Son derce kurak ve ayaz bir kış mevsimi geçiriyoruz. Yağış yok, endişeler zirve yapmış. Çiftçi kaygılı. Ben yılların verdiği tecrübeyle daha bir kaygılıyım. Resmi açıklamalar, ülke genelinde yağışsızlığın, ürkütücü boyutlarda olduğunu gösteriyor.
Bu konuda çok yazdım bugüne kadar. Kış dediğin sayılı 90'dır. Ne yağarsa toprağın ciğerine işler. Kaynak suları bu sayede dolar. Çiftçilerimizin deyimiyle, yıl umut verir böylece. Eskilerin meşhur 90 okka un, 90 okka kütük dedikleri gerçek bu aslında.
Sayılı 90'ın çıkmasına ne kalmış şu günlerde. Sadece Kasım ayında, bir gün süreyle yağış aldı bölgemiz. Arpa, buğday, haşhaş zor şartlarda ekildi. Ardından soğuklar hemen bastırdı. Yalnızca biz değil, ülke genelinde yaşadığımız tablo bu.
Yıl umut vermiyor anlayacağınız. Toprak ve ticaret kaderinde doğdum ve büyüdüm ben. Yıl ne zaman umut vermez, babam ailecek hepimizi karşımıza alırdı. Tedbirli olalım, yıl hiç iyi gözükmüyor.
Ülkenin siyasi havası zaten gergin, iç ve dış olaylar hepimizin canını sıkıyor elbette. Şehitlerimiz, feryadı arşa çıkan ailelerimiz, cansiperane görev yapan askerimiz, polisimiz'
Ülkemiz adına, geleceğimiz adına asla ümitsiz değiliz elbette. Her şeye rağmen umut taşımak, bu vatanın çocukları olarak bizim görevimiz olmalı diye düşünüyorum.
Nefes almaya, sevinmeye ihtiyacımızın olduğu bu günlerde kar yağıyor.
Ruhumuzdaki çalkantıları, kaygılarımızı bir güzel örtüyor kar. Beyazlığı bir masumiyet örtüsü gibi. Yıla umutsuzlukla baktığımız bir demde, heyecan ve arzu şırınga ediyor.
Haftanın ortasında başlayıp, sonuna kadar devam eden kar bizi silkeliyor. Beynimizdeki birikmiş tortuları, ruhumuzdaki kalıntıları silip atıyor adeta. Bir sevinç yaşıyoruz. Bir güzellik duygusu kaplıyor ruhumuzu.
Varsın yollar kapansın, varsın okullar mecburi tatil olsun, varsın araçlarımız yollarda kalsın. Yeter ki can kaybı olmasın. Değmez mi karın ruhumuzda yarattığı güzselliklere?
Şiirimizde, türkülerimizde, şarkılarımızda, lisanımızda karla ilgili nice güzel ifadeler var. Hiç güzel olmasaydı kar, bu kadar hayatımızda yer edinebilir miydi?
Kara basma iz olur/ Güzellerde naz olur, bir türkünün mısraları bunlar. Karın beyazlığı ile güzelin nazı arasındaki muazzam ahenk, ancak bu kadar güzel ifade edilebilirdi.
Güçlükleri anlatmak mı istiyorsunuz. Yine bir türküdeki şu mısra'ın benzetmesine bakınız: Karlı dağları aştım da geldim.
Avni Anılın ölümsüz bestesi hala dilimizde, hala yüreğimizi yakıyor: Dil şad olacak diye kaç yıl avuttu felek / Saçıma karlar yağarmış boşuna yaz beklemek.
Şiirimizde kar, Cenap Şahabettin kadar güzel ifade edilmedi. Ünlü Elhan-ı Şita (Kış musikileri) şiirinde şu mısralara bakınız:
Eşini gaip eyleyen
Bir kuş gibi kar
Geçen eyyam-ı nevbaharı arar.
Kar yağıyor. Ama nasıl? Eşini kaybetmiş bir kuş gibi aynen. Geçmiş baharların ve mutlu günlerin ahengiyle arıyor eşini. Evet, karın yağışı ancak bu kadar ince bir duyguyla anlatılabilirdi.
Havuzlu çarşıdaki mutlu günlerimizde kar, o eski esnafların dilinden hiç düşmezdi. Yine kar kaplamıştı çarşıyı. Aşçı Eyüp çıktı dışarı ve haykırdı: Karlı pazar, kârlı pazar.
Kar gibi beyaz olsun umutlarınız. Kar gibi berrak olsun düşünceleriniz. Kar gibi sade olsun hayatınız. Kar gibi pürüzsüz olsun yaşamınız.
Karlı haftada karlı bir yazı bu. İçimden geldiği gibi, ruhumdan koptuğu gibi'
YORUMLAR