Doç.Dr.İbrahim KOÇ

Doç.Dr.İbrahim KOÇ

49ibkoc@gmail.com

Anılarım-74

03 Mayıs 2024 - 09:19 - Güncelleme: 03 Mayıs 2024 - 09:19

DÖNER SERMAYE İŞİ
Darphane’nin arkasında bulunun ve Avrupa’dan geldikten sonra kiraladığımız apartman dairesinde kalırken, ana bilim dalımızdan bir hocamız, Doç. Dr. Ömer Aydın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin döner sermaye kapsamında yaptırdığı, Beşiktaş Şişli Bölgesi’nin harita yapım işini üstlendi. Ben de aile bütçesine katkı sağlamak için bu işe girdim. Haritası yapılacak bölgenin genişliği bin dönüm civarındaydı. Harita çalışmasında hocalar, asistanlar ve öğrenciler birlikte çalıştılar. Çalışmaya katılan herkes kendine göre bir deneyim kazanmış oldu. Özellikle öğrenciler için çok yararlı oldu. Çünkü en iyi öğrenme yöntemi uygulamadır.
Bu işte kayınbiraderim Hüseyin Ataman da benim ekibimde çalışmıştır. O sıralarda kendisi Diyarbakır ilinin bir köyünde öğretmenlik yapıyordu. Büyük kayınbiraderim Abbas Ataman, “Hüseyin’in rehber olma özellikleri var. Onun için öğretmenliği bırakıp İstanbul’a gelsin İspanyolca kurslarına devam ederek İspanyolcayı öğrenip rehber olsun.” diyordu. Bu düşüncesini Hüseyin’e de açarak onu İspanyolca rehber olmaya ikna etti. Bunun üzerine Hüseyin Diyarbakır’daki öğretmenlik mesleğini bırakarak İstanbul’a geldi. İspanyolca kurslarına devam etmeye başladı. Boş kalan zamanlarında da belli bir süre bizim sürdürmekte olduğumuz döner sermaye işinde çalışmıştı.
Bu çalışmada Beşiktaş ve Şişli semtlerindeki gecekondu ara sokaklarında ve çatılarında çelik şeritle yaptığımız ölçüler hala gözümün önüne gelmektedir. Döner sermaye çalışmaları yapılırken, aynı zamanda okulda sürdürülmekte olan eğitim ve öğretim faaliyetlerini de aksatmadan yerine getirmek gerekiyordu. Eğer girilmesi gereken ders, sınav, yabancı dil kursu vb. gibi bir etkinlik varsa o etkinliklere saatinde yetişilmeliydi. Sonunda döner sermaye işi olarak yapılan Beşiktaş-Şişli Bölgesi’nin harita yapım işini yaklaşık bir yılda tamamladık ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ne teslim ettik.
LOJMANA TAŞINMA
Darphane arkasındaki Yeni Gelin sokakta bulunan bu evde yaşam mücadelesi devam ediyordu. Aldığım maaşın yarısı kiraya gidiyordu. Ayrıca, yapı kooperatifine de her ay taksit ödemeleri de yapmak zorundaydım. Geri kalanı ile yetiniyorduk. 1986 yılı ortalarında ev sahibimiz evi boşaltmamızı istedi. Çaresiz tamam dedik. Yalnız yeni ev buluncaya kadar bize müsaade etmesini rica ettik. Onca meşguliyet üzerine bir de ev arama derdi çıktı. Ev almamız mümkün değildi. Bütçemize göre evler çok pahalı idi. Kiralar da cep yakıyordu.  Bir taraftan ev arıyoruz bir taraftan da günlük işlerimizi yürütüyorduk.
O günlerde Yıldız Teknik Üniversitesi’nin öğretim üyeleri için Kadıköy Acıbadem semtinde yaptırdığı lojmanlar tamamlanmıştı. İhtiyacı olan öğretim üyelerinin (yardımcı doçent, doçent, profesör) lojman için başvuru yapmaları istendi. Ne mutlu bana ki o sıralarda yardımcı doçent unvanını kazanmış ve öğretim üyesi olarak görev yapmaktaydım. Eğer bu kariyere ulaşamamış olsaydım lojman için başvuru hakkım olmayacaktı. Böyle bir fırsatın çıkması benim için büyük bir şanstı. Fakat şans, her zaman “Hazırlıklı olanı severmiş”.
Bu haber bana o kadar iyi geldi ki, bu duyguyu size dilimin döndüğü kadar anlatmaya gayret edeceğim. Hani bir insan çölde kalmıştır ve susamıştır ya, dudakları kurumuş ve bir damla su için kıvranmaktadır. İşte o anda bir kova su ile imdadına yetişilmiş ve suyu içerek kendine gelmiştir. Suya kavuşan insanın duyduğu sevinci, ben de” Üniversitemizin, ihtiyacı olan öğretim üyelerinin lojman için başvuru yapsınlar” haberini duyunca yaşadım.
Büyük bir sevinçle hemen başvurumu yaptım. Dilekçelerin toplanmasından bir iki hafta sonra ihtiyacı olan öğretim üyelerine hangi dairelerin çıktığı belli oldu. Daire anahtarlarını öğretim üyelerine teslim ettiler. Bana da 45m2 genişliğinde bir daire çıkmıştı. Özellikle ev sahibinin evi boşaltın dediği sıralarda üniversite lojmanlarının öğretim üyelerinin konaklamasına sunulması benim için çok yararlı oldu. Gerçi bana düşen dairenin genişliği küçüktü ama, kiralık ev arayışı devam ederken ve ayrıca yapı kooperatifine ait taksit ödemeleri sürerken, böyle bir fırsatın çıkması benim için olağanüstü güzel bir fırsattı. Dairemizi hemen benimsedik ve taşınma işlemine başladık. Yalnız bazı eşyalarımızı, evimizin dar olması sebebiyle elden çıkarma mecburiyetinde kaldık. Örneğin bir adet kömür sobamız vardı onu ihtiyacı olan birisine verdik. Çünkü lojmanımız kaloriferliydi. İki adet kütüphanemizi bir komşumuza verdik. Camlı güzel bir dolabımız vardı. Onu kayın biraderim Hüseyin Ataman’a verdik. Daha sonra taşınma işlemini gerçekleştirdik.
Hani bir söz vardır ve derdi olan bir insan için söylenir “Üzülme kardeşim gün doğmadan neler doğar “sözü tam benim durumum için yazılmış bir cümle gibiydi.
Lojmanlarımız, Kadıköy’de Hukukçular Sitesi’ne yakın Çesan Sitesi’nin karşısında bahçe içinde altı yedi katlı iki bloktan oluşuyordu. Dairemize kapıdan girince küçük bir hol bizi karşılıyordu. Holün solunda mutfak, mutfağın yanında banyo, banyonun yanında yatak odası bulunmaktaydı. Yan yana olan hol, mutfak, banyonun karşısına gelen kısımda oturma salonu, bulunmaktaydı. Dolaplarımız gömmeydi. Küçük ama kullanışlı olarak yapılmıştı. 1986 yılından 1992 yılına kadar toplam beş yıl burada kaldık. Lojmanda oturma hakkım beş yıl ile sınırlıydı. Üniversitede idari görevi olmayan öğretim üyelerinin hakkı beş yıldır. İdari görevi olanlar (bölüm başkanı, dekan, rektör, vb. gibi) görevde kaldıkları sürece lojmanda kalabilirler.  Beş yıl boyunca kira derdi çekmedik. Ayrıca Lojman ile Üniversite arasında servisimiz vardı. Ulaşım sorunumuz yoktu. Lojmana girmiş olmamız, bütçemize ekonomik yönden büyük bir destek sağlamıştı. Böylece yapı kooperatifine olan taksitlerimizi daha rahat öder hale gelmiş olduk.

Bu yazı 289 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum