Bu haftaki köşe yazımda, Rus asıllı ABD’li muhalif gazeteci Masha Gessen tarafından Putin’i anlatan eseri incelemek istedim. Eserde genel olarak, Putin’in Rusya Devlet Başkanlığına geliş süreci ve sonrasında yaşanan hadiseler konu ediliyor.
Yazar, Rus asıllı ABD vatandaşı olarak özellikle Putin’e muhalif gazetecilerin başında geliyor. Güncel olarak hayatına ve mesleğine ABD’de devam eden LGBT aktivistlerinden birisi olduğunu da belirtmek gerekiyor.
Kitabın geneli incelendiğinde yazarın özellikle Putin’e karşı olan taraflı yaklaşımı açıkça hissediliyor. Bununla birlikte, verilen siyaset dışı örnekler göz önüne alındığında Putin’in namının bütün dünya tarafından neden bu kadar net bir şekilde yayıldığını anlamak güç değil.
Özellikle ilk dönemlerinde neredeyse 10 ay içinde ülkenin en nüfuzlu 6 iş adamının malvarlıklarına el koyup kimisini yurt dışına kaçmaya zorladığı da açıkça görülüyor. Söz konusu durumun Putin tarafından gizli olarak yapılmak istenmediği de aşikar. Hatta dünyaca ünlü bütün Rus iş adamlarını bir masaya toplayarak onlara zorla bildiri imzalattığı basın toplantısı herkesin aklındadır.
Putin’in iktidar merdivenlerini çıkmaya başlamadan önceki hayatına ilişkin çok fazla bilgi verilemediği bu kitapta da açıkça görülüyor. Diğer yazarlar gibi, kitabın yazarının da bu konuda Putin’in istediğinden fazlasını bilmediği açıkça anlaşılıyor. Bu konuda yalnızca yazarın birtakım varsayımları üzerinden tahminler yürütülüyor.
Eser, Putin’in oluşturmak istediği yapıyı en başından beri eleştirse de, yazarın bir bölümde kendisinin de ifade ettiği üzere, bu imajın özellikle Putin tarafından hayata geçirilmek istenen bir imaj olduğu açıkça görülüyor.
İş adamlarının hangilerini baskı altına aldığı, yurt dışı ve yurt içi fark etmeksizin kimlerin polonyum maddesiyle zehirlendiğine ilişkin ise, yazarın özel çalışma alanlarından birisi olduğu için detaylı bilgilendirme fazlasıyla görülebiliyor.
Milenyumdan itibaren gelen devlet başkanları arasında sert duruşunu muhafaza ederek bugünlere kadar gelmeyi başaran Putin’in oluşturduğu devlet yapısında, hayatının sonuna kadar bulunabileceği açıkça anlaşılıyor. Özellikle korku yoluyla iktidarın sağlamlaştırılamayacağını iddia eden AB ve ABD dahi, Putin’in istemedikten sonra devlet başkanlığından uzaklaştırılamayacağını kabullenmiş gözüküyor.
Kitabın yayınlanma tarihi olan 2015’ten bu yana Putin’in iktidarını daha da sağlamlaştırdığı açıkça görülebiliyor. 2014 yılındaki Kırım’ın işgali sonrası Ukrayna savaşı ise, Putin’in batı tarafından ne kadar engellenmeye çalışılsa da, belirli hedefleri yönünde ilerlediğinin önemli göstergelerinden birisi olarak görülebiliyor.
Elbette savaşın başında, özellikle batı tarafından, ülkemiz savaş çemberine dahil edilmek istendi ise de, devlet aklı ile hareket edilerek bu süreçten uzak durulması hepimizin yararına oldu. Rusya’nın bu süreçte Ukrayna üzerinden bütün batıyı zayıflatıp kendisinin de ekonomik ve askeri olarak yıpranmasının en büyük faydasını bölgedeki hareket alanımızın daha da genişlemesi olarak şimdiden almaya başladık.
Tekrar esere dönersek, eserdeki komplolar ve suikastlere ilişkin birçok örnek alıntılarda detaylı olarak ifade edildiğinden burada özellikle değinmek yerine merak edenler için bu bölümü uzun uzadıya okumalarının daha isabetli olacağı görüşündeyim. O yüzden, bu bölümde bu konulara çok değinmek yerine daha genel bir bakış açısı ile Putin’i değerlendirmenin faydalı olacağını düşünüyorum.
Yazar tarafından Putin’in sevilmediği ve sorunlu yönlerine değinildiği görülse de, girdiği seçimleri kaybetmeden daha da güçlenerek çıkan bir lider olarak halkının bir kısmı kendisini hiç sevmemesine rağmen seven de ciddi bir kesim olduğu anlaşılıyor. Uyguladığı yöntemler, kimi zaman orta doğudaki sert yöntemlerden eksik kalmıyor. AB’nin kendisine olan ihtiyacı ve enerji kaynaklarını kendisi işleyip satabilen bir süper güç olmanın avantajlarını kendi ülkesinde iktidarı kaybetme düşüncesi olmadan geniş hareket alanına sahip olan liderlerin belki de başında geliyor.
Yazara ilişkin belirtilmesi gereken bir yorum ise, eserdeki olaylar ne kadar detaylı anlatılmış olsa da, yazarın Putin’e olan nefret ve öfkesinin her bilginin sonunda bir duygu betimlemesi ile açık şekilde ifade edilmesi diyebilirim. Bu yönden objektif bir gazeteci kimliğine sahip olmadığının ve böyle bir gaye taşımadığının ifade edilmesi gerekiyor. Putin, kimsenin tartışmadığı bir diktatör, ancak yazar tarafından ülkesini özellikle soğuk savaştan bu yana hangi planlarla tekrardan süper güç olmaya götürdüğüne ilişkin herhangi bir bilgilendirme yapılmadığının ifade edilmesi gerekiyor.
Sonuç olarak eser, popüler kültüre de daha uygun şekilde Putin’in daha karanlık tarafını incelemek isteyen ve bu konuda bilgi sahibi olmak isteyen okuyucular için incelenmesi gereken eserlerden birisi olarak telakki edilebilir. Ancak Putin’i daha etraflıca incelemek isteyen araştırmacılar için ise, tek taraflı bir kaynak olduğunun belirtilmesi gerekmektedir.
Eserin seçilmiş alıntı ve 5 kriter üzerinden gerçekleştirilen detaylı değerlendirmesine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Ayrıca 200’den fazla yazıdan oluşan blog sitemi inceleyebilirsiniz. ( https://www.kirmizicantaliavukat.net/post/puti-n-yüzü-olmayan-adam-masha-gessen )
(*) : Köşe Yazımda bahsedilmiş olan hususlara ilişkin kısımlar:
PUTİN YÜZÜ OLMAYAN ADAM
Yazar: Masha Gessen
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Baskı: 1. Baskı - Ocak 2015
kitaptan esinlenilerek düzenlenmiştir.
YORUMLAR