Doç.Dr.İbrahim KOÇ

Doç.Dr.İbrahim KOÇ

49ibkoc@gmail.com

Anılarım-75

12 Mayıs 2024 - 18:20 - Güncelleme: 12 Mayıs 2024 - 18:21

ÜNİVERSİTE DIŞINDAKİ EĞİTİM FAALİYETLERİM
Lojmanda kalırken, Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi (SHOD)’ndeki bahriye subaylarına topoğrafya dersi vermek üzere bölüm başkanlığımızdan hoca istenmişti. Bölüm başkanlığımız konuyu Ölçme Tekniği Ana Bilim Dalı’na iletmiş, ana bilim dalımız da beni uygun görmüş ve haftada bir gün altı saat topoğrafya dersi vermek üzere görevlendirmişti. SHOD, Hidiv Kasrı’nın alt tarafında Çubuklu’da boğaz kenarında bulunuyordu. Dibinden sahil yolu geçiyordu. Eşimin amcaoğlu Avukat Mehmet Tekdemir ve eşi uzun yıllar Beykoz’da bulunan Su ürünleri Meslek Lisesinde öğretmenlik yapmıştı. Zaman zaman onları ziyarete gittiğimizde SHOD’nin yanından geçen sahil yolundan giderdik.
Ders verdiğim günler, SHOD benim için bir araç tahsis etmişti. Araç beni lojmandan alıp Çubuklu’ya götürüyor. Ders bittiğinde Çubuklu’dan lojmana geri getiriyordu. Lojmanla çubuklu arası yaklaşık 16 km civarındaydı. O gün üniversiteye gitmiyordum. Öğrenci sayısı yedi ya da sekiz civarındaydı. Arazi uygulamalarını yerleşkenin üst tarafında bulunan orman içinde yapmıştık.
Bahriye subayları, topoğrafya bilgilerini temel alarak su altı zemin durumunu belirleyip gemilerin limana güvenli bir şekilde yanaşabilmesini temin etmektedirler. Yani su altı zemininin yüzeyden ne kadar aşağıda olduğunu gösteren harita üretirler ve bu haritalara göre gemilerin hareketlerine yön verirler. Aksi takdirde gemilerin karaya oturma tehlikesi söz konusu olur.
Lojmandan çıkıp Dikilitaş’taki eve taşındıktan sonra da talep üzerine tekrar SHOD’de topoğrafya dersi verdim. SHOD’nin hizmetlerimin bir anısı olarak bana verdiği bir çini tabak evimin duvarını süslemektedir.
LOJMAN YAŞAMINDAN KESİTLER
Eşim Emine Hanım, Kapadokya’da (Nevşehir) açılan yöresel turist rehberliği sınavını kazandığı için bu kursa devam etmesi gerekiyordu. Kayınbiraderim Abbas Ataman Göreme’de otel işletmekteydi. Eşim Kurs boyunca Göreme’de abisinin otelinde kaldı. Kurs için Göreme’den Nevşehir’e olan 12 km lik yolu gitti geldi. Kurs altı yedi ay sürdü.
Ben de Anadolu Yakası’nda bulunan lojmandan her sabah kalkan servisle üniversite personeli ile birlikte On Beş Temmuz Şehitler Köprüsü’nü geçerek Avrupa Yakası’ndaki Yıldız Teknik Üniversitesi’ne gelirdim. Günlük okul işlerimi tamamlar ve saat 17 de kalkan serviste yerimi alırdım. Servis bizi boğaz köprüsü üzerinden tekrar lojmanlara getirirdi. Gece dersim olduğu günlerde, derslerimi tamamladıktan sonra Beşiktaş İskelesi’ne iner oradan kalkan bir gemiyle Kadıköy’e ulaşırdım. Kadıköy’den Acıbadem yönüne giden dolmuşlara binerek tekrar lojmana gelirdim. Ayrıca cumartesi günleri gece öğretiminin arazi uygulama dersleri olduğu için okula gelmem gerekiyordu. O gün servis olmadığı için kendi imkanlarımla boğazdan geçerek okula geliyordum.
Bu yolculuk özellikle sıcak havalarda çok hoş olurdu. Gemiyle seyahat ederken kişinin tercihine göre ya kapalı kısımda ya da geminin iki yanında bulunan sıralara oturarak seyahat edilebilir. Hele hava sıcaksa gemi kenarındaki sıralarda yolculuk yapmak çok hoş oluyordu. Püfür püfür esen havada ve gözün alabildiği   kadar boğaz manzarasını seyrederek ilerlemek insana mutluluk verirdi. Boğazın her iki yakasındaki ağaç çeşitliliği ve bunların oluşturduğu renk cümbüşü yolculuğa ayrı bir görsellik katardı. Hele o dillere destan morumsu pembe renkli erguvan ağaçları doyumsuz bir güzellik sergiler. Erguvan renginin güzelliği insanları öylesine etkilemiştir ki Bizans Dönemi’nde erguvan rengi imparatorluğun özel rengi olmuştur. Bu rengin kullanımı, sadece Bizans İmparatorluk ailesi ile sınırlandırılmıştır. İmparator ve imparatoriçelerin kıyafetlerinde erguvan rengi hâkim olmuştur. Boğaz içinin her iki kıyısındaki bu doğal güzellikler içinde yapılan yolculuk insanda hiç bitmesin isteği uyandırırdı. İstanbul’a yolu düşenlerin, hele mevsim yaz ise bir boğaz[ik1]  turu yapmalarını veya boğazdan karşıya geçmelerini tavsiye ederim. Lojmanda kaldığım yıllarda boğazdan geçişleri bol bol yaşadım. 
Eşimin Kapadokya’da kaldığı dönemde yeğenim İbrahim Esen lojmanda bizimle kalıyordu. Onu Lojmana yakın bir ortaokula kayıt yaptırmıştım. Ben okulda iken yeğenimle ilgilenmesi için köyden annemi yanımıza getirtmiştim. Emine hanımın kursu boyunca annem Fatma Koç da lojmanda bizimle birlikte kaldı. Yeğenim İbrahim Esen orta okulu Acıbadem’de bitirmiş oldu.
Doçent unvanı edinmenin koşullarından birisi de Türkiye genelinde merkezi sistemle yapılan yabancı dil sınavını kazanmaktı. Bu sınavlara lojmanda kaldığım sıralarda girdim. Bu sınavdan başarılı olmanın koşulu yüz üzerinden en az yetmiş almaktı. Ben bu sınava üç defa girdim. Birinci sınavda yüz üzerinden 39, ikinci sınavdan 52, üçüncü sınavdan 72 aldım. Böylece yabancı dil sınavını başarmış oldum.
Yabancı dil başarı belgesini edindikten sonra doçent olmak için hazırlamış olduğum bildiri, makale ve kitaplarımı içeren belgelerle ölçme bilgisi dalında bilim sınavına başvurdum. Profesörlerden oluşan beş kişilik bir jüri karşısında sözlü sınava girdim. Bu sınavı da kazanarak doçent unvanını 1989 yılında kazanmış oldum.

Bu yazı 209 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum