Filenin Sultanları

Voleybol her anı heyecan, gerilim ve zevkle dolu bir spor dalıdır. Bu yönüyle diğer spor dallarından ayrılır. Toplumda hemen herkesin ilgi gösterdiği, hiç oynamayanın bile seyretmekten büyük keyif aldığı bir spordur.
            60’lı yılların sonuna doğru, tarihi Gördes Ortaokulunda okuyorum. Müdürümüz İbrahim Toker ve müdür muavinimiz Mustafa Varol, futbola hiç önem vermezdi. Aksine voleybol ve basketbol teşvik edilirdi. Hemen her gün okul bahçesinde voleybol maçları oynanırdı. Hele sınıflar arası maçlar, nefes nefese geçerdi.
            Aynı yıllarda Gördes’te voleybol sevgisi, şehir merkezinde bir gösteri olarak sunulurdu. Bugünkü Yahya Uslu parkının olduğu yer, boş bir arsa idi. Burası voleybol sanası olarak kullanılıyordu. Hemen her gün ikindi saatlerinde, bu sahada voleybol maçları oynanırdı. Gördesli esnaflar, memurlar, öğrencilerden oluşan takımlar iddialı maçlar yapardı. Alanı çevreleyen duvarların üzerinde yüzlerce seyirci olur, tuttukları takım lehinde tezahürat yaparlardı.
            Bu organizasyonların mimarı, rahmetli Mehmet Sezgindi. Smaçları müthişti. Topa kalkerken, yüzlerce seyirci; ”hoop, gümmm” diye tempo tutardı.
            Diyebilirim ki 60 yıllarda, Gördes’teki voleybol sevgisi bir başkaydı. O nesil, Gördes’te voleybol sevgisi ve aşkıyla büyüdü.
            İzmir Atatürk Lisesi yıllarımda, Gördes’ten intikal voleybol sevgisini yaşama imkânı buldum. Okulumuzun müthiş bir takımı vardı. Liselerarası voleybol müsabakalarında, Atatürk Kapalı spor salonunu inletirdik. Hele Atatürk Lisesi- Namık Kemal Lisesi maçlarında salonda yer bulunmazdı.
            Türkiye bu sevgiden olmalı, uzun yıllara dayalı voleybola önemli yatırımlar yaptı. Kulüpler bazında, dikkat çeken başarılar elde etti. Ancak bayan voleybolcularımız daha bir inkişaf etti.
            Dünya milletler ligi şampiyonluğundan sonra, Avrupa şampiyonluğunu kazanan bayan voleybol milli takımı, hepimizin göğsünü kabarttı. Bu sıradan ve rasgele kazanılmış bir şampiyonluk değildi.
            Tesis ve teşvikin yanında, kurumsal yatırımlarla da bayan voleybolu büyük ivme kazandı. Bilimsel ve rasyonel çalışma, sabırla ve inançla devam ettirildi. Neticede Bayan Voleybol takımı Avrupa ve Dünya şampiyonu olarak, dünya liderliğini ilan etti.
            Onlara filenin sultanları diyoruz. Bu ismi kim koymuşsa, ne güzel bir iş yapmış. Onlar gerçekten birer sultan. Azmin, inancın, çalışmanın, tekniğin sultanı olmayı terlerinin her damlasına kadar hak ediyor.
            Türkiye bir anda onları konuşur, onları yaşar hale geldi. Özellikle de çocuklarımız.
            Torunum Cemreyle, hayali voleybol oynuyoruz. Topu bana her atışında; “Vargas” diye bağırıyor. Çocuk bahçesine gidiyorum. Çocuklar voleybol oynuyorlar, ruhlarıyla ve kurgularıyla. Birisi “Eda vuruyor” diye bağırıyor, diğeri “Ebrar karşılıyor” diye cevap veriyor.
            Bunun anlamı şu; Bayan voleybolu, sadece Türk sporunun değil, Dünya voleybolunun lideri olmaya devam edecek. Minicik ruhlar, şimdiden Vargas olmanın, Eda olmanın hayalini kuruyor.
            Bu tarihi başarıyı, bir sürü üfürük bahanelerle gölgelemeye çalışanları mazur görüyorum.
            Filenin sultanlarını, bir voleybol sevdalısı olarak yürekten, hem de canı yürekten tebrik ediyorum…