Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Liyakat Hançerlenirse!

11 Ağustos 2022 - 10:45 - Güncelleme: 11 Ağustos 2022 - 12:40

Liyakat, layık olmaktan gelir. Hangi iş olursa olsun, ne ararız? Ustasını, bilgili olanını, maharet sahibini. Atalarımız boşuna söylememiş; “At sahibine göre kişner.” İş hayatının, özel hayatın başarı sırrı, liyakat sahibi insanlarla çalışmaktan geçer.
            Hele devlet hayatı? Liyakat olmazsa olmaz şartıdır. Memuriyeti, müdürlüğü, başkanlığı, iktidarı kime vereceksin? Elbette liyakat sahiplerine. Verirsen devlet düzenli işler, millet rahat eder. Aksi takdirde, alçak sürünmeye devam edersin.
            Günümüzün en çok konuşulan ve gündemde olan konusu ne? Liyakat.
            Siyasi ve partizan tercihler, sınavlardaki usulsüzlükler, mülakat ve diğerleri liyakat hakikatine ağır bir darbe vurmuştur. Bu aslında bugünün değil, çok partili hayata geçtiğimiz günden bugüne, devam eden bir sorundur. Ancak günümüzde kangren hale gelmiştir.
            Cemaatin adamı, meşrebin adamı, partinin adamı, yakın akraba ve dostun adamı diye liyakati rafa kaldırarak görevlendirme yapmak, bir topluma ne kazandırır. Elbette hiçbir şey. Bu yol toplumsal huzuru, güveni ve çalışma azmini bozan felaket bir durumdur. Temel olarak adalet duygusunu yerle bir eder.
            Türkiye 70 yıldır, böyle bir garabetle bugünlere geldi. Bugün, dünden daha berbat bir durum var.
            70’li yıllar, ülkede sağ-sol çatışmalarının zirvede olduğu bir devirdi. 2.Milliyetçi Cephe hükümetinde, Ticaret Bakanlığı MHP’ye düşmüştü. Agâh Oktay Güner, Ticaret Bakanı olmuştu. Bu çerçevede İzmir TARİŞ’in genel Müdürlüğüne, MHP’li bir isim getirildi. Bir hafta sonra, TARİŞ işletmelerinde çalışan 6 usta istifa mektuplarını verdi.
            Konu Bakana kadar gitti. Bakan araştırılsın dedi. Bu ustalar yılların CHP’lisiydi. Ancak işlerinde uzmandı. Başında oldukları bölümler, müthiş çalışıyor ve kar ediyordu. Yani hepsi ayrı liyakat sahibiydi.
            Bakan Güner talimat verdi.: “İstifa mektuplarını yırtın, çalışmaya devam etsinler.”
            Siyasi hayatımızın 50 yılına şahitlik eden birisi olarak, liyakat üzerine gördüğüm ilk ve son örnekti.
            Hâlbuki Kur’an, bu konuda net bir tavır ortaya koyuyor ve bizleri uyarıyordu. Liyakat konusundaki şu çarpıcı ayete kulak verelim:
            “Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt verir. Allah dinler ve görür.” (Nisa–58)
            Muhammed Aleyhisselam, Kur’an’ın bu şaşmaz hükmünü, hayatı boyunca yaşadı ve yaşattı.
            Bir gün bir bedevi kendisine gelerek; “Kıyamet ne zaman kopar” diye sordu. Şu cevabı verdi: “Emanet zayi edildiği zaman.”
            Bedevi sormaya devam etti: “Emanet ne zaman zayi olur?”
            Muhammed Aleyhisselamın cevabını, bugün herkes düşünmelidir: “Emanet ehil olmayan kimseye verildiği zaman kıyameti bekle.” (Müsnet 2, 361)
            Sahabeden Ebu Zer Gıfari, Allah Resulünden memuriyet isteğinde bulundu. Şanlı Nebi bütün zamanlara ve bütün toplumlara, ders niteliğindeki şu cevabı verdi:
            “Ey Ebu Zer! Ben seni zayıf buluyorum. Ben kendim için istediğimi, senin içinde isterim. Sakın iki kişi üzerine amir olma. Yetim malına da velilik yapma.
            Memurluk bir emanettir. Hakkını veremediğin takdirde, kıyamet günü perişanlık ve pişmanlıktır. Ancak kim onu hak ederek alır ve onun sebebiyle üzerine düşen vazifeleri eksiksiz eda ederse, o günün perişanlığından kurtulur.” (Müslim, Hadis No: 1826)
            Yüzde 99’u Müslüman bir ülkeyiz lafta. Toplumun ana omurgasını muhafazakâr ve milliyetçi bir yapı oluşturuyor. Kahır ekseriyetle ülkeyi yıllardır, sağcı muhafazakâr iktidarlar yönetiyor.
            Laf başı geldi mi maneviyatçılıktan geçilmiyor. Camileri aç aça bildiğin kadar. Sırası geldiğinde okunsun ezanlar ve selalar. Göze mi girmek istiyorsun, cami avlularını kullan. Oy mu toplamak istiyorsun, bolca ayet ve hadis oku.
            Yıllarca cemaatlerle, meşreplerle, dini guruplarla iç içe geçmiş iktidarlar, hep bizim adamımız tercihinde bulundu. Gün geldi o dini guruplar hak ve hukuku sakız gibi çiğneyerek, adaletsizliğin ne demek olduğunu gösterdi. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk davalarında binlerce insan mağdur oldu. Merkezi sınavlardaki rezaletler, milyonlarca genci perişan etti.
            İşin garip tarafı, bu rezilliğe halkı da alıştırdılar.
            Benim adamımı iktidara geldiğinde, benim çocuğum iş bulur çarpıklığına yuvarlandı toplum.
            Bugün liyakat hançerlenmiştir.
            Aslında o hançer, toplumun kendi bağrına sapladığı hançerdir.
            Çünkü bu ülkede Müslümanlar, Allahın kesin emrine muhalefet etmektedir. Emanetin ehline değil, partizana, bizim adama, onun adamına verilmesine rıza gösterir hale gelmiştir.
Hak ve hukukun çiğnenmesini, adalet duygusunun yerle bir edilmesini seyreder hale gelmiştir.
            Liyakatsizliği, kıyametin kopmasıyla eş tutan Muhammed Aleyhisselamın sözleri, Müslümanların kulağına sinek vızıltısı gibi gelmektedir.
            Yıllardır toplum ve devlet hayatının, iki yakası bir araya gelmiyor. Krizler, çalkantılar, dertler bir türlü bitmiyor. Neden acaba? Hâlbuki yıllardır camilerde ne süslü, ne gözü yaşlı dualar yapılıyor. Ama hiç birinden netice alınamıyor.
            Zira o dualar kabul olmuyor.
            Hem Müslüman, hem muhafazakar bir toplum, Allah’ın emrine, Şanlı Resulün uyarılarına bu kadar sırt dönerse, liyakati hançerlerse, başka ne beklesin?

Bu yazı 999 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 3 Yorum
  • Bayram Öztürk
    2 yıl önce
    Tam gününde yazılmış bir yazı.Allah kalemine, Eline ve nice sağlıklı günler versin.GORDESİN YILDIZI.
  • İlerigördesli
    2 yıl önce
    Elhamdülillah, Allah razı olsun abi...
  • Y EFE
    2 yıl önce
    Allah razı olsun reis Allah sana sağlıklı uzu ömür versin