Hikâye, geçen yıl Kasım ayında başladı. Faiz sebep, enflasyon sonuç denildi. Politika faizi düşürüldü, enflasyonun düşmesi beklendi. Bu arada döviz, bir yukarı bir aşağı hareketlendi. Ha düştü, ha düşecek denilen enflasyon, en son %70 olarak açıklandı. Hayatın içindeki enflasyon, bunun kat be kat üstünde.
Fiyatlar aldı başını gidiyor. Enflasyon ne zaman düşecek sorusuna, bir sürü resmi açıklama yapıldı. Bahar aylarında mesela, olmadı yıl sonunda, o da olmadı seneye bahara.. İnsanların umudu ertelenirken, hayat içinden çıkılmaz hale geldi.
Beklentiler karmakarışık, umutlar karmakarışık.
Konut fiyatları bir âlem. Araba fiyatları makul sınırını fersah fersah aşmış. Rakamları telaffuz ederken, insanın dudakları uçukluyor. Bir araba, bir ev her Türk vatandaşının hayalidir. Önce hayal kurar, sonra gerçekleştirir. Ya şimdi? Artık hayal bile edemiyorsun. Zira hayal etmek dahi hayal olmuş.
Dolayısıyla hayaller karmakarışık.
Ülke tarımı, ithalata mahkûm hale gelmiş. Rakamlar ürkütücü. Gerçek olan şu: Çiftçi tarımı terk ediyor, tarım arazileri boş kalıyor. Akaryakıt, gübre, ilaç, tohum fiyatlarıyla çiftçilik yapmak, ateşle oynamak gibi. Bu şartlarda topraktan karın doyar mı?
Çiftçi çaresizlik içinde, çaresizliği karmakarışık.
Et fiyatları nereye çıkmış. Hayvancılığımızın geldiği noktadır bu. Büyükbaş hayvan üreticiliği hızla zayıflıyor. Süt fiyatları fırlıyor. Yem fiyatlarıyla kimse baş edemiyor. Bu yüzden hayvancılar tasfiyeye gidiyor. Süt ineklerini kesime yolluyor.
Et fiyatı, süt fiyatı, yem fiyatı karmakarışık
Asgari ücretli, sabit gelirli, dar gelirli hayata tutunmanın marifetini arıyor. Karın nasıl doyar, haneler nasıl ısınır, çocuklar ne şekilde beslenir? Sorular soru içinde. Onlarınkisi kahır yüklü bir hayat.
Çünkü kahırları karmakarışık.
Genç işsizler ordusu, çığ gibi büyüyor. Üniversite bitirip yıllarca iş bulamayan var. Gençler dertli, anne ve babalar kederli.
Dertleri karmakarışık, kederleri karmakarışık.
Suriyeliler meselesi, gündemden hiç düşmüyor. Sayısını bile tam olarak bilmiyoruz. Sadece onlar değil mesele. Afganlısı, Pakistanlısı, Afrikalısı ne arasan var. Yuvarlak rakam, toplamı 10 milyon diyen var.
İnsanlık yaptık, ağırladık. Bu tamam. Bir ülke bu kadar yabancı nüfusu sahiplenebilir mi? Bunun mahsurlarını yazmaya kalksan sayfalar tutar. Böyle bir mesele, siyasi tartışma konusu olabilir mi? Ama bizde oluyor.
Ülkenin geleceği adına, beka meselesi diye buna denir. Açıklamalar yapılıyor. Gidecek, gitmeyecek diye adeta papatya falı tutuluyor. Sıkıntıyı birebir yaşayan iller ve ilçeler var. Dert ülke geneline artık yansımış.
Hani güzel bir şarkı var: “Öyle bir derde giriftarım ki halimi sorma hiç.” Suriyeliler meselesi aynen öyle.
Suriyelisi, Afganlısı, Pakistanlısı, Afrikalısı ve cümlesi 10 milyon sığınmacı yaşıyor bu ülkede.
Ne olacak sorusu karmakarışık.
Beklentilerimiz, umutlarımız, hayallerimiz bu kadar karmakarışık hale gelmiş. Bütün bu karmaşadan, nasıl çıkarız sorusunu merak ediyor insan.
Cevaplar bile karmakarışık…
YORUMLAR