Doç.Dr.İbrahim KOÇ

Doç.Dr.İbrahim KOÇ

49ibkoc@gmail.com

Anılarım-81

01 Haziran 2024 - 17:52 - Güncelleme: 01 Haziran 2024 - 17:52

KAYAK DERSİ
Daha önce böyle bir deneyim yaşamadığımız için karda kaymamız mümkün değildi. Onun için önce kayak alanlarını gözlemledik. Bazı acemi kayakçılar otele yakın kısımlarda kaymaya çalışıyordu. Hiç kayak bilmeyenler kayak hocalarından ders alıyor, biraz bilenler kolay pistlerde kayıyor. Kayakçılar farklı taşıma sistemleri ile aşağıdan yukarıya geliyorlar ve tekrar yukarıdan aşağıya kaymaya devam ediyorlardı. Otel civarında kolay kayak pistleri, daha uzaktaki yamaçlarda orta ve zor kayak pistleri görülmekte ve kayakçılar gözün görebildiği her tarafta beyaz yüzeylerde karınca gibi hareket halinde görülüyorlardı.
Kimileri vızır vızır kayarken birçok acemi kayakçı iki de bir yere düşüp kalkıyor ve tekrar kaymaya başlıyorlardı. Beş on dakika çevreyi gözlemledikten sonra eşimle birlikte bir hocadan ders almaktan başka çare olmadığı sonucuna vardık. Zaten çoğu kişi de hocalardan ders almaktaydı. Bir hocaya giderek ders almak istediğimizi söyledik. Hoca ile ders alma konusunda anlaştık ve uygun bir yere giderek dersimize başladık.
Hoca bize kayma kurallarını tek tek açıkladı. Düz yerde yürümenin, kayakların yerden kaldırılmadan sürtülerek yapıldığını, yokuş yukarı çıkmak için de yönümüzü en büyük eğim doğrultusuna dik yöne çevirip kayakları paralel hale getirdikten sonra yavaş yavaş yan yan gitmek gerektiğini hem söyledi hem kar üzerinde uygulayarak gösterdi.
Hocamız bize, “ayaklarımızın tabanını, kayaklar üstüne bastıktan sonra dizler öne doğru hafif bükülerek ve kaval kemiklerinin botlara yaslanması, vücudun ağırlık merkezinin kayakların ortasına denk gelmesi, ayrıca kolların yana doğru hafif açık ve kayak batonlarının uç kısımlarının arkaya doğru tutulması, bu durumda ön taraftaki kayak uçlarının yaklaşık 10 cm açıklıkta olması gerektiğini ve bu pozisyonun adının kar sabanı pozisyonu olduğunu söyledi.
Hocamız kayma hareketine başlamadan önce ilk yapmamız gereken hareketin kar sabanı pozisyonunu geçmek olduğunu ve daha sonra kaymaya başlayabileceğimizi söyledi. Kaymak için elimizdeki batonların uçlarını arkamızdaki zemine dayayıp vücudumuzu hafifçe ileri doğru itmemiz ve kayak uçlarını yavaş yavaş açarak harekete geçmemizi, hareket halinde iken eğer hız hissimiz fazla ise kayak uçlarını yavaş yavaş kapatmamızı, hız hissimiz az ise kayak uçlarını yavaş yavaş açmamızı söyledi. Kayma esnasında eğer sağa dönmemiz gerekiyorsa ayaklarımızın pozisyonunu değiştirmeden vücudumuzun ağırlığını sol kayak üzerine vermemizi, sola dönmek istiyorsak vücudumuzun ağırlığını sağ kayak üzerine vermemiz gerektiğini söyledi.
Bize yaptığı açıklamalardan sonra “Şimdi beni iyi izleyin” diyerek, açıkladığı her durumun uygulamasını yaparak anlamamızı sağladı. “Şimdi bu hareketleri acemi sahalarında tekrar tekrar   uygulayarak öğrenin ve kaymanın keyfini çıkarın” diye bizi serbest bırakarak ayrıldı. Bizde kendisine teşekkür ederek uğurladık.
Kayma konusunda daha detaylı bilgi için, (Erişim tarihi: 21.12.2023, KAYAK EĞİTİMİ EL KİTABI (kayakegitimi.blogspot.com)) web sayfasına bakılabilir.
KAYAK SPORU BAŞLIYOR
Biz hocanın anlattıklarına göre kolay pist üzerinde çalışmalara başladık. Kayaklarımızı Kar sabanı pozisyonuna getirerek küçük hareketlerle kar yüzeyi üzerinde ileri geri gitmeye başladık. Aşağı doğru kayarken kayaklar ters V şekline getirilince duruyor, kayakların ucunu açmaya başlayınca da aşağıya doğru kayıyorduk. Bu hareketler bizim hoşumuza gitmeye başladı. Kolay pist eğim aşağı yaklaşık 150m vardı. Biz bu mesafeyi belki beş-altı kez kaydık. Miktarı belirsiz sayıda kar üzerine düştük ve tekrar kalkıp antrenmana devam ettik.
Aşağıya vardıktan sonra teleskilerle tepeye kolayca çıkılmakta ve tepeden tekrar aşağıya doğru kayılabilmektedir. Belli bir müddet kolay pist üzerinde bu şekilde kaydıktan sonra bu pist bize yetmemeye başladı. Biraz daha uzakta olan orta zorluktaki piste gitmeye karar verdik. Ancak akşam olduğu için o günkü çalışmayı bırakıp otele döndük. Otelin geniş bir salonunda şöminenin karşısında günün yorgunluğunu çıkardık.
Ertesi gün deneyim sahibi olarak tekrar kayak mesaisi başladı. Bu defa acemi pistinde hiç durmadan orta zorluktaki piste gitmek için teleferiğe binip pistin tepe kısmına ulaştık. Burası acemi pistine göre daha fazla eğime ve uzun bir rotaya sahipti. Bu pist üzerinde de birçok kereler kaydık. Aşağıya vardıktan sonra tekrar teleferiğe binip tepeye kolayca varılıyordu. Yukarıdan aşağıya tekrar kaymaya başlayıp diğer insanlarla birlikte onların da hareketlerini izleyerek kayma isteği artıyordu. Hatta dört beş yaşındaki çocuklar anne ve babalarının gözetiminde buralarda kayıyorlardı. Anne, baba çocuğunun yanından kayarak onu takip ediyordu. Çocuğun kayak üzerinde özgüvenli duruşu ve kayma becerisi beni şaşırtmıştı.
Benim 45 yaşımda yaptığım bu kayma işini bu çocuklar çok erken yaşta öğrenip bedenlerini disiplin altına alıyorlardı. Bu spora ne kadar erken başlanırsa sağlık açısından o kadar yararlı olur diye düşünüyorum. Kayak yapmak, insanı hem dehşetli yoruyor hem de kayma isteğini artırıyordu. Onun için teleferikle birçok defa yukarı çıkıp kayma işlemini tekrarladım. Emine hanım birinci kaymadan sonra aşağıda beni bekledi. Son olarak birlikte bir defa daha kayalım diye teleferikle yukarıya çıktık. Yanımızda birkaç kişi daha vardı. O insanlar yanımızdan hızla kayarak uzaklaştı. Biz de yavaş yavaş kayarken o anda birden ortalığı sis bastı. Bir metre ilerimizi göremez hale geldik. Ortalıkta çıt yoktu. Ne yapacağımızı düşünmeye başladık. Olduğumuz yerden fazla ayrılmamayı düşündük. Eğer ayrılırsak olmadık yerlere gidip işi iyice zorlaştırırız diye birbirimizle konuşmaya başladık. Sessizlik ve sis hala devam devam ediyordu. Ne olur bir insan sesi duyalım diye heyecanla beklemeye başladık. Kartalkaya dağlarında kaybolma macerası mı yaşayacağız? gibi düşünceler beynimde oluşmaya başladı.  
Beş on dakika böyle beklerken teleferikle gelen yeni insanların seslerini uzaktan duymaya başladık. Sanki dünyalar bizim olmuştu. Sesler gittikçe yaklaştı ve yanımızdan geçmeye başladılar. Eşimle birlikte bunları takip edelim dedik. Onların peşini bırakmadan ilerlemeye başladık. Bu arada sis de dağılmaya başladı. O gün kayak deneyimimizi biraz daha geliştirerek günü tamamladık. Akşam otele vardığımızda hayli yorulmuştuk. Gece, sabahın nasıl olduğunu anlayamadık. Kahvaltıdan sonra tekrar İstanbul’a döndük.
Maalesef kayak sporumuz bu kadarla kaldı. Keşke daha genç yaşta başlayıp daha sık bu etkinliği yapabilseydim. Kişi yeteneğinin sınırını bilip ona göre kayak yapmalı ve hiçbir zaman dikkati elden bırakmamalıdır. Tedbirli davranmak bu sporun vazgeçilmezidir.

Bu yazı 219 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum