YORUMLARIM:
Bu haftaki köşe yazımda ünlü yazar Stefan Zweig tarafından 1941 yılında kaleme alınan Yarının tarihi isimli eseri işledim. Eserde, yazarın döneme dair düşüncelerinin ve etkisinde kaldığı bazı büyük yazarların düşüncelerine ilişkin deneme yazıları konu edilmektedir.
Yazarın etkisinde kaldığı yazarlar arasında kendi döneminde de yaşamış olan Alman yazar Balzac’tan oldukça etkilendiği görülmektedir. Yine Tolstoy’un Bolşevik rejimi öncesindeki sosyalizm düşüncelerine de yoğunlukla yer verdiği görülmektedir.
Özellikle Tolstoy’a ilişkin birçok anekdot paylaşan yazar, onun devrimci niteliğinin dünyadaki etkilerinden bahsetmiş ve kendisinin de bu yöndeki düşüncelerine kadar birçok konuya değinmiştir.
Devlet yönetim rejimlerinden bahseden ve döneminin Hitler Almanya’sının etkileri ile Rusya’nın içinde bulunduğu durumun tüm dünyanın kaderini etkilediğini uzun bir şekilde anlatmıştır. Dünyanın bu tarz diktatörler ile bilim ve düşünce yönünden duraksama dönemine girdiğini ifade etmiştir. Burada yazarın pek objektif davranmadığını ifade etmekte fayda vardır. Elbette soykırım dönemine maruz kalan bir Yahudi olarak Hitler Almanya’sını sevmesi beklenemezse de, günümüzde bilindiği üzere, insanlık sınırını zorlayan birçok deneyin ve bilimsel çalışmanın Nazi iktidarında gerçekleştirildiği bilinmektedir. Elbette burada önümüze, bilimin insanlık adına kullanılmaması durumunda, bütün dünyanın başına neler açabileceğine ilişkin en somut örneklerden birisi çıkmaktadır. Bununla birlikte yazar, bu tarz diktatörlük dönemlerinin kalıcı olmadığını, önemli olanın evrensel yazar ve sanatçıların yetiştirilmesi olduğunu ifade etmiştir.
Dönemin Almanya’sının ideolojik eğitimlerine de büyük eleştiriler sunan Yahudi yazar, bu eğitim sisteminin ırkçı insanların ülkeleri için birer ordu yetiştirme gayesini güttüğünü belirtmiştir. Günümüzde Avrupa’da tekrar etkisini artıran aşırı sağ partilerin öne çıktığı görülmekte ve yazarın olmasından imtina edilmesi gerektiğini ifade eden batı portresinin tekrar hararetlendiği görülmektedir.
Yukarıdakilere ek olarak yazar, Roma İmparatorluğu gibi Avrupa’yı tek bir ülke haline getiren hayaline de sıkça değinmiş ve bunun gelecekte temin edilerek Avrupa’nın ancak bu şekilde güçlü ve etkili bir döneme gireceğini iddia etmiştir. Fakat bahsedilen unsur her ne kadar günümüzde ekonomik bir ortaklıkla kısmi olarak sağlanmış gözükse de yazarın tahayyül ettiği seviyede tek vücut olabilecek seviyeden oldukça uzaktadır.
Roma İmparatorluğunun çöküşü ile doğu ve Çin uygarlıklarının bu birikimi çalmasından bahsedilse de, Avrupa’nın Roma İmparatorluğu döneminden önceki geri kalmış halinin nasıl terakki ettiğine ilişkin herhangi bir bilgilendirme yapılmamış ve bu konuda da yazar objektif davranmamıştır. Bunun yerine, bütün batılı yazarların yaptığı gibi, medeniyetin Roma İmparatorluğu sayesinde temellerini attığını ileri sürmeyi tercih etmiştir.
Kitaplara ilişkin görüşlerini paylaşan yazar, meslektaşları gibi düşünür ve tefekkürlerin dünyanın kaderini değiştirmede en önemli etkenlerden birisi olduğunu gözler önüne sermektedir.
Sonuç olarak eser, yazarın iç dünyasının birçok eserinden daha sarih bir şekilde anlaşılabilmesi için önemli bir kılavuz mahiyetinde olup Stefan Zweig severleri tarafından kesinlikle incelenmesi gereken eserlerden birisi olduğunu göstermektedir.
Eserin detaylı alıntı ve 5 kriter üzerinden gerçekleştirilen detaylı değerlendirmesine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Ayrıca 200’den fazla yazıdan oluşan blog sitemi inceleyebilirsiniz. ( https://www.kirmizicantaliavukat.net/post/yarinin-tari-hi-stefan-zweig )
(*) : Köşe Yazımda bahsedilmiş olan hususlara ilişkin kısımlar:
YARININ TARİHİ
Yazar: Stefan Zweig
Yayınevi: Can Yayınları
Baskı: 11. Baskı – Kasım 2021
kitaptan esinlenilerek düzenlenmiştir.
YORUMLAR