Benliali köyünün sert ve zor ikliminden neşet etmiş, bir aile ve bir sülaledir onlar. Beyefendilikleri, mütevazılıkları, tebessümleri, dürüstlükleri, eminlikleri, çalışkanlıkları ile her daim dikkat çekmiş ve takdir edilmişlerdir.
Sülalenin banisi Ali Rıza Efendiyi, çocukluk ve gençlik yıllarımda tanıdım. Giyimi, kuşamı, konuşması, hitabı, yürüyüşüyle dimdik bir adamdı. Onun müthiş bir usta ve sanatkâr olduğunu, yıllar sonra anlayabildim. Oğullar, torunlar, torunların çocukları sanki bir kalıptan çıkmış gibidir. İstesen yapamazsın, arzu etsen başaramazsın.
Hangi okul, hangi kitap, hangi diploma böyle bir sanatkâr yetiştirebilir. Türk milletinin maşeri vicdanındaki bu öğretiyi ve ustalarını, yıllarca temaşa edip kaleme aldım. Bu yüzden Kurt ailesi ile beraber olmaktan, büyük bir keyif ve haz duydum.
Mehmet, o sülalenin parıltılı bir halkasıydı.
Daima beyefendi, daima mütevazı, daima alçakgönüllü, daima dürüst ve daima insan canlısıydı.
Gençlik yıllarımın idealist günlerinde, bana “reis” diye hitap etmişti. Hep öyle devam etti. Ben onun için “reis idim.” Sevgili Mehmet, reis senin için yazıyor. Ama sen bunları okuyamıyorsun. Bu yüzden, gözyaşlarım yüreğime damlıyor.
Ölüm acının üstünde acıdır. Ama bazı ölümler sarsıcıdır. Mehmet’i öyle kaybettik. Birden, aniden, şiddetli bir deprem gibi sarstı Kurt ailesini. Sadece ailesi değil, hepimiz sarsıldık.
Ölüm Allah’ın emri. Ondan geldik, yine Ona döneceğiz.
Allah, onu eceli müsemmasına kadar yaşattı. Vakit doldu, Hakka yürüdü.
Sevgili Mehmet! Seni hiç unutmayacağım. Beyefendiliğini, mütevazılığını, insanlığını ölümsüz birer hatıra olarak yüreğimde taşıyacağım.
Kurt ailesine, Allahtan sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Mekânı Cennet olsun…

Sülalenin banisi Ali Rıza Efendiyi, çocukluk ve gençlik yıllarımda tanıdım. Giyimi, kuşamı, konuşması, hitabı, yürüyüşüyle dimdik bir adamdı. Onun müthiş bir usta ve sanatkâr olduğunu, yıllar sonra anlayabildim. Oğullar, torunlar, torunların çocukları sanki bir kalıptan çıkmış gibidir. İstesen yapamazsın, arzu etsen başaramazsın.
Hangi okul, hangi kitap, hangi diploma böyle bir sanatkâr yetiştirebilir. Türk milletinin maşeri vicdanındaki bu öğretiyi ve ustalarını, yıllarca temaşa edip kaleme aldım. Bu yüzden Kurt ailesi ile beraber olmaktan, büyük bir keyif ve haz duydum.
Mehmet, o sülalenin parıltılı bir halkasıydı.
Daima beyefendi, daima mütevazı, daima alçakgönüllü, daima dürüst ve daima insan canlısıydı.
Gençlik yıllarımın idealist günlerinde, bana “reis” diye hitap etmişti. Hep öyle devam etti. Ben onun için “reis idim.” Sevgili Mehmet, reis senin için yazıyor. Ama sen bunları okuyamıyorsun. Bu yüzden, gözyaşlarım yüreğime damlıyor.
Ölüm acının üstünde acıdır. Ama bazı ölümler sarsıcıdır. Mehmet’i öyle kaybettik. Birden, aniden, şiddetli bir deprem gibi sarstı Kurt ailesini. Sadece ailesi değil, hepimiz sarsıldık.
Ölüm Allah’ın emri. Ondan geldik, yine Ona döneceğiz.
Allah, onu eceli müsemmasına kadar yaşattı. Vakit doldu, Hakka yürüdü.
Sevgili Mehmet! Seni hiç unutmayacağım. Beyefendiliğini, mütevazılığını, insanlığını ölümsüz birer hatıra olarak yüreğimde taşıyacağım.
Kurt ailesine, Allahtan sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Mekânı Cennet olsun…

YORUMLAR