. Kimisi sermayesini yitirmiş, kimisi işini kaybetmiş.
            Mahalli idareler seçimlerinde ortaya çıkan tablo, birebir enflasyonla ilgilidir. Enflasyonist tahribatla bunalan kitleler, iktidara ihtar çekmiştir. İktidar bu durumun muhasebesini elbette yapacaktır.
            Son 5 yılda 5 maliye bakanı, 5 merkez bankası başkanı değişti. Enflasyonda bir şey değişmedi ama. Demek ki mesele isimler değil. Yapısal problemler var ve onlarla ilgili bir şey yapılamıyor ve enflasyon azgınlaşmaya devam ediyor.
            Sıkça dile getiriliyor. Kamusal alanda tasarruftan bahsediliyor. 500 makam aracı satmakla kamuda tasarruf olur mu? Topyekûn bir tasarruf olmalı kamuda ve millete örnek teşkil etmeli.
            Böyle gitmez. Böyle gitmemeli. Enflasyonun bu azgınlığına, toplumun daha uzun süreli dayanması mümkün değildir. Siyasi kaygılar, popülist tavırlar bir kenara bırakılmalı. Bu enflasyon gökten zembille inmedi başımıza. Plansız programsız uygulamalar ve yapılanmalar yüzünden bu hale geldik. Pekâlâ, bunları düzeltmek, sorumluluk sahiplerine aittir.

Bu yazı 415 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum