Beyefendi kişiliği, dürüst karakteri ile bu şehrin müstesna bir evladadır. Bunlardan daha ziyadesi eğitimciliğidir. Gördes’in eğitim tarihinde, emsali olmayan bir isimdir. Yıllarca eğitim davasında onunla beraber oldum. Ve zaman zaman kendime şöyle seslendim: “İyi ki bu şehirde Mesut Efe var.”
Bir insan, niye bu kadar idealist olabilir? Bir insan, Gördes’in çocuklarını niye bu kadar düşünür?
Onun idealizminin sınırı yoktur. Gördes’in çocuklarına duyduğu aşkın da sınırı yoktur.
Bu idealizm ve aşkla, yılları nakış nakış işleyerek bugünlere geldi. Geride 25 yıllık devasa bir eser bıraktı. Ben o devirlerin hep içinde ve hep şahidi oldum. Ne destek vermem gerekiyorsa verdim.
Önce Etüt Eğitim Merkezini kurdu. Kurarken bütün zorlukları göğüsledi. Bu merkez, müthiş bir ivme kazandırdı çocuklarımıza. Gördes tarihinde çocuklarımız, bu merkez sayesinde Fen Liselerini kazanmaya başladı.
Köylerden gelen son derece zeki çocuklar vardı. Tuttu ellerinden Etüt Merkezine getirdi. Beş kuruş da para almadı. O çocukların içinden doktorlar, mühendisler, avukatlar çıktı.
O devir kapandı. Sonra dershane açtı. O dershane, civardaki namlı dershanelere taş çıkartacak bir performans yakaladı. İmkânsızlık içindeki kaç zeki çocuğu, yine para almadan dershaneye getirdi. Gördes’in çocukları saygın üniversiteleri kazanırken, içi içine sığmıyordu.
Bir zamanlar haber yapmış, köşe yazası bile yazmıştım. “Kaşıkçı Köyünün Zeka Küpü Çocukları” demiştim. Bir köyden aynı anda, 5 Tıp Fakültesi öğrencisi çıkması, bizi adeta coşturmuştu. Bu başarı hikâyesinin mimarı kimdi? Elbette Mesut Efe.
Bununla biter miydi Mesut Hocanın davası? Orta öğretimde, Üniversitede, imkansızlık içinde kıvranan pek çok çocuğumuz vardı. Onlara yardımcı olmak gerekirdi, burs bulmak gerekirdi. “Abi ne yapalım” diyerek bana gelir dertlenirdi. Onun derdi, aynı zamanda benim derdim olurdu. Geride kalan yıllar içinde, müşterek bir çalışmayla yüzlerce Gördesli çocuğa burs temin ettik.
Eğitimdeki model değişimleri, Gördes’in eğitim hayatında büyük bir boşluk meydana getirdi. Ortaöğretimde, sadece Fatih Ortaokulunun başarısıyla avunur hale geldik. Geri kalanlar, tam bir hayal kırıklığı oldu.
Anadolu Lisesi, eski hüviyetini kaybetti ve sıradanlaştı. Bir zamanlar üniversitelere öğrenci kazandıran bu okul, sıralamalarda ve tercihlerde çok gerilerde kaldı. Gördes’te onlarca aile, Akhisar ve Manisa’da ev tutarak çocuklarını okutma gayretine düştü.
Bu çarpıklığa ilk isyan eden kim oldu? Tabii ki Mesut Efe. Gördes’e bir Fen Lisesi açılması için çalmadık kapı bırakmadı. Görüşmediği kimse kalmadı. Özellikle nitelikli lise konusunda, yetkilileri harekete geçirmeye çalıştı. Çok gayret sarf etti ancak netice alamadı.
Gördes’in çocukları, eğitim hayatında savrulurken kahroldu. Tecrübesiyle çözüm üretmeye çalıştı. Aynı idealizmle, aynı aşkla üretmeye devam ediyor.
Eğitim hayatında Gördes’in çocuklarını, anne babalarından daha çok düşünen ve geleceklerinden kaygılanan bir isimdir Mesut Efe.
Dolayısıyla bu şehrin gururudur. Emekle, fedakârlıkla, aşkla eğitim hayatımıza işlenmiş altın bir nakıştır Mesut Efe. Öylesine kıymetlidir ki bu şehrin, ikinci bir Mesut Efesi yoktur.
Şimdi o Mesut Efe’nin, boynunu vuralım öyle mi?
Gördes’te ne oluyor, ne bitiyor her şeyden haberim olur. Kim fırıldak çeviriyor bilirim.
Dolayısıyla Mesut Efe’nin boynunu vurdurmam, kimseye de yem ettirmem.
Yok öyle değil diyen varsa, dosyaları açarım, altında kalırsınız.
Benden söylemesi…
YORUMLAR