Bu haftaki yazımda, özellikle son bir aydır gündemimizde olan Hayvanları Koruma Kanunundaki değişiklikleri kanun teklifleri yönünden detaylı bir şekilde inceleyeceğim. Görüldüğü üzere, bu süreçte birçok kişi kanun teklifini tam olarak bilmeden birtakım yorumlarda bulunarak özellikle TV kanalları ve birçok medya kuruluşlarında içerikler sundular. O yüzden bu yazıda bir hukukçu olarak, en tartışmalı teklif maddelerini ve bu süreci başından itibaren kısaca özetlemeye gayret edeceğim.
- Sokak hayvanlarının korunmasına ilişkin kanun teklifi düzenlemesi, sene başından beri gündemde olan sahipli ve sahipsiz hayvanların, sokağa salınmasına, bakımevleri yapılmasını konu almakta olup, bu konuda sene başından beri devam eden süreçte yasa tekliflerinden ilki 29.02.2024 tarihli Saadet Partisinin sunmuş olduğu tekliftir. İlgili kanun teklifinde yerel yönetimlerin barınak ve bakımevi tesisi konusunda sorumlu tutulması gerektiği ve gerektiği hallerde cezai sorumluluğa tabi tutulması teklif edilmiştir. Yine sahipsiz ve sokak hayvanları toplayarak onlara barınak tesis etme konusunda bağış toplamaya yetkili STK’lerin de yetkilendirilmesi teklif edilmiştir. Aynı teklifte tüm evcil hayvanlara çip takılması teklif edilmiştir.
- Bu konuda ikinci kanun teklifi ise 28.03.2024 tarihinde CHP Grubundan gelmiştir. Ancak ilgili kanun teklifi 3 maddeden oluşmakta ve yalnızca hayvanlara karşı işlenen kasten suçların ceza miktarını artırmaya yönelik bir çalışma olarak güncel konudaki sorunların hiçbirine çözüm önerisinde bulunmamaktadır.
- 05.04.2024 tarihli üçüncü kanun teklifi ise, İYİ Parti Grubu tarafından sunulmuş olup evcil hayvanlara bakamayacak kişilerin hayvanlarını yerel yönetimler tarafından tesis edilecek olan barınaklara bırakması teklif edilmektedir. Bununla birlikte, yerel yönetimlerin kısırlaştırma işlemlerini de gerçekleştirme yükümlülüğüne değinilmiştir.
- HÜDA PAR milletvekilleri tarafından sunulan 23.05.2024 tarihli kanun teklifinde ise, kısırlaştırılıp rehabilite edilen hayvanların bakımevlerinde tutulması ile hayvanların toplanmasında ihmali olan kamu görevlileri hakkında 3-6 yıl hapis cezası öngörülmüştür.
- 28.05.2024 tarihli İYİ Parti teklifinde ise, özellikle cins köpeklerin sokağa bırakılması ve kamusal alanlarda gezdirilmesinin önüne geçilmesi için yaptırımlardan bahsedilmiştir.
- 05.07.2024 tarihli DSP Genel Başkanı tarafından sunulmuş olan teklifte, evcil hayvanların bakım ve tedavi işlemleri için Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tesis edilmesi öngörülen Hayvan Hastanesi kurulması ve hastane giderlerinin SGK benzeri bir model ile sigortalanmaya tabi tutulması teklif edilmiştir.
- Konuya dair son kanun teklifi ise, 12.07.2024 tarihinde AK Parti tarafından gerçekleştirilmiştir. Birçok tartışmaya yol açmış olsa da, içerik olarak incelendiğinde öncelikle sahipli ve sahipsiz hayvan tanımının net bir şekilde yapıldığı ifade edilmelidir. Tartışmalara konu olan ve kamuoyundaki bilinçli manipülasyonlar sebebiyle tasarıdaki 5. Maddeden bahsetmek gerekmektedir. İlgili maddede “Bakımevine alınan hayvanlardan saldırgan olan, bulaşıcı veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olan hayvanlara yerel yönetimlerce ötanazi yapılır.” ibaresi yer almaktadır. Dolayısıyla bütün sahipsiz hayvanların hayatına son verileceğine dair günlerdir gündemi meşgul eden iddiaların yersiz olduğu aşikardır.
Kaldı ki, ilgili madde dışında merkezi yönetim tarafından madde 8 ve madde 14’te belirtilen kesinleşmiş en son bütçelerinden pay ayrılması dahi öngörülmüştür. Yine barınağa bırakılmış ve sahiplendirilmeye elverişli olan hayvanların sahiplendirilinceye kadar barınakta kalması da tasarının 9. Maddesinde belirtilmektedir.
Tasarının 13. Maddesinde bakımevlerine alınan hayvanlardan rehabilite edilmeye uygun olanların bakanlığın kayıt sistemine işlenmesi ve rehabilite edildikten sonra sahiplendirilinceye kadar bakımevinde kalması da öngörülmüştür. Aynı maddede sahipsiz hayvanları toplama, sahiplendirme ve barınak inşa etmede çalışma yapmayan belediye başkanı ve yetkililerine 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası takdir edilmiştir. Ancak bu gereksinimleri karşılamaları için 14. Maddede yerel yönetimlere 2029-Ocak ayına kadar süre verileceği de kanun tasarısında açıkça görülmektedir. Dolayısıyla belediyelerin, ancak sayılan kısıtlı şartlarda ötanaziye başvurabileceği aksi takdirde hayvanın rehabilite edilme şansı varsa önce bu yöntemin tatbik edileceği ifade edilmiştir.
Dolayısıyla, en başından itibaren ülke gündemimizde sokak hayvanlarının toplanarak tek tek öldürüleceğine dair söylentilerin belirli çevreler tarafından özellikle manipüle edilmeye çalışıldığının belirtilmesi gerekmektedir. İlgili kanun teklifinde bu işlemleri gerçekleştirme yetkisinin birçok konuda takdir yetkisi dahi yerel yönetimlere tanınmışken bunun devlet eliyle gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı aşikardır.
Birçok çevreler tarafından modern olarak lanse edilen batı demokrasisi ise, gündemimizde yerden yere vurulan kanun teklifinin yarısına dahi sahip değildir. ABD ve Avrupa ülkelerinde hayvanların toplu şekilde kamu sağlığını tehdit ettiği için ötanaziye tabi tutulduğu ve ötanazi için bekleme süresinin ortalama 7 gün olduğu görülmektedir.
Sayılanlara ek olarak, son günlerde MASAK tarafından gerçekleştirilmiş incelemelerde ise, mama firmaları, petshop sahipleri ve STK’ler arasında ciddi finansal ilişkinin tespit edildiğinden bahsedilmesi gerekmektedir. Mama sektöründe 7254 şahıs ve 1516 firmanın faaliyet gösterdiği ve hayvan severlik adı altında 11 dernekte bağışların zimmete geçirildiğinin bilinmesinde fayda vardır. Yine bu STK’ler aracılığı ile 67.957.623-TL suç geliri belirlenmiş olup son 3 yılda 21 STK’ye toplam 205 Milyon TL bağış yapıldığı görülmektedir. Hal böyle iken, özellikle hayvanseverlik kisvesi altındaki birçok dernek ve tacirler için söz konusu kanun tasarısının maddi kayıpları göz önüne alınarak tepkilerin kaynağına ilişkin birtakım fikirler de yürütülebilir.
Söz konusu STK’lerin son 3 yılda topladıkları bağış ile kaç barınak yapabileceği, kaç barınak yaptığı, bunun yerine o bağışların ne kadarının mama firmalarına aktarıldığı da söz konusu araştırmada çıkan yaklaşık 68 milyon TL’lik suça konu gelirden de açıkça suistimal edilmiştir. Dolayısıyla bu konuda hedef saptıranların kim olduğuna ve neyi amaçladığına daha dikkatli şekilde bakılmalıdır.
YORUMLAR