Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Muhammed-ül Emin

30 Mayıs 2023 - 19:06 - Güncelleme: 30 Mayıs 2023 - 19:08

Küçük yaşta yetim ve öksüz kaldı. Onu, dedesi Abdulmuttalip himayesine aldı. Çocukluk yaşından itibaren, itinayla yetiştirildi. İbrahimi dinin mümessili olan, hanif bir Müslüman’dı Abdulmuttalip.
            Doğru olmayı, dürüst olmayı, yalan söylememeyi, hülasa emin bir insan olmayı dedesinden öğrendi Muhammed.
            Mekke’nin asırlardır devam eden siyasi ihtilafları içinde, daima farkındalık yarattı. O emindi. Yani sözüne ve vaadine sadık bir insandı. Nübüvvet öncesi, Mekke’de Muhamed ül Emin olarak anıldı ve bilindi.
            Hz. Hatice, Mekke’nin varlıklı ve zengin kadınıydı. Filistin’e göndereceği ticaret kervanına bir isim arıyordu. Kendisine Muhammedi tavsiye ettiler. Görüşme kısa sürdü. Malların dökümü ve fiyatları belirlendi. Bu arada Muhammed’in alacağı ücrette.
            Filistin seferinde Muhammet becerisini göstermiş, malları iki misli fiyata satmıştı. Hatice bu ticaretten memnun olmuş, Muhammed’e belirlenen ücretin iki mislini takdim etmişti.
            Bu güven ortamı tarafları birbirine yaklaştırmış, Hatice Muhammed’in “eminliğine” hayran kalmıştı. İki taraf arasında oluşan duygusallık, evlilikle sonuçlanmıştı.
            Nübüvvetten 25 yıl önceydi.
            Kureyş ile Kaysoğulları arasında savaş çıktı. Tarihe “Ficar Harbi” olarak geçen bu savaş, haram ayları içerisinde yapıldığı için, büyük tepkilere neden oldu. Harp sonrası anlaşmaya gidildi. Hilful-füdul adı verilen bu anlaşmaya, Mekke’nin tüm ileri gelenleri katıldı.
            Başka, evet bir başka isim daha bu toplantıya davet edildi.
            Mekke’nin ‘emin’ lakaplı tek insanı, Muhammet’ti bu davetli. Henüz 15 yaşındaydı. Muhammet ne kadar “emin”, siz anlayın artık.
            Keza, nübüvvetin ilk yıllarıydı. Müşriklerin sert reaksiyonu sonucu, tebliğ ağır şartlarda geçiyordu. Müşriklerin önde gelenleri toplanıp şunları söyledi:
            “Hac zamanında Arap heyetleri gelip bize soruyorlar. Her birimiz bir başka cevap veriyoruz. Birimiz ‘deli’, birimiz ‘kâhin’, diğerimiz ‘şair’ diyor. Cevapların farklı olmasından dolayı, Araplar bunların hepsinin yanlış olduğu sonucunu çıkarıyor. Gelin Muhammed’e tek bir isim vermek üzere anlaşalım.”
            Başladılar sıralamaya.
            Birisi; ‘O şairdir’ dedi. Velid itiraz etti. Onun söyledikleri diğer şairlere benzemiyor dedi.
            Bir diğeri; ‘O kâhindir’ dedi. Velid itiraz etti. Kâhin bazen yalan, bazen doğru söyleyendir. MUHAMMED ASLA YALAN SÖYLEMEMİŞTİR dedi.
            Bir diğeri de; ‘O delidir’ dedi. Velid itiraz etti. Deli insanı korkutan kişidir. MUHAMMED BUGÜNE KADAR KİMSEYİ KORKUTMAMIŞTIR.
            Canına kastedecek kadar kendisine düşman olanların bile, Muhammed’in eminliği karşısında nasıl çaresizliğe düştüklerine, dikkat kesilelim lütfen.
            Vaadine sadık, sözüne sadık ol Muhammed, bu özelliklerinden dolayı Allah tarafından elçi seçilmiş ve tebliğle görevlendirilmiştir. Tarihin bu muhteşem vakıası, zamanla ters yüz edilmiş, Muhammed hakikatinden kopartılmıştır.
            Sakalı, misvakı sünnet kabul edilmiş, teri kokmaz, yolda iz bırakmaz gibi safsatalarla o Muhammet, Müslümanların hayatından tasfiye edilmiştir. Yerine şeyhler, tarikatlar, cemaatler oturmuş ve böylece oluşan kaos asırlarca devam etmiştir.
            Bugün din adına, İslam adına Muhammed’in eminliğini anlatan bir öğretiye rastladınız mı? Rastlayamazsınız. Zira O Muhammedi, hayatımızdan çıkardılar bir kere.
            Aile hayatında, iş hayatında, cemiyet hayatında ne kadar eminsiniz. Muhammed’in eminliğine ne kadar sadıksınız. Muhammed asla yalan söylemez, Muhammed asla korkutmaz, ben onun yolundayım diyebilir misiniz?
            Hele siyasette, ne kadar eminsiniz?
            Bir seçim dönemi geçirdik.
            Yalan, iftira, tehdit ve sair diğerleri havada uçuştu.
            Bize yakışmadı, bize uymadı. Vicdan sahibi bir Müslüman olarak, bundan mustaribim. Daha fazlasını söylemeye gerek görmüyorum.
            Bu vesileyle, ol Muhammed ül Emin’e salât ve selam olsun…

Bu yazı 737 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum