Av.Ahmet ÖZDEMİR

Av.Ahmet ÖZDEMİR

kirmizicantaliavukat@gmail.com

Filistin Üzerine

20 Eylül 2024 - 12:43 - Güncelleme: 20 Eylül 2024 - 12:43

07.10.2023 tarihinin neredeyse birinci yıldönümünü göreceğimiz önümüzdeki günlerde, İsrail’in hala hız kesmeden Filistinlilere yaptığı zulüm devam ediyor. Yapılanlar öyle seviyelere geldi ki, İsrailli işgalcilerin ne ölülere ne de canlılara saygısının kalmadığı her platformda dünyanın gözleri önüne serildi.
Tüm bu insanlık trajedisine rağmen, yakın zamanda Filistin cephesinde önemli bir gelişmenin olduğunu da belirtmek gerekiyor. Filistin’deki Hamas hareketi ve Filistin Kurtuluş Örgütünün birden fazla olan alt grupları arasında bazı çatışmaların görüldüğü biliniyordu. Hatta 7 Ekim olaylarından sonra bu iki grubun birbirlerini sıkça İsrail destekçisi olarak itham ettiği de oldu. Fakat gelinen noktada, bütün Filistinliler ve destekçileri gördü ki, birlik olunmadığı takdirde dünyanın İsrail’i yalnızca kınamaktan başka herhangi bir adımı atmaya niyeti yok!
BM Güvenlik Konseyindeki süper güçler, kendi küresel menfaatleri üzerinde birçok mücadelenin içindeyken ve bu konseyin daimi üyelerinden ABD’nin İsrail’e koşulsuz ve şartsız desteği söz konusuyken BM’den bir şey beklenemeyeceği aşikardı. Sürecin en başından beri de apaçık ortadaydı. Uluslararası kamuoyu aracılığı ile hem Cumhurbaşkanımız hem de diğer bazı Müslüman ülkeler birçok çağrıda bulunarak somut tedbirlere geçilmesini talep etse de ne yazık ki sürekli ABD’nin vetosu ile karşı karşıya kalındı.
Bu olaylardan sonra bir kez daha gördük ki, Dünya beşten büyük olsa da, bu düzenle devam ederse o beşin bile kimi zaman bir olması yeterli oluyor. Hem Cumhurbaşkanımızın sahadaki zımni desteği hem de kürsülerdeki hitabetleri ile en başından beri Filistin’in yanında olduğumuzu bütün dünyaya deklare ettik. Cumhurbaşkanımız önderliğinde Dış İşleri Bakanımız Hakan Fidan’ın da aktif rol aldığı Filistin hareketinde birçok direniş grubu ile görüşmeler gerçekleştirildi. Ancak, Filistin’in kurtuluşu için çok daha geniş çaplı bir direnişe ihtiyaç olduğu gelinen süreçte malumun ilanı mahiyetine büründü.
Bu minvalde, Temmuz ayının sonlarında Çin’de gerçekleştirilen bir dizi toplantı ile Filistin direniş gruplarının masaya oturarak bir uzlaşı çalışmasına girdiği en sonunda görüldü. Söz konusu toplantıların neticesinde ise, birlik mesajları ve uzlaşı metinleri imza edildiği için artık Filistin’deki direnişin çok daha güçleneceğinin belirtilmesi gerekiyor.
Hamas’a verdiğimiz destek en baştan beri ortadaydı. İsmail Haniye ile gerçekleştirilen geçmişten günümüze kadar uzanan münasebetler ile Filistin direnişini Hamas çatısı altına toplamak üzereydik. Akabinde ise, tam da yukarıdaki imzalar atıldıktan yaklaşık bir hafta sonra 31.07.2024 tarihinde İran’ın Haniye’yi ‘koruyamaması’ sebebiyle bu süreç bir kez daha ertelenmek istendi.  Ne olursa olsun, bu sürecin hala ilerlediği ve ortak direniş hareketinin koordinasyonunun son hızla devam ettiği artık bilinen bir gerçek haline geldi.
Bununla birlikte, dünya kamuoyunu yönlendiren büyük medya şirketlerinin Siyonizm’e hizmet ettiğini, bu sebeple birçok sansürle sürecin başından beri karşılaştığımızın tam manasıyla idrak edilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, kazanılacak bir direniş hareketinin bütün Müslüman dünyasını olumsuz düşünmeye itmesi işten bile olmaz. Karşı tarafımız, savaşta her şey mübah anlayışıyla her türlü insanlık dışı muameleyi uygulamaya devam ediyor. Ancak biz, onlar gibi davranmanın onlara benzemek olduğunu bildiğimiz bu süreçte çok daha fazla sorumluluk alarak gerekli önlemlerimizi almakla mükellefiz.
İşte dünya, 2024 Eylül ayında, insanlık tarihinin en trajik soykırımlarından birisinin yıldönümünün şafağında adeta üç maymunu ısrarla sahnelemeye devam ediyor.
Ne yazık ki, son 4 senedir, dünyadaki eksen değişiminin bütün sancısı adeta Orta Doğuda dökülen kanlarla insanlığa duyurulmaya devam ediyor. Bu yüzden Filistin direnişi, sadece bir ülkenin kaderi değil, bütün Orta Doğu ve Asya ülkelerini doğrudan etkileyecek öneme sahip. Filistin’in kaybetmesi demek, Müslümanların kaybetmesi, akabinde ise dolaylı olarak Asya coğrafyasında önemli söz sahiplerinden birisinin de İsrail olduğunun ortaya çıkması anlamını taşıyor.
O yüzden, ne pahasına olursa olsun, İsrail zulmünün durdurularak Filistin’in tekrar inşasına ve toparlanmasına destek vermekten başka çaremizin olmadığı bir zamanda yaşıyoruz. Ne yazık ki, içimizdeki bazı insanlar, kimi bilinçli kimi bilinçsiz bir şekilde, sürecin öneminin farkında değil. Ancak bıkmadan usanmadan, bu farkındalığı önce kendi ülkemizde ardından yine devam ettiğimiz gibi dünya kamuoyunda en yüksek sesle haykırmak vatani ve dini sorumluluğumuzdur.

Bu yazı 282 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum