Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Ya Sabır!

02 Ocak 2025 - 18:47 - Güncelleme: 02 Ocak 2025 - 18:48

            Derdimiz, çilemiz ekonomi. Hayat pahalılığı almış başını gidiyor. Enflasyon sadece rakam değil. Hem ekonomik değerleri, hem ahlaki değerleri kemirip tüketen bir illet. Asgari ücret açıklandı, durumun vahameti daha bir konuşulur oldu. Yakında emeklilerin durumu da açıklanacak. Benzer konuşmaları yine yapacağız.
            Geçinmenin, barınmanın, beslenmenin marifet haline geldiği bir ülke manzarası var. Neden böyle oldu, niye bu kadar uzun sürdü soruları, bugüne kadar çok konuşuldu. Rakamlar birbiri ardınca verildi. Yıllara göre kıyaslamalar yapıldı. Şahsen bu rakamlardan ve o rakamların dans ettirilmesinden usandım.
            Zira o rakamlar ile hayatın pratiği arasında hiçbir uyum yok. Enflasyon şuymuş, TÜİK şöyle açıklamış ne önemi var. Çünkü çarşı ve piyasa farklı şeyler söylüyor. Dolayısıyla böyle nereye kadar gideceğiz sorusu, kafalara saplanıp kalıyor.
            Bu hikâye, aslında 2018 yılında başladı. Hatırlayın o günleri, neler söylendi neler. Mesela ne dendi? “Dolar dolsa ne olur, dolmasa ne olur.” Mesela ne dendi? “Ben maaşımı dolarla almıyorum.”, Mesela ne dendi? “Onların doları varsa, bizim de Allahımız var.”
            Kademe kademe devam etti hikâye. Faiz sebep, enflasyon sonuç söylemiyle ekonomide makas değiştirildi. Faizler aşağı indirildi. İndikçe indi ama netice alınamadı. Ekonomideki makas değişimi, hastalıklı ekonomiyi yatalak hale getirdi.
            “Aş taşınca kepçeye paha biçilmezmiş.” Baktılar olmuyor, rasyonel politikalara geri döndüler.
            Neticede hasta ayağa kalkamıyor. Yapılması gereken yapılmıyor. Çünkü iktidar, sözünün üstüne söz söyletmiyor.
            Tarım çöktü, hayvancılık çöktü. Halkın büyük bölümü geçim derdinde. Ev, araba almak hayal bile edilemiyor. Çalışanlar, emekliler adeta çile çekiyor. Piyasaların ritmi bozuldu. Mal ve hizmet sektöründe, fiyat diye bir şey kalmamış. Herkes ağzına ne geldi onu söylüyor.
            Evet, asgari ücretle geçinilmez. Emekli maaşlarıyla da geçinilmez. Fakat kimsenin dikkat çekmediği, bir başka netameli durum daha var. İş hayatında büyük bir çalkantı yaşanıyor. Bazı işletme ve fabrikalar işçi çıkartıyor ve küçülmeye gidiyor. 40–50 yıllık işletmeler kepenk kapatıyor. İflaslar, konkordatolar birbiri ardınca geliyor. Büyük sermaye sahipleri, dışarıya gitmenin yollarını arıyor.
            Sonra da sabır tavsiye ediliyor.
            Yılın son çeyreği, ilk çeyreğinden daha iyi olacak. Önümüzdeki yıl, bu yıldan daha iyi olacak. Orta vadeli program, birkaç yıl içerisinde meyvelerini verecek. Kaç yıldır benzer sabır tavsiyelerini dinliyoruz.
            Derede su bitmiş, kurbağalar feryat ediyor. Başlamışlar bağırmaya. Yoldan geçen adam, kurbağalara seslenmiş; “Niye bağırıyorsunuz?” Kurbağalar, “Suuu” diye cevap vermiş. Adam ne yapsın. Şöyle seslenmiş; “ Biraz sabredin, su gelecek”
            Kurbağalar çaresizlik içinde, şöyle haykırmış: “Su gelinceye kadar bizim gözümüz patlayacak..”
            “Sabreden derviş muradına ermiş” deyimi, bizim için geçerli görünmüyor. 5 yıldır sabrediyoruz, murada erdiğimiz filan yok. Yani “sabrın sonu selamettir” sözü, bizim sabrımızı selamete ulaştırır mı bilemiyorum.
            Tabii bu arada bir söz daha var: “Sabırla koruk pekmez olurmuş.” Mevcut tabloda olur mu sizce? Pekmezi geçtik, bu sabırla şıra bile içemeyiz.
            Bizimkisi şu söze uyar mı şüpheliyim. “Sabır taşı çatlarmış” 2024 yılında sabreden insanlarda, sabrın çatlama emareleri görülmeye başlandı. İşçilerin, emeklilerin sesini yükseltmesi boşuna değildi.
            Ekonomi, toplum ve ülke manzarası beni kaygılandırıyor. Hikâye, 5 yıldır ağırlaşarak devam ediyor. Rakamlar, feryatlar havada uçuşuyor. Bir faydası mı oluyor? Bence pek olmuyor.
            Kanıksadık galiba, bana öyle geliyor.
            O zaman sabretmeye devam.
            Nereye kadar?
            Cevabını; Gördesli filozof, Ressam Ahmet Deringöz’ün deyişiyle vermek isterim:
            “ ‘Yaa sabır’ esması çekmekle can sudan geçer.”

Bu yazı 200 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Ali iLHAN
    2 gün önce
    Aslında sabretmek güçtür,ancak insanı güçlü kılar.Fakat kaç yıldan beri du bakali ne olcek diye diye sabrın da çatladığına,sabretmeye hiç tahammül kalmadığına tanık oluyoruz.Türkiye maalesef yoksulluk sarmalında dönüyor ha dönüyor.Çok üzülüyoruz ülkemiz insanlarının karşılaştıkları durumlara.Acilen Türkiye bu sarmaldan kurtulmalı.Nasıl kurtulabileceğimizi herkes biliyor...Geçim yoksa seçim var...