O ki Hayatı ve Ölümü Yarattı

Ramazan ayının son günlerini yaşıyoruz.  İçimde garip ürpertiler var. Sevinç gibi, hüzün gibi. Her Ramazan gelişinde, tarifi olmayan bir heyecan yaşarım. Son günlerinde ise sevinç ve hüzün kaplar içimi.
            Hani ağır bir yükün altından kalkmanın tatlı bir yorgunluğu olur, belki onun gibi bir şey. Bütün hücreleriniz titrer adeta. Sonra ifade edilemeyecek bir huzur yaşarsınız. Yüreğiniz bir kuş kanadı misali pırpır atar.
            Oruç sadece, yeme içmeyle ilgili bir ibadet değil. Belki de ibadetlerin en hasbisi ve en harbi olanı. Diğer ibadetlerin içine gösteriş kaçabilir, gelenek bulaşabilir. Fakat oruç öyle değil.
            Oruçun özünde, sadece yemeden içmeden kesilme yok. Olabildiğince iyi işler yapmak var. Hakkıyla zekât vermek var. Bizden istenen bütün insani vasıfları, yaşatmak ve yaşamak var.
            Ramazan ayının son günlerinde daha bir hüzünleniyorum. İnsanın yaşı ilerledikçe, böyle mi olur diye kendime sual ediyorum. Ancak bundan daha fazlası geçerli benim için. Bu kitap hüküm ve hikmet dolu. Âlemlerin Rabbi, hüküm ve hikmet sahibi.
            Uzun zamandır, Kur'an araştırmaları üzerine çalışıyorum. Müthiş okuyorum. Kaynakları karşılaştırıyorum. Yayınları takip ediyorum. Hüküm ve hikmetin ne olduğunun farkına varıyorum.
            Bu farkındalık zihnimi açıyor, ruhumu parıldatıyor. Bilgiye ulaştıkça, ibadetlerin hükmünü kavramaya başlıyorum. Namaz, zekât, oruç imanımda kelimelere sığmayan bir karaktere bürünüyor.
            Nedir bu karakter?
            Mesela namaz, belli vakitler üzerine farz kılınmıştır. Hac, belli zamanlar üzerine farz kılınmıştır. Oruç belli vakitler üzerinden belli zamana farz kılınmıştır. İfa ettin ettin, edemedin zayi olup gidiyor.
            Kur'an araştırmalarında, bu vakit kavramı beni adeta şaşkına çevirdi. Önceki öğrendiklerim ve bildiklerim bir anda çöpe gitti. Vakit hakikatinin ateşiyle kavrulup durdum. Bununla ilgili bugüne kadar, çok sayıda makale yazdım.
            Elimden geldiği, dilimin döndüğü kadar insanlara bunu anlatmaya çalıştım.
            Bize bahşedilen bir ömür var. Bunun süresine zaman diyelim. Yani bir süre söz konusu. Peki, bu sürenin bir sonu var. Yani sınırlı. Süreli ve sınırlı bir zaman diliminin içinde vakitler var.
            Paha biçilmez kıymete sahip. İbadet ve kulluk, hep o vakitler içinde. Anlamak, farkına varmak gerekir. Aksi halde heder olur gider.
            Ramazanın son günlerindeki ürpertilerim, hep hikmet yönüyledir. Gençliğimden itibaren hiç ihmal etmemişim. Her vaktini, kuyumcu titizliği ile yerine getirmeye çalışmışım. Yaşım ilerliyor.
            Mutlak olan hakikat şu; süre kısalıyor. Bu Ramazan ömrümdeki bir vakitti. Namütenahi şükür duyguları içerisinde, vakti ikmal etmişim. Sevincimin yanındaki hüzün, bu yüzden olmalı.
            Kur'an araştırmalarında, pek çok soruya muhatap oluyorum. Geçenlerde bir dostum geldi. Kafasında bazı karışıklıklar vardı. 'Neden ölüm, neden hayat' dedi.
            Hikmetten yani bilgiden yoksun Müslümanların çoğunda, buna benzer sorular var biliyorum.
            Vakti anlattım ona. Ayetleri koydum önüne. Ayetlerin diğer ayetleri nasıl açıkladığını, bazı ayetlerin nasıl eşleştiğini gösterdim. Şaşkınlık içindeydi. 'Ben hiç böyle öğrenmedim. Bize hiç böyle anlatılmadı' dedi.
            Fakat yine de ölüm ve hayatın nedeni, kafasında şekillenmiyordu.
            Ona Mülk suresinden okudum. Önce bir hatırlatma yaptım. Bu surenin ilk dört ayeti; Pakistanlı Fizik âlimi Abdüsselam'ı, Nobel Fizik ödülüne götüren ayetlerdir dedim. Defalarca okudum. Nasıl sarsıldı nasıl.
            Sonra kafasında şekillenmeyen o sorunun, net cevabını veren şu ayeti okudum:
            ' O ki hanginizin daha iyi iş (amel) yapacağını ortaya çıkarmak ve (yaptıklarınızın karşılığını vermek) için ölümü ve hayatı yarattı.
            O, üstündür, çok bağışlayandır..' ( Mülk–2 )
            Ölüm ve hayatın yaratılışı, bizim içindir. Bizim imtihanımız içindir. Ne kadar iyi işler yapabiliyoruz? Ne kadar iyi işler üzerine yarışabiliyoruz?
            Hayat sınırlı ve süreli. Vakit paha biçilmez kıymette. Ölüm ve nihayetinde hesap günü var. Her şey o gün ortaya çıkacak.
            Bayrama sayılı günler kaldı. Emrolunan bir vakti, emrolunduğu şekilde ifa etmenin tatlı yorgunluğu ve sevinci içindeyim.
            Ramazan vakti, bu yılda geldi geçiyor hayatımızdan. O vaktin kıymetini bilip değerlendirenlere selam olsun.
            Ramazan bayramınız mübarek olsun'.